HABERLER>KÜLTÜR - SANAT
17 Şubat 2015 Salı - 15:07

Özdemir, İzmir 2023’den sonra 2053’ü de yazdı!

Egedesonsöz yazarlarından Harun Özdemir, “İzmir 2023”den sonra “2053 Ütopyadan Gerçeğe Gelecekte Kentsel Yaşam” adlı kitabını da yayımladı. İlahiyat, Kent Yönetimi Politikası ve Öğrenme Pedagojisi uzmanı olan Özdemir, kentlerin başlangıcından günümüze ve geleceğini yazdığı kitaplarına bir yenisi ekledi.

Özdemir, İzmir 2023’den sonra 2053’ü de yazdı!

Özdemir’in Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılı 2023’e ilişkin projeleri, iktidar partisi Adalet ve Kalkınma Partisi’nin dikkatini çekmiş ve kitabın konsepti önce parti, sonra da Hükümet politikası haline gelmiştir. Özdemir’le yakın gelecekte gündem yaratmaya elverişli son kitabı özerinden bir söyleşi yaptık.
 
Soru: İlk kitabınızdan 2053’e kadar geçen süre içinde nasıl bir yazarlık serüveni yaşadınız?
Harun Özdemir: İlk kitabımı doktora tezi özeni ile yazdım. Sevgili yayıncım Ilgaz Zorlu, kitabı “İki Kader İki Lider” adıyla yayımladı. Türkiye Cumhuriyeti’nin, yıkılmakta olan Osmanlı Devleti’nin gelecek projeksiyonu olduğunu düşünüyordum ve bunun belgelerini sunduğum bir çalışma oldu. Mustafa Kemal gibi birçok Osmanlı devlet adamı ve aydını, kurulacak yeni devleti öngörmekteydiler. Bunu projelendiren özellikle Abdülhamit’ti. Sorun; yeni devlete nasıl geçileceğiydi. Yeni devlet; hem Osmanlı’nın devamı olacaktı hem de yeni olacaktı! İttihatçıların büyük hataları Osmanlı Devleti’ni yıktı. Ortaya çıkan konjonktürü yönetecek, zihni ve liderlik yeteneği hazır tek kişi vardı. O da Mustafa Kemal’di. İkinci sorun da halkın yeni devlete nasıl ikna edileceğiydi ki, bu sorunu aşmak Mustafa Kemal için zor olmadı. İlk kitabımı bu şekilde özetleyebilirim.


 
Soru: 2053’e gelmeden isterseniz ikinci kitabınızı da konuşalım.
H.Özdemir: İkinci kitabımı 15 yıllık bir araştırmadan sonra yayımladım. Amacım yeni bir sosyal bilimler modeli kurmaktı. Kelimelerin etimolojisinden yola çıkarak kavram analizi yapmaktı. Tarihsel ve sosyolojik bulgular ile Arapça kelimelerin etimolojisini insanlık tarihi içerisinde açıklamaktı. Kent, yönetim ve uygarlık kavramlarını açıklayabileceğini düşündüğüm bir kelimeyi “küçük ve büyük iştikak – etimoloji” tekniklerini uygulayarak yazdım. Kitap, sevgili Zorlu tarafından “Tarihin İzinde Şeriat” adıyla yayımlandı. Bu kitabımı da hakikaten doktora tezi sınırlarını fazlasıyla zorlayan bir ciddiyette yazdım. İlkçağdan günümüze kadar gelen insanlığın kent, yönetim ve uygarlık mücadelesini gelecekte nasıl sürdürebilirdi… bu konulara değindim.
 
Soru: Gelelim üçüncü kitabınız “İzmir 2023”e…
H.Özdemir: İzmir 2023’ü Kent Yönetimi Politikası uzmanı olarak, yaşadığım kent İzmir’e olan tutkum, sevgim ve aşkımın bir dışa vurumu da diyebilirsiniz, bu duygu ve düşünceler içerisinde, büyük bir zevkle yazdım. 1980’den beri İzmir’de yaşıyorum. 1988’de karar verdim, kent yönetimini akademik olarak araştırmaya. Öğrendiğim her bilgiyi İzmir üzerinden düşündüm, tartıştım, konuşma konusu ve köşe yazısı yaptım.
 
