Zincirlerinizden başka kaybedecek bir şeyiniz yok!
Türkiye çok zor bir dönemden geçmektedir. Değerli tarihçi İlber Ortaylı 19.Yüzyıl için ’“Osmanlı İmparatorluğunun EN UZUN YÜZYILI’” tanımını kullanır.’¶ Gerçekten de 19. Yüzyıl Osmanlı İmparatorluğunun lime, lime edildiği bir yüzyıl olmuştur. Bir saldırı bitmeden, diğer saldırı başlamış, emperyalist devletler aleni bir biçimde Osmanlı’’yı yok etme politikaları uygulamışlar, sonunda aralarında yaptıkları gizli anlaşmalarla Osmanlı İmparatorluğunu nasıl bölüşeceklerini yazılı belgelere dökmüşlerdir.
Bazen, bu gün bizi insanlık suçu ile suçlayan Avrupalı Devletlerin, kendi devletlerini, kendi geçmişlerini hiç mi sorgulamadıklarını düşünürüm.
Bu gün yaşadıklarımız ise 19. Yüzyılda yaşadıklarımızdan daha vahimdir. 1963’’te AB ülkeleri ile yaptığımız Ankara Anlaşması AB üyeleri tarafından rafa kaldırılmış, yıllarca (verilen sözler değil) mevcut olan hukuki statünün inkarı yoluna gidilmiş ve bu gün, AB’’nin kapıları yüzümüze kapanmıştır.
Öte yandan, AB’’ye uyum sağlatıyoruz diye, yine AB tarafından AKP Hükümetine empoze edilen ve Meclisten de tıkır tıkır geçen yasalar ile Türkiye’’nin üniter yapısı sarsılmıştır.
Hükümete hangi güçlerce empoze edildiği bilinmeyen ve içeriği de bu güne kadar bir sır olarak kalan Kürt Açılımı, Habur rezaletiyle sonuçlanınca Sayın Başbakan konuyu unutturmak için işi Roman açılımı, sanatçı açılımı, engelli açılımı gibi safsatalarla sulandırmaya çalışmaktadır.
Ben, hiçbir AKP Milletvekilinin bu Kürt açılımı hakkında bilgi sahibi olduğunu zannetmiyorum.
Ben, hiçbir AKP Milletvekilinin, Başbakan açıklayıncaya kadar, BAŞKANLIK SİSTEMİNİN gündemlerinde olduğunu bildiklerini zannetmiyorum.
Ben, hiçbir AKP Milletvekilinin bu güne kadar yapılan ve bundan sonra yapılacak Özelleştirmeler hakkında bilgi sahibi olduğunu düşünmüyorum.
Ben, hiçbir AKP Milletvekilinin Türk Silahlı Kuvvetleri aleyhine yürütülen çirkin kampanyalar hakkında bilgi sahibi olduklarını düşünmüyorum.
Ben, hiçbir AKP Grup toplantısında bu ve benzeri, ülkemizin kaderini doğrudan etkileyecek konular hakkında AKP Milletvekillerine bilgi verildiğini zannetmiyorum.
Çünkü gözlemlediğim, AKP’’ nin bir Recep Tayyip Erdoğan gemisi olduğudur. Tayyip Bey, çok yakın ve çok dar çevresindeki İstanbul Belediye ekibi ve kendisine destek veren tarikat ve cemaatlerin birkaç adamı ile bir şeyler yapıyor, bir şeylere karar veriyor veya verdiriliyor. Sonra da bu çalışmalar için Milletvekillerinin firesiz oy vermesini istiyor. Acaba AKP Milletvekilleri, geçen anayasa değişikliğinde, hani şu Cumhurbaşkanını halk seçsin değişikliğinde, bir yıl sonra gündeme getirilecek BAŞKANLIK SİSTEMİNİN ilk adımının atıldığını hiç akıllarına getirmişler miydi? Veya Tayyip Bey bundan Milletvekillerine bahsetmiş miydi?
Bakın, bu gün 336 kişi olarak oradasınız, ama ilk seçimlerde kaçınızın Tayyip Bey tarafından seçilebilecek bir yere yerleştirileceğini biliyor musunuz?
Başbakan’’ın o çok yakın ve çok dar çevresinde yoksunuz değil mi?
O zaman ZİNCİRLERİNİZDEN BAŞKA KAYBEDECEK HİÇ BİR ŞEYİNİZ YOK.
Haydi, Tayyip Bey’’in çok yakın ve çok dar çevresinin dışında kalan Sayın Milletvekilleri, silkinin ülkenize ve vatandaşlarınıza nelere muktedir olduğunuzu gösterin. Gösterin ve bozun şu Türkiye üzerinde dönen oyunları.
Tarihe isminizi Türkiye’’yi diktatörlüğün eşiğinden döndüren ekip olarak geçin.
Not; Cuma ve Cumartesi günleri, bir konferans için Frankfurt’’ta olacağım. Yazılarda bir aksama olursa şimdiden özür dilerim.