Türkiye, 1 Nisan itibariyle yeni bir döneme uyandı. CHP’de zafer sarhoşluğu yaşanırken başta AK Parti olmak üzere seçim mağlubiyeti yaşayan partilerde eleştiri-özeleştiri süreçleri yaşanıyor.

22 yıl sonra ilk kez seçim mağlubiyeti yaşayan AK Parti, Mayıs seçimlerinin de getirdiği moral ile yerel seçimlere oldukça iddialı hazırlanmıştı. CHP içerisinde yaşanan kurultay tartışması ve dağınıklığın aksine Cumhur İttifakı’nda sürekliliği sağlayan AK Parti’nin eli oldukça kuvvetliydi.

İzmir’de ise Mayıs seçimlerindeki oy düşüşüne rağmen AK Parti için koşullar oldukça uygundu. CHP’deki iç tartışmanın İzmir’deki yansımaları ve aday belirleme sürecinin çok parçalı geçmesinin yanında 25 yıldır CHP tarafından yönetilen belediyenin hizmetlerindeki yetersizlikler de AK Parti’nin elini kuvvetlendiriyordu.

İzmir’de ise İl Başkanı Bilal Saygılı koordinasyonunda Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ liderliğinde yürütülen seçim çalışmasında vekiller de kendi alanlarında ciddi bir efor sarf etti.

Bakanlar dahi İzmir’de sahaya indi.

Oylarda Mayıs seçimlerine göre bir toparlanma ve hatrı sayılır bir yükseliş olsa da hatta bazı ilçelerde hiç umulmadık oylar alınsa da eldeki Kiraz, Bergama, Kınık, Bayındır belediyeleri de kaybedildi.

Fakat sonradan alınan Menemen ile iki dönemdir Cumhur İttifakı’nda olan Aliağa’nın alınması motivasyonu arttıran etmenler oldu.

*

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ise seçim sonrası yapılan kapalı yapılan MYK toplantısında özeleştiri yapmış ve “hatayı, kusuru, yanlışı millette aramak, bizim geleneğimizde asla yoktur. Biz siyasi hayatımızın hiçbir döneminde böyle bir yola başvurmadık, şimdi de başvurmayacağız. Açık söylüyorum, şahsım dâhil bu masanın etrafında oturan hiçbir arkadaşım, 31 Mart seçim sonuçlarının sorumluluğundan kaçamaz. Başkalarını hesaba çekmeden önce kendimizi hesaba çekeceğiz. İğneyi kendinize, çuvaldızı başkasına batırmanızı istiyorum” ifadelerini kullanmıştı.

İstanbul seçimlerinin ön plana çıktığı süreçte Erdoğan’ın CHP’nin kalesi olarak nitelendirilen İzmir sonuçlarını merak ediyor muydu? İzmir sonuçlarını nasıl yorumluyordu?

Bu sorunun cevabı ise netleşti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yapılan geniş kapsamlı seçim değerlendirme toplantısında “İzmir bu süreçte başarılı çıktı. Tüm illeri tek tek inceledim. Herkesin İzmir’deki sonuçları örnek alması gerekiyor. Bu dediklerimi İzmir ve Kayseri sonuçlarına baktığınızda daha iyi anlarsınız. İzmir de bir, Kayseri de bir” ifadelerini kullandığını öğrendim.

CHP’nin kalesi olarak nitelendirilen İzmir sonuçlarından Erdoğan’ın memnuniyet duyması CHP için aslında bir uyarı niteliğindedir. Birçok kentte seçimler “ittifaksız” uzak ara kazanılırken İzmir’de 2019’daki seçimlere göre yaşadığı oy kaybı muhasebesinin ciddi biçimde yapılması gerekiyor. Eğer ki yapılmaz ise seçmenlerin belediye hizmetlerindeki memnuniyetsizliği giderecek adres olarak AK Parti’yi görmesi uzak değildir. Siyasetin kabuk değiştirdiği, kalelerin bir bir yıkıldığı bir siyasi atmosferde her şey mümkündür ve ihtimal dahilindedir.

Peki İzmir de bir, Kayseri de bir ne demek?

Parti olarak o kadar düşüş var ki AK Parti’nin kalesi olan ve uzun yıllardır AK Parti tarafından yönetilen Kayseri, İzmir seviyesine inmiş durumda… AK Parti’deki Kayseri oy oranı ile İzmir oy oranının eşit hale geldiği görülüyor. Buna göre Erdoğan için artık İzmir uzak bir hedef olmaktan çıkmış durumda…

Peki bundan sonra İzmir’de AK Parti ne yapacak?

-Bir sonraki seçim için hazırlıklara şimdiden başlandı bile. AK Parti’nin, yeni büyükşehir belediye meclis üyeleri ile birlikte Cemil Tugay’a karşı etkili bir muhalefet yapacağı kesin.

-Görece daha az farkla kaybedilen yerlerde ise daha etkili bir muhalefet olacak.

-Seçimin kazanıldığı Menemen’e ve Aliağa’ya oldukça büyük iş düşecek. Belediyecilik hizmetleri konusunda yapılan icraatların doğru bir iletişim stratejisi ile pazarlandığı ve seçimin kazanıldığı Menemen’de ve Aliağa’da performans devamlılığının sağlanması büyük önem arz ediyor. Aliağa ve Menemen, gelecek seçim döneminde Cumhur İttifakı için buzkıran rolü oynayabilir.

*

Türkiye, 31 Mart gecesi itibariyle yeni bir döneme girdi.

Erken seçim olabileceği noktasında ilk başta oluşan algı, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in açıklaması ile “şimdilik” rafa kalktı. Ancak ekonomide yaşanan olumsuzlukların devam etmesi durumunda erken seçim konusunun muhalefet tarafından önümüzdeki dönemde fazlasıyla kullanılacak bir argüman olacağı şimdiden görülüyor.

Belediye başkanlarını ise zor bir sınav bekliyor. Ekonomik kriz ve döviz kurundaki artışın etkisiyle alım noktasında birçok kalemde yaşanan yükselişin belediyecilik hizmetlerini oldukça zorlayacağı görülüyor.

Öyle ki seçim öncesinde İzmir’in bazı belediyeleri yakıt tasarrufu yapmak adına çöp arabaları daha seyrek kaldırılmaya ve bu yönlü tasarrufa gidilmeye başlanmıştı. Hatta bir belediyeye ait merkezin elektrik faturalarının ödenememesi sebebiyle elektrikleri kesildiği de olmuştu.

Ve daha niceleri…

Geçmiş dönemin borcunun da göğüsleneceği süreçte yeni başkanları özellikle kaynak yaratma noktasında yoğun bir gündem bekliyor.

Kısacası, bu yazın yeni başkanlar için oldukça sert geçeceği görülüyor. Ekonomik krizin yeni başkanların yazını kışa çevirme ihtimali fazlasıyla bulunuyor.