2004 Mahalli İdareler Seçimi yaklaşmıştı, Ak Parti İzmir milletvekili sevgili Mehmet S. Tekelioğlu, Taha Aksoy başkanıma yardımcı olmamı istemişti. Bir grup arkadaşımla elimizden geleni yaptık. Seçimin fikri altyapısını ve proje sorumluluğunu ben üstlenmiştim. Taha başkanıma bir dizi sunum yaptım ve “Yeni İzmir” adıyla bir kitapçığa da dönüştürdüm. Beklentim bu kitapçığın İzmir’de seçim bildirgesi olmasıydı. İzmir hakkındaki düşüncelerim sanırım fazla hayalî bulunmuştu.  
 
Heyecanla dinlenen konuşmalarımın hayali olduğu kesindi; çünkü yaşanmamış günlere ilişkin görüşlerden oluşuyordu. 2004 yılındaki İzmir’e ilişkin görüşlerimi Yeni İzmir diye isimlendirirken “2023”ü özellikle kullanmadım. Çünkü hayal gören biriydim, bu koşullarda daha “Hayalî!” görünmek de istemedim.
 
Soru: İzmir’e ilişkin düşüncelerinizi “İzmir 2023” adıyla yayımlarken kendinizi hayalî görünmeye hazırlamış mıydınız?
H.Özdemir: Evet, bayağı hazırlamıştım! Ama bu kez de karşıma EXPO 2015 engeli çıktı. EXPO 2015’in teması sağlık, yeri de İnciraltı’ydı. Oysa ben temanın “ulaşım”, yerin de “İzmir-Manisa-Aydın” üçgeninde oldukça uygun gördüğüm bir yerde yapılmasını istiyordum. EXPO’yu bayağı araştırmıştım. Amacım EXPO 2015 üzerinden bir cazibe yaratıp İzmir-Manisa-Aydın illerini oldukça kapsamlı ve uzun soluklu hedefler doğrultusunda birleştirmekti. Daha doğrusu İzmir’de ve Türkiye’de böyle bir tartışmayı başlatmaktı. Kitabımı yayımlamadan önce dünyanın en büyük metropolü Tokyo’yu da bu amaçla gezmiştim. Tokyo’dan daha iyi bir birleşik İzmir-Manisa-Aydın kentini tartışmaya açmak istiyordum. EXPO 2015 büyük bir fırsattı.
 
Soru: Çevrenizi etkileyebilseydiniz yer ve tema tartışmaya açılırdı. Sanıyorum bunu başaramadınız veya görüştüğünüz kişileri ikna edemediniz.  
H.Özdemir: Doğrusu çevremi etkileyemedim. En azından Ak Parti’yi etkileyebilseydim, kabul görmese de tartışılırdı; bu da olmadı. Böyle beceriksizlikler yaşadım. Açıkçası İzmir’e yararlı olamadım.
 
Soru: Sanıyorum o dönemde yani 2005’te yayında olan İzmir TV’de yerel ve ulusal konuları tartıştığınız “Feyezan”adlı programda da bir gündem oluşturamadınız.
H.Özdemir: Doğrusunu söylemek gerekirse bu konuda kimseyi üzmek istemedim. Ayrıca “oyunbozan” suçlaması yapmaya hazır kişilere de fırsat vermedim. Buna yüreksizlikle de diyebilirsiniz.
 
Soru: Doğru, en önemli yerde yüreksiz davranmışsınız.
H.Özdemir: Benim yüreksizliğim de şöyle oldu! Önce ulaşabildiğim kişilere şu şu nedenlerden dolayı EXPO 2015’i kaybedeceğiz, dedim! Sen anlamazsın, dediler. Başka bir şey daha yaptım. İki kitap yazdım: Birinde EXPO konusundaki gerçek görüşlerimi yazdım. Yani “Ulaşım” temalı ve “İzmir-Manisa-Aydın” üçgenindeki yapılması gereken EXPO ve onun yaratacağı cazibe ile kendisini dünya standartlarının üstünde yenilenmiş İzmir’i anlattım. İkinci kitabım da “İnciraltı”nda yapılması planlanan “Sağlık” temalı EXPO’yla uyumlu olandı.  
 
