Tayfun MARO
Parlamenter kapitalizm
16 Aralık 2014 Salı

Batı,  “mümkün olanın en iyisi” diye sunuyor, yönetim biçimi olarak demokrasiyi…  “Mümkün olanın en iyisi” olduğuna dair o kadar etkili bir algı oluşturulmuş ki, “demokrasi” denince akan sular duruyor. Demokrasiye aykırı bir şeyler ağzımızdan kaçar da demokratlığımıza halel gelir diye ödümüz kopuyor.
Ve ne hikmetse, bu demokrasiyi, “Godot’yu bekler” gibi hep bekliyoruz. Ne geldiği belli ne gittiği…
 
Günümüz toplumlarında demokrat olmamak bir defo, demokrat olmak bir kalitedir. Bu yüzden, her politikacı bir kere kafadan demokrattır…
Evet, politikacıların hepsi demokrattır, siyasal partilerin hepsi demokrasiyi savunur ama demokratik yönetim asla ve kat’a yoktur.

Yoktur, çünkü halklara vaat edilen demokratik yönetim kurulursa, bu kapitalist sistemin sonu olur. Bunu göze alamayan burjuvazi, adı demokrasi olan ama halklara karşı fiilen burjuvazinin çıkarlarını koruyan temsili bir yönetim biçimini dayatır. Fakat bu dayatma o denli iyi allanıp pullanıp sunulmuştur ki, parlamenter demokrasi, temsili demokrasi, siyasal yaşamın en yüce mertebesindedir.

Kanımca, temsili demokrasi, halkları karar süreçlerinden uzak tutmak için bulunmuş en makul yoldur. Halk temsil edildiğine inanır; Onun için, her seçimde gider oy verir, kendisini temsil edecekleri seçer. Bu tuhaf seçimde, seçilenin vekil, seçenin asil olduğu rivayet edilir. Gerçekte ise halk, demokrasi oyununda sadece figürandır. Herkes bunun farkındadır ama oyunu bozmak da istemez. Çünkü halkın başka bir dünya talep edecek gücü yoktur. Kendisini olanla yetinmeye mecbur hisseder. ‘Olan’dan anlaşılması gereken, yoksulluk ve yoksunluktur.

Parlamenter demokrasi, parlamentoya gönderdiğimiz vekillerin yasama ve yürütme görevini millet adına yerine getirdiği varsayımından hareketle yüceltilmiştir. Oysa yaşam pratiği göstermiştir ki, milli irade, iktidara gelen partinin aldığı oylarla sınırlıdır. Sistemden beslenenlerin oyları iktidar partisini belirler. Ve iktidara gelen her parti, varlığının sistemin sürmesine bağlı olduğunu bilir.
 
Temsili demokraside temsil meselesi, parlamenter demokrasiyi yaşatmanın en makul yolu olarak her türlü tartışmanın dışında tutulur. Hâlbuki temsilciler olarak vekilleri belirleyen, tek adam ve yakın çevresidir. O tek adamı da belirleyen, sistemin muktedirleridir. Halk ise, dış kapının mandalıdır. Halkın tek işlevi, bütün ayrıntılarıyla önceden tasarlanmış ‘demokratik temsili’ oy vererek meşrulaştırmaktır.

Parlamenter rejimin ne denli halka rağmen olduğunu görmek isteyen, yakında, vekillerin kendi kendilerine tanıdıkları yeni hakları nasıl oylayacaklarına baksın… Yaptıkları ettikleriyle halkı yoksulluğa mahkûm edenler, emekliye 30 lira zammı reva görenler,  “istemem yan cebime koy” diyecekler.
 
Bugünün modern devleti, kapitalizmin alt yapı hizmetlerini gerçekleştirmek ve ülkesini kapitalistlerin yatırım yapmasına elverişli hale getirmekle yükümlüdür. Para/piyasa ilişkilerinin kapitalist sistem kriterlerine göre düzenlenmesine göz kulak olmak ve halkı kitlesel tüketimin öznesi olarak örgütlemek, yeni dünya düzeninde, devletin temel işlevidir.

1789 Fransız Devrimi etkisiyle halkın yararına ortaya çıkan sosyal adalet, sosyal devlet gibi kavram ve kurumlar geçen yüzyılda kaldı. Tam istihdam politikası çöktü. Yoksulluk, yaygın ve kalıcı hale geldi. Sağlık, eğitim, sosyal güvenlik hizmetleri devletin sırtındaki bir yük gibi görülüyor. Adalet çok pahalı. Bu hakları kullanacak kadar para sahibi değilseniz, iktidar partisine sığınarak devlete elinizi açacaksınız, hibe ve sadaka ile yaşamayı içinize sindireceksiniz.
 
‘Devletin halka rağmen yapısı’, yargı ve güvenlik alanında yapılan yeni yasalarla tahkim ediliyor.

Temsili demokrasi, temsilin enikonu şaibe altında olduğu koşullarda, siyaseten elimizi kolumuzu bağlıyor. Temsil kavramı hepimizi sisteme hapsediyor.

Bunca zamandır yaşananlardan sonra, Parlamento’da olan bitenden halk yararına bir şeyler çıkmasını umacak kadar naif ve iyimser olanlarımız kuşkusuz vardır. Fakat sokaktaki insan, kahir çoğunluğuyla iyimserliğini yitirmiş durumda. Bu durumun en açık belirtilerini Gezi eylemlerinde gördük. Hiyerarşik topluma karşı net bir tepki dile gelirken, yatay toplum talebi öne çıktı.
 
Artık parlamenter demokrasiyi, temsili demokrasiyi tartışmaya açmak için çok fazla nedenimiz var. Biraz cesaret, biraz bilgi… Göreceksiniz, olacak!

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Eğitim ve yeni müfredat
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Bir Mayıs, çok renk…
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Yeşil Yıkama ve İtibar Yönetimi
Hanzade ÜNUZ
Hanzade ÜNUZ
Fırtınam, felaketim, hasretim...
Aylin AKDOĞAN
Aylin AKDOĞAN
İzmir-İN
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
47 yıldır karanlıktaki 'katliam!'
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Aydınlanmanın alacakaranlığında
Kemal ARI
Kemal ARI
İstediklerimiz ve sorumluluklarımız
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Buralara bir daha dönme Göztepe!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Mutlu s’on!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva