(Bu yazıda adı geçen kişiler gerçek değildir. İsim benzerlikleri tamamen rastlantıdır. Gerçek olan sadece ve sadece ’“İleri Demokrasi’’dir.’” Buna rağmen birileri ısrarla, burada adı geçen kişilerden ’“biri benim’”, derse kendi bilecekleri iştir. Ben onları tanımıyorum’…)

Beyefendi hazretleri yataktan kalktı, kafası kazan gibiydi, bu medya denen illet gene onu sinir etmiş, sabaha kadar uyutmamıştı. Gece rahat bir uyku çekemeyince bütün günü zehir oluyordu.
Kendilerini bir b.k sanan 100-150 kadar zibidi üniversite öğrencisinin(!) yaptıkları gösteriye, polis doğal olarak müdahale etmişti. Bu arada birkaç kişinin ağzı burnu kırılmış, bir genç bayan polisin copuna ve tekmesine çarpıp çocuğunu düşürmüştü. Eee olacaktı o kadar, hamama giren terlerdi. Ne işin var senin gösteride, otursana evinde yahu, aptal kadın!..
Bu medya denen illet bütün gece, evirip çevirip polislerin gençleri dövmelerini gösterip durdular. Bir tanesi ise, o çocuğunu düşüren anarşist kadınla konuşmuş, ve bu konuşmayı ağlayarak anlatmıştı. Hanımefendi bile dün akşam kafasının etini yemişti, niçin yüklü kadını dövüyorlar diye. Avrupa’’dan biraderi Berlusconi bile aramış ve polislerin basının önünde adam dövmemesi için onu uyarmıştı. Yapılacak ise, bu iş gizli yapılmalıydı.
Hele şu Hasan abisine(Cemal) ne demeliydi, oda eleştirmişti yahu’…

Yok bu böyle olmayacak ben bu işi kökten halletmeliyim, görsün onlar bana kafa tutmak neymiş dedi ve telefonu kaldırıp, emrini verdi; ’“Bana Çelikleri(Ömer-Hüseyin) acele çağırın, gelirken medya dosyasını da getirsinler.’”

Boydan boya halı ile kaplı, etrafı sedirlerle çevrili, gül suyu kokan salona girdiğinde yerde, bağdaş kurmuş durumda oturan Çelikler ayağa fırladılar. ’“Sabah Şerifleriniz Hayırlı Olsun Beyefendi Hazretleri’” diye eğilerek selamladılar. O da, ’“oturun ve dosyayı açın’” diye emretti.
Televizyonlardan başlayalım, dedi; İsimlerini söyleyin bakalım;
ATV:
Damadın - yani bizim, CİNE 5: TMSF’’nin- yani bizim, Kanal 7: Oğlanın bacanağının babasının- yani bizim, TRT Yek-Dü-Se-Caar-Penç-Şeş hepsi bizim,TGRT: Enver abinin- yani bizim, TV 8: Mehmet Nazif’’in- bizim sayılır, NTV ve CNBC-E: Ferit’’in -yani bizim sayılır, ÜLKE TV: Kanal 7’’nin yerine kurulan- yani bizim, KANAL 24: Fettah’’la, İlaççının - yani bizim, SAMANYOLU: Hocaefendi’’nin o cemaat zaten bizimle- yani bizim sayılır, ART: Sahibi yeni içerden çıktı, sesi çıkmıyor, ULUSAL TV: Kablolu yayına alınmadılar, yayınları etkisiz, KANAL B: Haberal içerde hele bir konuşsunlar, SHOW: Elektrik dağıtımındalar dikkatli olmaları lazım ayrıca Turkcell’’in davaları da var, STAR-KANAL D- CNN TÜRK: Hepsi Aydın Doğan’’ın yakında satmak zorunda kalacak, onun sesi kısık. Birand bizden yana ama o Fenerli Uğur yok mu!. Renkli gözleriyle neler çevirdiğini en iyi ben bilirim’…

Yazılı Basına gelince;
SABAH: Damadın- yani bizim, STAR: Fettah’’ın- yani bizim, YENİ ŞAFAK: Zaten bizim, TÜRKİYE: Enver abinin- yani bizim, ZAMAN: Hocaefendi’’nin- bizim sayılır, BUGÜN: Bizim, VAKİT: İyi çocuklar bizim, TARAF: Ahmet ve Yasemin var bizim, HABERTÜRK: Ciner’’in yani bizimdir, üstelik jöleli çocuk da orada, HÜRRİYET: Yönetim değişti Enis geldi bize zararları olmaz, MİLLİYET: Taha orada bizim sayılır, VATAN: Hasan Celal’’i oraya koyduk, yakında bizimdir. RADİKAL: Cemaatin Prensi işin başında artık bizimdir, YENİ ÇAĞ: Önkibar ve arkadaşları yok mu?Ahh ah, SÖZCÜ: Şer yuvası gibiler, ne yapsam susmuyorlar.

