Türk milleti…

Yerli filmleri oldum olası sever…

Türkan Şoray’ı, evin kızı gibi yaşatır hayallerinde…

Ayhan Işık, evin büyük oğlu gibidir…

Cüneyt Arkın, mahallenin yakışıklı öğretmenidir…

Karşı sokaktaki bakkalın güzel kızına vurulmuştur…

Bizi yıllarca hep başka dünyalara taşıdılar…

Mesela…

“Ömercik” filmlerinde…

Dillerden düşmeyen…

“Senin annen bir melekti yavrum!” repliğinin…

Unutulmaz kahramanı Ömer Dönmez

Sanki bizlerle büyümüştü…

O’nu…

Beş yıl önce “bugün / 1 Şubat”ta sevenlerine veda etti…

Ne acıklı hayatında yeterince mutlu oldu…

Ne de şöhretin tadını çıkarabildi…

Güzel ne varsa…

Hepsi…

Usta oyuncunun çocukluk günlerinde kaldı…

Hepsinden ötesi…

Gencecik yaşta gözünü kaybetmenin acısıyla…

Hayata kahretti…

61 yaşında…

Bu dünyadan göçtü gitti…

Ardında…

“Ömercik” filminden hafızalara kazınan…

Minicik bir cümle kaldı:

“Senin annen bir melekti yavrum!”

***

Yıllar, yıllar öncesine gidelim…

Yeşilçam sayesinde milyonların kalbinde taht kuran…

Çocuk oyuncuların…

Şahane özellikleri vardı…

Yıllar geçti, gitti ama…

Seyircinin aklında hep onların çocukluk hali kaldı…

Bu nedenledir ki…

O çocuklar büyüdü ama…

Şöhretleri hep “geçmişte” kaldı…

Çoğu yürüyemedi o “erken biten şöhret”in ardından…

Kimisi de…

Kendini “kocaman olmuş” haliyle de bile alkışlattı…

Alkışlatmaya da devam ediyor…

Ne güzel değil mi?

***

Yeşilçam’ın son 50 yılında…

Çocuk yıldızlarının en ünlüsü…

Tartışmasız…

Ayşecik (Zeynep Değirmencioğlu) ile…

Ömercik adıyla öne çıkan (Ömer Dönmez) olarak anılıyor…

Sakarya’da yaşayan bir ailenin en küçük oğluydu Ömercik…

Dört yaşında kamera karşısına geçti…

“Nasıl oldu?” diyeceksiniz?

Aslında…

Şahane başlayıp…

Acıklı biten bir romanın kahramanı Ömercik…

***

Beyaz perdeye…

Ayşecik (Zeynep Değirmencioğlu) sayesinde başladı…

Ömercik ve Ayşecik teyze çocuklarıydı…

Zeynep Değirmencioğlu’nun babası…

Tanınmış senarist Hamdi Değirmencioğlu’ydu…

Ömercik’i…

Ses Dergisi’nin “Çocuk Yıldızlar Yarışması”na sokmuş…

Yarışta Ömercik, ikinci olmuştu…

Ardından…

İstanbul’da teyzesinin evine yerleşmişti…

Ömercik ve Ayşecik birlikte…

Maçka İlkokulu’nda bile aynı sıradaydılar…

İlkokul beşinci sınıfa kadar evde büyüdüler…

Sinema ve eğitim…

Ne yazık ki, birlikte yürümüyordu…

Ömercik de…

Ortaokul ikinci sınıfta eğitime veda etti…

Daha minicikken…

Kendini “Yeşilçam”a adadı…

60’lı ve 70’li yıllarda…

50’den fazla filmde adını o yaşta afişlere yazdırdı…

***

Her oynadığı film…

O’nu biraz daha şöhrete ulaştırıyor ve…

“Ömercik” adı başrol oyuncularının arasına yazılıyordu…

Teyze kızı Ayşecik’le birlikte oynadığı…

“Yedi Cüceler ve Pamuk Prenses”“Ayşecik’le Ömercik”“Hayat Sevince Güzel”

Filmleri…

O’nu “Yeşilçam”ın…

Adı unutulmayacak minik yıldızları arasına sokmuştu bile…

***

Sarı saçları, mavi gözleri, ağlamaklı masum haliyle…

“Ömercik”i…

Türkiye çok sevdi…

Ancak gerçek yaşamı filmleri gibi olmadı…

***

Daha 18 yaşında bile değildi…

Arabasının gevşeyen kelebek camı vidasını sıkmak için…

Tornavidayla çalışırken…

Yukarıdaki delikten bakmak isteyince…

Kayan tornavida gözüne saplandı…

Ne acıdır ki…

O gün sol gözünü kaybetti…

Sinema hayalleri sona erdi…

Adeta…

Şöhretin zirvesinden bir anda…

Yalnızlığın ve yoksulluğun en derinine düştü…

***

Bitmedi…

Gözünü kaybettikten sonra…

Trafik kazası geçirdi…

Minicik yaşta elde ettiği serveti…

Bir anda uçup gitti…

Daha sonra bir süre büfecilik ve taksicilik yaptı…

***

 Ömercik en son…

“İkinci Bahar” adlı TV dizisinde bir kuruyemişçiyi canlandırdı…

O rol…

Hayatının son rolü oldu…

***

Bitiriyoruz…

Ömercik…

Onca talihsizliği yaşamasına karşın…

Yine de yılmadı…

Filmlerden kazandığı parayla…

Dört taksi satın aldı…

Arabaları babası çalıştırmaya başladı…

Esas mesleği olan şekerciliği bırakan babası…

Dolmuş şoförlüğünde karar kılmıştı…

Ömercik de…

“Çorbada tuzumuz bulunsun” düşüncesiyle…

Ehliyet aldı, şoförlük yapmaya başladı…

Bir ara İstanbul Kapalıçarşı’da konfeksiyon işine başladı…

Öylesine şanssızdı ki

Bir ay sonra motosikletten düştü, iki ayağı birden kırıldı…

Aylarca yatağa bağlı kaldı….

Dört yıl boyunca Avşa'da büfe işletti ama…

O da yürümedi…

Gün geldi; kuzeni birlikte kamera karşısına geçtiği…

Zeynep Değirmencioğlu’nun…

İstanbul’daki emlak ofisinde çalışmaya başladı…

Hiç evlenmedi…

Beş yıl önce…

Tam da bugün (1 Şubat 2020) Üsküdar’daki evinde…

Daha 61 yaşındayken…

Melun mide kanseri O’nu da aldı götürdü…

Geride…

Hem mutluluğun…

Hem sevincin…

Hem şöhretin ama…

En çok da “acıklı bir hayat”ın…

İzleri kaldı…

Nokta…

Sonsöz: Kader, hayatın senaryosudur, özgür irade ise sahnedeki oyuncuların seçimidir… / Paulo Coelho - Brezilyalı roman ve şarkı sözü yazarı…