“İzmir 2023”ü EXPO dahil, yüzden fazla konunun işlendiği ilk kitabı Şubat 2008’de İstanbul’da yayınlattım. “Ulaşım” temalı EXPO’yu ise beklettim. Düşüncem EXPO 2015 oylamasını İzmir’in kaybedeceği yönündeydi. Sonuç da öyle çıktı. Ben de o hafta EXPO 2020’nin daha detaylı anlatıldığı kitabı yayınlaması için yayınevine talimat verdim. Parasını ödememe rağmen yayıncı işi ağırdan aldı ve ısrarlarıma rağmen kitabın yayımını yapmadım. Üzülerek kitabın ikinci baskısını Haziran 2008’de İzmir’de yaptım.
 
İzmir lobisi, kendi küçük dünyasını yeni fikirlere sıkı sıkıya kapatmıştı. Kitabım üç baskı yaptı ama EXPO yer ve tema konusunda kimsenin fikri değişmedi ve İzmir trajik şekilde EXPO 2020’yi de kaybetti.
 


Soru: Anladığım kadarıyla İzmir 2023’u yayımlamaya yönelten ana neden EXPO olmuş?
H.Özdemir: Hem evet hem de hayır! İzmir’de EXPO diye bir gündem oluşmuştu, ben de İzmir’e ilişkin bütün görüşlerimi EXPO üzerinden kamuoyuna sunmaya çalıştım. En ayrıntılı açıklamaları ise “kentsel dönüşüm” hakkında yaptım. Bu konuda çok iddialıyım ama görüşlerim bir gündem yaratmadı. Herkes birbirini “rantçılıkla” suçluyor ama nizasız, mahkemesiz, kavgasız ve gürültüsüz kentsel dönüşüm olabilir mi, diye bir tartışma yapılmıyor. Yapılan şu: Kendi görüşünü topluma dayatmak! Oysa adil çözümde; halkın, yerel ve merkezi yönetimin ve yüklenici firmaların çıkarları paralel olur. Çıkar paralelliğini ayrıntılı yazdım. İnsanlar kendi istekleriyle, kârlarını baştan bilecekleri, asla mahkemeye ihtiyaç duymayacakları… bir model sundum. Bu da olmadı! 
 
Soru: Sayın Özdemir, bildiğim kadarıyla siz Ak Parti’den iki kez Karabağlar Belediye Başkan aday adayı da oldunuz. Şikayetiniz kime, Ak Parti’ye mi tüm İzmirlilere mi?
H.Özdemir: Eleştiri veya serzeniş, nasıl isterseniz öyle düşünün. Anlamayanlara hiçbir sözüm olamaz. Eleştirilecek birileri varsa, o da görüşlerimi çok iyi anladığı halde yokmuş gibi davranan karar alıcılardır. Onların kim olduğunu da hakikaten bilmiyorum; onlar kendilerini daha iyi biliyor. Ben kimsenin beyninde neler düşündüğünü bilemem, anladı mı, anlamadı mı… Ama Ak Parti Türkiye genelinde “Hedef 2023” diye bir program yaptı, kamuoyuna açıkladı ve ona uygun adımlar da atıyor. Kitabı yazarken beklentim şuydu: Cumhuriyetin 100. Yılını konu edinen “İzmir 2023” kitabım, önce İzmir’de benimsenecek sonra da Türkiye’de, ama olmadı…
 
Soru: Peki neden Karabağlar ilçesinde aday olmak istediniz?
H.Özdemir: 1980’den beri Akevler’de oturuyorum. 1993’te bitirdiğim uzmanlık tezimi Yeşilyurt-Bozyaka-Eskiizmir-Uzundere üzerinde alan araştırması yaparak tamamladım. Amacım, bu bölgede dünya standartlarını zorlayan bir ilçenin kurulmasına fikri altyapı hazırlığı yapmaktı. Yıllar sonra Karabağlar ilçe oldu. Mart 2009 seçimlerinden önce İzmir 2023’ü yayımlamıştım. Bana başka bir ilçede aday olmamı teklif ettiler, teşekkür ettim. 1980’den beri yaşadığım ve üzerine tez yaptığım Karabağlar’da değil de, arada bir gidip çay içtiğim bir ilçede aday olma teklifini ciddi de bulmadım, etik de.
 