Anlaşıldı, bizim olmayan az bir kısım kalmış, onları da acele olarak halletmemiz lazım, rahat uyumak istiyorum yahu, çok bir şey mi istiyorum?
Not alın bakalım, bu işi derhal çözmeliyiz, önümüzdeki seçimlerin hepimiz için ne kadar önemli olduğunu herhalde biliyorsunuz, değil mi?
*Önce Aydın Doğan’’ın elindeki yazılı ve görsel medya kuruluşlarının satılması çabuklaştırılacak, bu görev senin Ömer, her gün yeni motosikletinle gezeceğine çalış biraz , tamam mı?
*Uğur Dündar’’ın emekli olması için ne lazımsa yapılsın ya da gerekiyorsa kendisini Büyükelçi filan yapıp yurtdışına gönderin.
* Devletle iş yapan, enerji ve diğer devlet ihalelerine girip kazanan iş adamlarına yapılacak ödemeleri mümkün olduğu kadar seçimden sonraya kaydırılması talimatını verin, ödeme yapılacaksa mutlaka benim haberim olacak. Hüseyin sen de bu işi takip et, tamam mı kardeşim?.
*Vergi İnceleme Memurları derhal işlerinin başına geçsinler ve incelemelere başlasınlar, ben gerekeni Mehmet’’le konuşurum’…

Bıktım yahu özgür basınmış, halkın haber alma özgürlüğü imiş, gösteri hakkıymış, ne laf anlamaz insanlarsınız yahu! Şunu kafanıza iyice sokun. Türkiye değişim geçiriyor. Buna alışacaksınız. Artık İleri Demokrasi var. Herkes özgür olacak ama bizim dediğimiz kadar özgür olacak.
Cemaatler, Tarikatlar, Kürtçüler- Bölücüler, dağdaki teröristler serbesttir. Alkışlamak, onları ve bizi desteklemek amacıyla her türlü toplantı, gösteri yapmak sonuna kadar serbesttir ve bunun için izin almaya dahi gerek yoktur. Habur sonrası yapılan onlarca gösteride açılan PKK paçavraları ve Apo’’nun posterleri için izin mi alınmıştı?Elbette hayır, haa işte böyle olacak..
Protesto etmek, bu amaçla pankart açmak, yumurta atmak, polisin copuna ve biber gazına karşı koymak yasaktır. Buna alışacaklar, alışacaklar. İşte ileri demokrasi bu. Neredeeeen, nereye geldik yahu!...

Beyefendi hazretleri, adamlarını gönderdikten sonra, kendi kendine mırıldanmaya başladı; Haziran seçimlerine kadar ekonomiyi iyi götürmemiz lazım, sıcak para’’ya devam, seçime kadar lastiğin patlamaması lazım, patlarsa hapı yutarız. İmralı, eylemsizlik kararını Haziran’’a kadar uzattı, bu işi de iyi hallettik, aferin bizimkilere. Hocaefendi ile Apo’’yu da birleştirdik, bu işbirliğinin bize oy olarak getirisi çok olacaktır. Arada bir İsrail’’e vurmaya devam etmeliyim, bu iyi prim yapıyor. Bu arada Ordu’’ya karşı birkaç operasyon yapılırsa, millet benim gücümden daha fazla korkmaya devam eder, ben Türk Milletini tanırım, güce tapar! Hayati’’ye söyleyeyim, avanta kömür, gıda paketi dağıtmaya devam etsin, valiler bizzat kömür ve yiyecek paketi dağıtımına nezaret etsinler, onları kim vali yaptı, unutmasınlar’…
Bütün cemaatler ve tarikatlar da kendi müritlerini seçim için eğitsinler. Hoca’’nın dediği gibi ölülerin bile oy kullanmaları lazım, onlarla son bir defa daha konuşmam lazım!..

Bu seçimi de kazasız belasız atlattık mı, ver elini başkanlık sistemi. Hem Çankaya, hem hükümet, hem yargı, hem meclis hepsi benim elimde.
Oh be, Padişahlarda bile bu kadar yetki yoktu yahu.
Aman, kimseye çaktırmayalım. En iyisi ben gidip biraz daha ’“İleri Demokrasi’” çalışayım dedi ve bir türkü tutturdu; ’“Anan öle medya, baban öle medya, bıktım senden medya..’”