Zenginlerin hükümeti

Bir iktidar ülkeyi yönetirken, özellikle ekonomi yönetiminde ’“Gelir Dağılımına’” çok dikkat etmeli ve ’“Sosyal Devlet’” ilkesine uygun hareket etmelidir.’¶
Aksi takdirde ülkede iç barışın, huzurun, ekonomik barışın, yatırım ikliminin korunması mümkün olmaz. Hele böyle bir durum bizimki gibi coğrafyada bulunan ve nüfusunun büyük çoğunluğu gençlerden oluşan ülkeler için felaket habercisidir.
İnsanlar ve bölgeler arasında gelir dağılımını adaletle yapamayan bir hükümet, sağlıklı nesiller yetiştirmekte zorluklar yaşar. Ülkesini seven gençler yerine ileride, her biri potansiyel militan olacak gençlerin yetişmesine sebep olur. Bu çarpık ekonomi böyle devam ederse kimse yarınından emin olamaz ve anarşi-terör gibi dertler başımızdan eksik olmaz.
Devletin resmi rakamlarıyla, yorum katmadan bazı tespitleri sizlerle paylaşmak istedim. Ağzını her açtığında, ’“Garip- Gureba, Fakir- Fukara’” deyip, çevresiyle birlikte devamlı olarak zenginleşen Başbakan Erdoğan’’ın hükümeti kimlerin hükümeti acaba?... Bakalım, görelim’…
*Türkiye İstatistik Kurumu 2010 yılı verilerini açıkladı;
2009 yılında, 71 Milyon nüfusun 61 Milyonu senede ’“bir hafta’” dahi tatil yapamıyor.
57 Milyon 470 bin kişi, yıpranmış eski mobilyalarını değiştiremiyor.
43 Milyon 750 bin kişinin üç kuruşluk birikimi, kefen parası bile yok.
30 Milyon 730 bin kişi kendisine ’“yeni giysi’” alamıyor.
26 Milyon 460 bin kişi yeterince ısıtılmayan evlerde oturuyorlar.
Nüfusun en zengin %20 si toplam gelirden %47,6 pay alırken, en yoksul %20 ise toplam gelirin % 5,6 sını alabiliyor.
12 Milyon kişi yoksulluk sınırının altında yaşıyor.(Her 4 insanımızdan 1’’i aç)
Her 100 hanenin 60 ında borç sorunu var. 30 hanenin borç yükü çok ağır.(Ödenemez halde)
Her 100 gencin 21 i işsiz olarak sokaklarda dolaşıyor.
Her 100 kişinin 60’’ı geliri düştüğü için daha ucuz ürün kullanmaya başlamış.
Her 100 kişinin 34’’ü borçlanmış.
İşsizlikte 52 ülke arasında şampiyon olmamız için önümüzde sadece 2 ülke kaldı. Böyle giderse şampiyonluğumuz yakın.
Vatandaşımızın 2010 yılında bankalara olan borcu % 1280 arttı.
Bu rakamlar TÜİK’’in makyajlı, AKP Hükümetini mümkün olduğu kadar koruyan rakamlardır. Gerçek durum daha da kötüdür.
Bu rakamları, insanları ürkütmek veya siyaset malzemesi yapıp AKP Hükümetini yıpratmak için yazmadım. Dikkat çekmek istediğim konu çok başkadır;
*Yoksulluk bu hızla yayılmaya devam eder ve tedbir alınmazsa, istediğiniz kadar varlıklı olun rahat edemezsiniz. Koruma duvarları arkasında korkarak yaşarsınız. ’“Aç adam duvar deler’” derler. Israrım ve ikazım bunadır.
*Yoksul sayısı artmaya devam ederse, ülkede demokratik rejimi yaşatamazsınız. Açlık sınırının altında yaşayan milyonlarca insan, ’“sadaka verme ustaları’” tarafından kolayca manipüle edilir ve sağlıklı bir seçim sonucu almak mümkün olmaz.
’“Sosyal Devlet’” ilkesini görmezden gelip, zengini daha zengin, fakiri daha fakir hale getiren AKP Hükümeti, kendi insanımızdan esirgediğini uluslararası para baronlarına, uluslararası tefecilere dağıtmaktan hiç çekinmedi.
6-7 Şubat tarihlerinde yazdığım ’“Asrın Soygunu 1-2’” başlıklı yazılarda delilleriyle bu konular anlatılmıştı. Her biri ekonomide uzman çok sayıda bilim adamı tarafından desteklenen o görüşler, Ekonomiden Sorumlu Bakan tarafından görmezden gelindi. Kendisine yaptığımız açık çağrılara yanıt alamadık.
Türk Ekonomisi üretmeyen, istihdam ve katma değer yaratmayan, kalıcı yatırımları olmayan, gecelik, haftalık, aylık kısa vadeli fon girişleriyle Avrupa ve Amerika’’daki para baronları tarafından, istismara en açık ülke haline geldi’…
2002 yılında AKP iktidara geldiğinde, ülkedeki sıcak para toplamı 8 Milyar Dolar civarındaydı.
2010 yılı Şubat ayı ortasında bu rakam 110 Milyar Dolara çıktı. Toplam döviz rezervlerimizden 30 Milyar Dolar daha fazla bir sıcak para stoku var. Bu sıcak paranın yaklaşık %60’’ı Borsada, yaklaşık %30’’u hazine borçlanma senetlerinde, %10’’u ise kısa vadeli TL mevduatta saatli bomba gibi duruyor.
Bu tabloya göre, ülkede ne istikrar olur, ne de ciddi plan ve program yapılabilir.
Ülkenin ekonomik direksiyonunu para baronlarının ve uluslararası tefecilerin insafına bırakan AKP, Türk insanının fakirleşmesi, yoksullaşması karşısında, bu ekonomik politikalardan nemalananların şişirmesiyle gerçekleri görmezden gelip, hayal aleminde yaşamaktadır.
AKP’’nin hayal aleminde yaşaması bizim sorunumuz değil. Her gün yoksullaşan Türk Milleti gerçekleri anlayıp, gereğini seçimlerde yapacak mı?Benim merak ettiğim budur’… Ne dersiniz, uyanacak mıyız?...