Soru: İyi de Ak Parti’nin 2023’ü önce seçim bildirgesi sonra da devlet politikası yapması nasıl oldu?
H.Özdemir: 15 Nisan 2010’da Başbakanlık Konutu’nda Sayın Erdoğan’la 2,5 saatlik bir görüşme yapmıştık, 5 arkadaş. Üç konuda sunum yapmıştım. Bunun etkisi olabilir. TBMM Genel Sekreterliği aracılığıyla İzmir 2023’ü bütün vekillere ayrım yapmaksızın göndermiştim veya Ak Parti Genel Merkez yetkililerine elden vermiştim… Bunların biri veya bir kaçı etkili olmuştur. Sayın Recep Tayyip Erdoğan bu slogana ve projelere sahip çıkmasaydı “Hedef 2023” ne bildirge olurdu ne de Hükümet politikası...
 
Ak Parti’nin “Hedef 2023” ve “35 İzmir 35 Proje” üzerinde benim bir etkim oldu ama yüzdesini bilemem. En azından ateşleyici kişinin Harun Özdemir olduğunu söyleyebilirim.
 
Soru: Sayın Özdemir, “2053 Ütopyadan Gerçeğe Gelecekte Kentsel Yaşam” kitabını hangi koşullarda yazdınız?
H.Özdemir: Bu bir cesaret gösterisi değildir; iç basınçtır! Ben yazdıkları ile para kazanan biri değilim. Yazarken mali zararlarım olur; bunu da umursamam. Bir yazar, değer verdiği görüşlerini yazar ve yayınlar. Benim yaptığım da budur.
 
Soru: 2053’de neleri anlatıyorsunuz?
H.Özdemir: Yine kentleşmeyi, yine geleceği yani yaşanmamış günleri anlatıyorum. İzmir üzerinden dünyayı anlatıyorum. Kentsel dönüşümü de İzmir ve Balçova üzerinden özetliyorum.
 
Soru: Gelecekte kentler nasıl olacak?
H.Özdemir: Bu konuda birçok öngörü var. 2053’ü, 2100’e göre tahmin etmek daha kolay! 2023’ü yazarken 15 yıl sonrasını öngörmeye çalışmıştım. 2053 yazarken de gelecek 40 yılı tahmin etmeye çalıştım. Böyle bir kitabı yazmaya karar verdiğinizde hemen yazamazsınız. Bunun bir hazırlığı olmalı. 1989’dan beri geleceğin kentlerini düşünüyorum. O nedenle yazabildim. Yeni hedefim ise 2071’i yazmak!
 
Soru: Bu tarihler, Anadolu’nun siyasal dönüşümlerini çağrıştırmıyor mu?
H.Özdemir: Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. Yılı, İstanbul’un fethinin 600. Yılı ve Malazgirt Savaşı’nın 1000. yılı Türkiye’de yaşayan herkesin ilgisini bir şekilde çekmektedir. Benim yaptığım, o günlerde kentsel yaşamın nasıl olabileceğini yazmak. Siyasi tarihler üzerinden İzmir’in, Türkiye’nin ve Dünya’nın geleceğini kentsel dönüşümler üzerinden tartışmaya açmaktır.
 
Soru: Dünyanın gelişmiş kentlerine bakarak İzmir’i ve Türkiye’yi yazabilirsiniz. Ama dünyayı yazmak, dünyanın dikkatin çekmek kolay olmasa gerek!
H.Özdemir: Haklısınız. Yaratmak, insanın doğasında var! Bunu her insan yapabilir. Yeter ki bir konu üzerinde yılmadan yoğunlaşabilsin. Yaratamayan birinin, bir alanda söz sahibi olması çok çok zordur. Ama yaratabilen biri için de çok kolaydır! Yeni bir görüş ortaya koyduğunuzda, bir anda tüm dünyada bir numara olursunuz, dediğim gibi yaratabilirseniz! İzmir 2023’de birçok konuda İzmir ve Türkiye’de yeni görüşler ortaya koymuştum. Kentsel dönüşüm modelinin dünyada örneği yoktur! Bu kadar adil bir modelin ilgi görmemesinin bir tek nedeni olabilir: Çıkar çatışması! Çünkü ben çıkar paralelliğinden yanayım.
 
Soru: 2053’e gelirsek, yeni olan birkaç noktaya değinebilir misiniz?
H.Özdemir: İnsanlık tarihi çok eskidir. Akıllı insanın, kendi varlığı üzerinde düşünebilen insanın varlığı 180-200 bin yıl kadar geriye gidebilir. Tarihi incelediğimizde gördüğümüz en büyük gerçek şu: İnsan bitki değildir; doğduğu yerde yaşamaya mahkum edilemez! Yaklaşık 15 bin yıl önce başlayan, gittikçe kemikleşen bir süreç var! Yerleşik yaşamak! Yani insanı bitki gibi bir kara parçasına sabitleyip orada yaşamaya mahkum etmek. Yaşadığımız yüzlerce değil, binlerce sorunun kaynağı da budur! Özellikle modern zamanların pasaport, vize, kota, gümrük, telörgü, mayın tarları sorunları iyice derinleştirdi ve insanları çaresizleştirdi.
 
Soru: Yani!
H.Özdemir: Yanisi şu: Milli sınırlar, pasaport, vize, kota, gümrük, telörgü ve mayın tarlaları özellikle Kuzey Yarım Kürede yaşayan milyarlarca insanın yıl boyu güneş sıcaklığından sürekli yararlanmasını engellemektedir. İnsanlığın bir an önce yeni bir mülkiyet anlayışına ve uluslararası düzene geçmesi gerekir. İnsanın bitki gibi yaşaması, sorunların en önemli nedenidir. Çünkü insanların büyük çoğunluğu Kuzey’de yaşıyor ve kış mevsimleri hem uzun hem de sert geçiyor. Milyarlarca insanın yaz ve kış hava sıcaklığını tolore etmek için uyguladığı tek çözüm yolu var: Doğayı; yerüstü ve yeraltı kaynaklarıyla tahrip etmek, yer yer de geri dönüşü imkansız şekilde yok etmektir.
 
Soru: Yeni kentler nasıl kurulacak, yaşadığımız kentler çok mu zararlı?
H.Özdemir: Yeni kentlere duyduğumuz en büyük neden, yaşadığımız kentlerin yılın belli aylarında ciddi zararlar üretmesindendir. İnsan 25 santigrat derece sıcak havaya göre yaratılmıştır. Bu 30 dereceye kadar çıkabilir. Ama 20 dereceden aşağı olmamalıdır. Bizler soğuk havaları ancak enerji kaynaklarını tüketerek tolore edebiliriz. Kaynak israfı bununla da sınırlı değil. Havalar soğudukça giyimin, beslenmenin, sağlıklı yaşamanın koşulları ağırlaşır ve her mevsim değişikliğinde de bir şekilde hastalanırız. Bunların maliyetini alt alta topladığımızda oldukça ciddi ödemeler yaptığımızı görürüz. Nüfusun tamamını sürekli +25 derece sıcaklıkta yaşamaya teşvik edemezsek de, nüfusun yarıya yakınını böyle bir yaşama yönlendirebiliriz.
 
