İlk kez tokalaştıklarında...

Takvimler...

Geçtiğimiz yılın “10 Kasım”ını gösteriyordu...

Yıllardır törenlerde...

Veya karşılaştıklarında...

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ile tokalaşmayan...

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın...

O gün karşısında...

CHP’nin çiçeği burnunda Genel Başkanı Özgür Özel vardı...

İşin ilginç yanı...

İlk kez yüz yüze geliyorlardı!

Anıtkabir’deki törende samimi bir tokalaşma gerçekleşti...

Bu “tarihi” bir buluşmaydı!

Acaba?

Bu tokalaşma...

Siyasi atmosferde...

Yeni bir dönemin habercisi olabilir miydi?

***

Aradan beş ay geçti...

Çatışma olmadı...

Sivri dilli demeçler havada uçuşmadı...

Ne var ki; bi’tokalaşma daha yaşanmadı...

Taaa ki...

Geride bıraktığımız Mart ayının ilk haftasına kadar...

O gün...

Birdenbire...

Cumhurbaşkanı Erdoğan...

31 Mart’ta düzenlenecek yerel seçimlerle ilgili olarak...

Şok bir mesaj verdi:

“Benim için bu bir final, yasanın verdiği yetkiyle...

Bu seçim benim son seçimim...

Çıkacak netice benden sonra gelecek kardeşlerim için...

Bir emanetin devri olacak...”

Sadece bu kadarcık konuştu...

Türkiye, “N’oluyor?” demeye kalmadan...

TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ...

Zihnimizi açıverdi:

“Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir...”

Ayrıca...

Söylediklerinin Anayasa maddesi olduğunu belirtti...

Minik bir hatırlatmayı da unutmadı:

“Yarın ola, hayrola...”

Bu arada başka bi’hatırlatmayı da biz yapalım:

“Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin erken seçim kararı alması için beşte üç oy çoğunluğu yani 360 vekilin desteği gerekiyor...”

***

Şuraya dikkat etmekte yarar var...

Sayın Cumhurbaşkanı...

Son yerel (31 Mart) seçimini işaret ederek...

“Bu benim son seçimim” dedi ama...

Erken seçimden hiç söz etmedi...

Üstelik alevli tartışmalara bile ses çıkarmadı!

Neden?

Çünkü...

CHP Lideri Özel için, “bakalım ne diyecek?” diye bekledi...

Altıok’un bir numarası ise hiç beklemedi...

Cevabı akıllıcaydı...

Tufaya(*) gelmedi; karşı tarafın beklemediği bir cevap verdi:

“Millet erken seçim isterse, ben de (haydi) derim...

Böyle giderse erken seçim de yakın zaten...

Ancak erken seçim tartışmasını ben başlatmayacağım...”

Özgür Özel, şunu eklemeyi de ihmal etmedi:

“Pazarda teyzem patlıcanın, salatalığın fiyatını gördüğünde...

(Offf bunlar gitsin, bunlarla olmuyor) dediğinde...

Erken seçim geliyor demektir... Zaten o sesler gelmeye başladı...

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ima ederek seslendirdiği...

Ama arkasını getirmediği...

“Erken Genel Seçim” muhabbeti içen son nokta atışı...

Yine CHP lideri Özel’den geldi:

“Mevcut rejim, emeklinin, işçinin sesini duymazsa...

Gençlerin özgürlüğünü kısıtlarsa...

Çiftçi desteklerini kanundaki seviyelerine çıkartmazsa ve...

Bu millet erken seçim isterse...

O gün ben de (erken seçim) derim...”

***

Garip bir durum!

Cumhurbaşkanı Erdoğan iki satır bi’şi söylüyor ama...

İçinde “erken seçim” yok...

Ancak, daha önemlisi...

İnadına(!) “Erken Seçim”i hatırlatan var...

Bi’de...

Altı yeterince kaynamamış bir “laf çorbası!” başrolde...

İyi de, vatandaş merak ediyor...

“Erken seçim var mı, yok mu?”

Kitabına uyulsa...

Bir sonraki Türkiye genel seçimleri...

En geç 7 Mayıs 2028’te gerçekleşecek...

Daha dört yıl var...

Ekonomi “böyle” giderse...

Zamanında genel seçim mümkün mü?

En azından palazlanmış(!) muhalefet “1.500 gün” bekler mi?

***

Bitiriyoruz...

Şunu unutmayalım...

Erken seçimler...

Sürecinin seyrini ve zamanlamasını kontrol eden iktidar partilerine...

Avantaj sağladığı denenmiş bir gerçektir...

Hem literatürde hem de kamuoyunda yüksek sesle dile getirilir...

Gelgelelim...

Türkiye seçim tarihi...

Erken seçimlerin...

Bu seçimler öncesinde iktidarda bulunan parti veya partilere...

Oy olarak avantaj sağlamadığı...

Çok sayıda örneği de içinde barındırıyor...

Derken...

Ömrünün yarım asrını siyasete vermiş...

İzmir’in unutulmaz önceki milletvekillerinden Metin Öney büyüğüme...

Soruverdim ansızın:

“Bu erken genel seçim tartışması nereye gider?”

“Siyaset’in Bir Bileni” bakın neler dedi?

“Önümüzdeki aylarda / yıllarda bir erken seçim ihtimali yoktur...

Çünkü...

Seçimin yenileni AK Parti yani iktidardır...

Yenilginin pek çok nedeni var...

Baş neden ekonomidir, boş tenceredir!

Tencereyi kaynatamadığı süre boyunca(!)

İktidarın ülkeyi seçime götürmesi siyasi intihardır...

Unutulmaz bir örnek:

1989 yerel seçimlerinden yenik çıkan ANAP...

1991’de erken seçimi de kaybetmiş ve...

Bi’daha iktidar yüzü görmemiştir...

Bugüne gelince...

Artık açık biçimde “testi” çatlamıştır ve artık su tutmaz!

Hal böyle olunca...

İktidarın erken seçime gitmesi düşünülemez...

Tamir etmeye kalksa onu da yapamayacak...

Muhalefete gelince “tek parti”dir ve o da birinci parti çıkmıştır...

O da erken seçim istemez...

Bugün havada uçuşan sözler muhalif olmanın gereğidir...

CHP hiç...

“Muhalefet seçimden kaçıyor!” dedirtir mi?

Kaldı ki...

CHP’nin merkez kadrosunun da...

Başarılı bir genel başkanla birlikte...

Başarılı bir merkez kadro ile takviye edilmesi ve...

Ancak ondan sonra seçimlere gidilmesi söz konusu olabilir...

Sonuç...

İktidar büyük bir yenilgi almıştır ve...

Erken seçimi düşünmesi aklından bile geçemez!

Muhalefet ise...

Aldığı başarıyı...

İcraat başarıları ile süslemesi gerekir ki...

Ancak ondan sonra “seçim” meselesini masaya koyabilir...

Bu da ancak...

Takvim yapraklarının “2028”i gösterdiği zaman dilimidir...

Nokta...

(*) Tufaya gelmek: “Hileye, düzene kanmak, aldatılmak...”

Sonsöz: “Politikacılar, hayal kurabilen ve hayallerini gerçekleştirebilen kişilerdir... / John F. Kennedy – ABD’nin 35. Devlet Başkanı...”