Kimsenin moralini bozmak istemem ama, ister zamanında, ister erken bir tarihte yapılsın, önümüzdeki genel seçimin birinci partisi AKP olacak.’¶ Hatta daha da ileri gidebiliriz. Seçimden sonra, tek başına iktidar olmuş AKP göreceğiz.
İzmir’’de bu türden bir öngörüde bulunduğunuzda pek çok insan, sanki sonucu toplumun iradesi değil de sizin tahmininiz belirliyormuşçasına tepki gösterir. Oysa heyecanlanmaya gerek yok, sadece geleceğe dair bir projeksiyon yapıp, vardığımız hükmü okuyucularla paylaşıyoruz.
Bir iktidarın el değiştirmesini sağlayacak sürecin kuralları, tarih boyunca, bütün toplumlar için benzerlik gösterir. İki koşuldan birisi var olmadan iktidar el değiştirmez.
Ya
İktidar sahipleri iktidarlarını korumakta zafiyet içinde olacak.
Ya da
İktidarı ele geçirmek arzusunda olanlar iktidarı devirecek ölçüde organize olacaklar.
Bu iki koşuldan en az bir tanesi gerçekleşmemişse varolan iktidar pozisyonunu korur. Üstelik bu kural sadece siyasi iktidarlar için değil bütün iktidar alanları için geçerlidir.
Bu günden geriye bakarsak, AKP kurulduğu günden bu güne, siyasi hayati boyunca iktidarını korumakta zafiyet içine düşmedi. Refah Partisi’’nin bölünmesi sonrasında yoluna AKP çatısı altında devam eden kadro, 28 Şubat sürecinin benzeri oluşumlar karşısında oldukça akıllı politikalar izleyerek ne iktidarını kaptırdı, ne de umulanın aksine bir bölünme süreci yaşadı. AKP’’ ne bugün ne de yakın gelecekte iktidarını korumakta zaaf gösterecek gibi durmuyor.
Peki, iktidara talip olanlar iktidarı ele geçirecekleri inancını yaratacak biçimde örgütlüler mi?Sizi bilmem ama benim cevabım belli, hayır.
Evet bir ara, Ergenekon Davası’’nda yargılanan ekibin bir bölümü, dostlar arasında yapılan toplantılardaki karizmalarıyla bu güçte olduklarını izlenimini veriyorlardı. Bazı İzmirlilerin o dönemde sokakta yürüyüşleri bile değişmişti. Kendilerini bekleyen ikbalin mutluluğu yüzlerine vurduğu gözümüzden kaçmıyordu. Ancak bu gün anlıyoruz ki hepsi havaymış. ’“Önümüzdeki ay beklenmedik, önemli şeyler olacak’” diyen dostlarımız gaza gelmişler.
Ordunun şu an için AKP iktidarına karşı Genelkurmay düzeyinde, emir komuta zinciri içinde, ciddi bir çalışma içinde olmadığını söyleyebiliriz. ’“Genç Subaylar Huzursuz’” haberleri bünyede bir rahatsızlık yaratmıyor. ’“Huzursuz Genç Subay Sendromuna’” efkar-ı umumiye’’nin önerisi antidepresan.
Ulusalcıları derin hayal kırıklığına itecek ama, derin ’“Milli Siyaset’” katında AKP’’ve Ordu pek çok olaya benzer perspektiften bakıyor.
Kısaca ordunun durumdan vazife çıkarmasını koşulları, kısa dönemli gelecekte mümkün olmayacak. Bu konuda AKP, Refah Partisi ve Fazilet Partisi deneyimlerinden edindiği birikimin ışığında hata yapmayacak.
Şu an için önümüzdeki seçim için iki alternatif var CHP ve MHP sizi bilmem ama ben bu iki partinin AKP’’yi devirecek kadar güçlü görmüyorum.
Eğer önümüzdeki genel seçimde barajı 3 parti aşar meclise girerse, AKP tek başına iktidardır.
Sonuç olarak AKP’’nin kendisinin oy deposu Sünni Orta Anadolu seçmeniyle bir sorunu yok. 27 Mayıs darbesiyle ülkenin başbakanını darağacında sallandıran ordunun, bu kesimde yarattığı travmanın acılarını, orduya koyduğu ’“Kasımpaşalı’” tavrıyla bir ölçüde hafifleten, Tayip Erdoğan ve AKP Bu bölgede pozisyonunu muhafaza ediyor. Yaşanan ekonomik sıkıntılar, AKP’’nin dürüstlük algısını aşındıran olaylara rağmen Orta Anadolu Sünni’’leri için Tayip, Demirel gibi postalı görünce kaçmayarak, üstelik orgeneral seviyesinde insanları hapse atarak, delikanlılık testlerini başarıyla geçmiştir. Gerisi şu an için teferruattır.
Ülkenin her yeri İzmir olmadığı için demokratik açılım AKP’’ye Türkler, özellikle de Sünni Türkler açısından oy kaybı sonucunu doğurmamıştır. Bu bölgede MHP’’nin cılız bir yükselişinden bahsedilse de, bu MHP’’yi iktidar alternatifi yapmaz.
Bu durumda AKP’’siz günler hayalini biraz ertelememiz gerekecek.