Soru: Nasıl yani?!
H.Özdemir: Dünyanın Doğu – Batı eksenindeki ilişkilere, mevsimine göre Kuzey – Güney ilişkisini eklememiz gerekiyor. Bu herkesin yararına olacak. Bunun için de öncelikle +25 derece sıcaklıktan yararlanabileceğimiz bir dizi uluslararası kararların alınması gerekecektir. Bu kaynaşmayı başlatacak iki ülke, çok iddialıyım, uygarlığın geleceğini belirleyen ülkeler olacaklardır. Artık ülkeler turist gönderdiği kadar, turist ağırlamayı da planlayacak ve bunun için en azından ahşaptan ve kütükten ev ve sosyal tesis stokları yapmaya başlayacaklardır. Tüm dünya yeni yaşama, yani Güney Yarım Küre ile Kuzey Yarım Küre arasında başlayacak yeni yaşama düzenine hazırlanırken, bir yandan da boş duran tüm toprakları en kısa zamanda ağaçlandırmaya çalışacaklardır. Yenilenen veya yeni kurulacak kentler, özellikle +25 dereceye göre ama geri dönüşü olan ağaç gibi malzemelerden inşa edileceklerdir. Bu insanlığın kaçamayacağı geleceğidir. Bunu ilk hangi ülke gündeme getirecekse ve biri Kuzey’den diğeri Güney’den hangi iki ülke aralarında bu anlaşma yapılacaksa, geleceğin kentsel yaşamını ve uygarlığını da başlatmış olacaklardır. Bu kadar iddialı konuları yazdım, 2053’te…
 
Soru: Hiçbir yayıncıda olmadığını, açıkçası dağıtıma verilmediğini gördüm, neden?
H.Özdemir: Yayıncıların yayın politikasını beğenmediğim için kendim yayınladım! Satılık da değil! Kitaba ulaşmak isteyenler 2023 Yeni İzmir Derneği’nden ve Türkiye Yazarlar Birliği İzmir Şb.’nden her Cumartesi 14.00 – 17.00 arasında uğrayıp ücretsiz alabilirler. İlk baskıyı böyle yaptım.
 

 
 
Kılıçdaroğlu’ndan adaya saldırı sonrası ilk açıklama
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
İzmir Kısa Film Festivali ‘Berlin’ arenasında!
Bu yıl 16.sı düzenlenecek Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali hazırlıkları ...
'Grinin 50 Tonu' 14 Şubat'a damgasını vurdu
Eleştirmenlerden geçer not alamayan Grinin 50 Tonu, gişede gösterdiği ...
Unutulmaz şarkılar öksüz kaldı: Fikret Şeneş veda etti
Türkiye'nin ilk kadın şarkı sözü yazarı Fikret Şeneş, 94 yaşında hayatını ...
 
İZDSO'da yıldızlar geçidi devam ediyor
İzmir Devlet Senfoni Orkestrası bu haftaki konserinde ünlü keman virtüözü ...
Ünlü sanatçı ölümden döndü!
Antalya'daki kızına misafirliğe giden sinema ve tiyatro sanatçısı Ahmet ...
İzmir’de sanat haftası: 2 sergi, 1 konser
İzmir Büyükşehir Belediyesi, “Türkiye’nin ilk bayan bakır ustası” Hürmüz ...
 
'Altın Ayı' Panahi'nin Taksi'sine gitti!
Berlin Film Festivali'nde "Altın Ayı" ödülünü İranlı yönetmen Panahi'nin ...
Ünal Ersözlü Sarmaşk'ı imzaladı
Gazeteci-şair Ünal Ersözlü, yeni kitabı Sarmaşk'ı, Sevgililer Günü olan ...
‘Gezi Günleri’ Narlıdere sahnesinde
Narlıdere Belediyesi, Ankara Ekin Tiyatrosu tarafından sahnelenen “Bedeli ...
 
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Siyaset insanı bozuyor
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Sahipsiz kalan eski İzmir…
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Gülayşe’den doğma ben ‘Öksüz Cüneyd’!
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İlk Çağlardan 324’e İzmir Tarihi
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Nepotizm hastalığı ve belediyecilik...
Ümit YALDIZ
Ümit YALDIZ
Erdoğan yalnız değil; Özgür Özel de istiyor!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
AVM krizinde kim kazandı?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bumerang!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Gerçek annelik
Kemal ARI
Kemal ARI
Şirince’de Manoli’nin izinde (1)
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva