Eşbaşkan Erdoğan, AKP İl-İlçe Başkanları toplantısında Türk Milletinin gözüne baka-baka şunları söylüyordu;
'Terör örgütü ile müzakere, taviz verme, pazarlık asla ve asla söz konusu değildir. Biz bu güne kadar kimseyi, milletin menfaatleri konusunda düşmedik, alçalmadık. Türk-Kürt kardeşimin aynı zeminde kucaklaştığı bir ortam tesis ediyoruz. Bugüne kadar hangi Başbakan bir Kürt'e 'Kürt kardeşim' demiştir. Ama biz dedik. Bizde asimilasyon, inkar politikaları yok.'
(Konuşma aynen başbakan'ındır. Cümle düşüklükleri bizden kaynaklanmıyor)
Eh mademki koskoca Başbakan böyle söylüyor, bize de inanmak düşer. Başbakan hiç yalan söylemediğine göre, bu dediği de elbette ki doğrudur, dedik.
Dedik demesine de, tam inanmak üzereyken Başbakan'ın MİT'inin patronunun kankası, Öcalan'ın vekili Karayılan;
'Silahlı unsurlarımızı, silahları ile birlikte 8 Mayıstan itibaren çekeceğiz.
Yapılan anlaşma gereği, yeni Anayasada Kürtlere Özgürlük-Kürdistan'a statü verilmesini bekleyeceğiz. Önder Apo dahil olmak üzere herkesin özgür kalması sağlanacak. Koruculuk kaldırılacak. TSK Özel Kuvvetleri bölgeden çekilecek.
Bu şartlara uyulursa barış kalıcı olur.
Uyulmazsa, çok derin ve kanlı çatışmalar olacaktır.'
Karayılan denen örgüt yöneticisi doğruyu söylemese, ertesi gün Başbakan'ın MİT'inin patronu bir açıklama yapıp, 'İnanmayın, bu adam yalan söylüyor, biz böyle bir anlaşma yapmadık' demez miydi?
Böyle bir şey demediğine göre, demek ki Karayılan da doğruyu söylüyor!
Bir konuda iki doğru olamayacağına göre, bunlardan birisi yalan söylüyor.
Acaba hangisi derken, Özel Paşanın, Başbakan Erdoğan ile saf tutup namaza durduğunu okuduk. Ohh, içimiz rahatladı.
Devletimiz uyum içinde işlerini Allah'a havale etmişler, biz de yarınımızdan emin olalım dedik.
Dedik demesine de, tam buna inanıp rahat edelim derken İmralı'ya ilk giden BDP Milletvekili ve DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk;
'Gerillanın çekilmesi aşaması çok kritik bir aşama. Bu aşamada bir takım provokasyonların olma ihtimali var. Barışı istemeyen çeşitli güç odakları var, Ortadoğu'daki dengelerden bazı güç odakları bu birliktelikten rahatsızlık duyabilirler. İçeride ve dışarıda bu süreci sabote etmek isteyenler olabilir,
o nedenle çok dikkatli ve özenli olunması gerekir. Bizim açımızdan, gerçekten bu çekilme sırasında bir gerillanın BURNU KANARSA BU KIYAMETİN KOPMASI demektir.'
Ortadoğu'nun, Balkanların, Kafkasların ve Afrika'nın Mandela'sı Sayın Başbakan, dünyanın 4. Büyük Ordusunun Komutanı Özel Paşa, Karayılan adlı teröristin Hakan'ı; Lütfen çok dikkatli olun.
Duydunuz zillinin yani zilin sesini, kıyametin kopmaması için her gerillanın başına 1 koruma, 1 Beslenme uzmanı, 1 Sağlık Memuru koyun.
10 gerillaya 1 Doktor, 1 Psikiyatrist ve 1 mele verin.
Komandolar-Özel Birlikler ve Özel Timler gerillacıkların arkalarını çöp neyin batmasın diye korusunlar.
Akil İnsanlar Kezban Hatemi ve Ermeni dostları, Hülya Koçyiğit ve Kadir İnanır da, askerlerin taşıyacağı tahtırevanlarla, çekilmeyi denetlesinler.
Devamlı olarak AKP marşı olan 'Aynı dağın yeliyiz biz' çalınsın.
Aman bizi gerillalara mahcup etmeyin. Verin yesinler, örtün üşümesinler.
Not: Kim ki AKP, PKK ile anlaştı derse, onun alnını karışlarım. Eğer böyle bir anlaşma olsa son bir ayda 214 tane PKK'lı tahliye edilir miydi?
Daha dün eski Milletvekili Fatma Kurtulan ve DEHAP Başkanı Tuncer Bakırhan serbest kalmadı mı?
Yeni Milletvekili Mustafa Balbay mı? O şimdi terörist!
Mehmet Haberal mı? O şimdi darbeci!
Kemal Gürüz mü? O sıkmabaş'a karşı!
İlker Başbuğ mu? Siz de çok oldunuz ama, o şimdi terör örgütü lideri!
Allah sizin müstehakınızı tez günde versin.