Zaten sadece O'nun adı yakışırdı!

Tam 76 gün önce…

14 Eylül Salı sabahı, bu köşedeki yazımızın üstüne…

Şu başlığı koymuşuz:

'Sadece O'nun adı yakışır!'

Kimden bahsetmek için niyetlenmişiz?

Türk Futbolu'nun efsane ismi Mustafa Denizli'den…

Ne sebeple?

İzmir'in Futbol Mabedi Alsancak Stadı'nın…

Sil baştan yaratılan görüntüsüne gururla bakarken…

Kalbimizin sesi şöyle mesaj vermiş:

'Ne Alsancak'tan vazgeçeriz ne de Mustafa Denizli Hoca'dan…'

…Ve, içimizden taşan duygu seli eşliğinde noktayı koymuşuz:

'Yeniden doğan bu stadın adı Alsancak Mustafa Denizli olmalıdır; zaten layığı da budur…'

Gönlümüzden geçeni…

Zaten…

Cumhurbaşkanı Erdoğan, aylar önce seslendirmişti:

'Ben Mustafa Hoca'yı Altay'da tanıdım... Orada, sonraki dönemleri daha farklı ama ilk şöhreti orada… Doğum yeri de İzmir Çeşme… Yakışır… Sol ayağı tartışılmaz… Öyle bir sol ayak vardı onda... Bizim yerliler arasında kornerden gole en yakını Mustafa Hoca'ydı… Altay'da Mustafa Hoca semboldür... Alsancak Mustafa Denizli Stadı neden olmasın?'

***

Sonra n'oldu?

Üstü örtülü cılız itirazların sahipleri hafiften pirelendi…

Neden?

Kıskançlıktan…

Ve…

Geçtiğimiz Cuma, Cumhurbaşkanı Erdoğan…

Bi'takim ağızları kapatıverdi, duygusal bir takdimle:

'Alsancak Mustafa Denizli Stadı hayırlı olsun…'

***

Dönelim yıllar öncesine…

İzmir'in gururu bir abide futbol adamının…

Bu kentin 'Futbol Mabedi' Alsancak Stadı ile bütünleşen…

Meşin yuvarlak peşindeki öyküsüne…

***

Dünyaya gözlerini Çeşme Alaçatı'da açtığında…

Takvimler, 10 Kasım 1949'u gösteriyordu…

Babası, Giritli eşrafından 'Zaimoğlu' olarak anılan Kahveci Mehmet Ali'ydi… 10 Kasım'da dünyaya geldiği için ikinci oğluna Ulu Önder'i hatırlatsın diye 'Mustafa Ali' adını vermişti…

***

Tütün toplayarak büyüdü, bostan tarlasında ter döktü…

Dayısı sünnetinde 'top' hediye edince Mustafa Ali'nin hayatı anında değişti… Futbolcu olmayı kafasına koymuştu…

***

Top peşinde koşarken babası yakaladığında…

Doğru 'Terzi Emin Amca'ya sığınırdı…

Hasta Beşiktaşlı 'Terzi Emin' sokak komşularıydı…

O'nun yüzünden Beşiktaşlı oldu…

'Terzi Emin', mahallenin çocuklarına…

'Baba Hakkı'nın nasıl kornerden gol attığını anlatırdı…

Çok etkilendi Çeşmeli Mustafa Ali

***

Çocukluk dönemi…

Babasından ilk ve son kez yediği dayakla kapandı…

Göztepe-Beşiktaş maçı için İzmir'e kaçmış…

Ailesini fena halde meraklandırmıştı…

***

1965'te, yani henüz 16 yaşında…

Futbola başladığı Altay'da…

Aralıksız 18 yıl meşin yuvarlağın peşinde koştu…

Frikikten ve özellikle kornerden attığı gollerle büyük ün yaptı…

Kornerden kimseye değmeden kaleye giren 18 gol…

Bugün hala masal gibi anlatılıyor…

***

İstanbul kulüplerinin transfer tekliflerini…

Hep İzmir'den ayrılmamak adına elinin tersiyle itti…

1983'te, aniden Galatasaraylı oldu…

Bir yıl oynadı, ardından Cim-Bom'un Teknik Direktörü Derwall'in yardımcılığına getirildi…

***

Hem Galatasaray'da hem Beşiktaş'ta hem de Fenerbahçe'de teknik direktörlük yaparak, kırılması güç bir rekorun sahibi oldu…

Üç büyük takımda da şampiyonluk yaşayan, tek teknik adam olarak tarihe geçti…

***

Maç anında yaşadığı stres yüzünden kalbi tekledi, stent takıldı…

O da kaderin bir garip cilvesi…

Beşiktaş - Bursaspor maçını izleyen kalp ve damar cerrahı Melih Us, televizyonda taktik verirken O'nun yüz ifadesini görünce ortak bir dostlarını uyarıyor; 'Hocanın şu halini hiç beğenmedim, onu hemen bana getir, kalp damarlarında sorun olabilir' diyor… Dediği de çıkıyor… Böylece, saha dışında Azrail'e de çalım atıyor…

***

Dört yıl A Milli Takım'a reislik yaptı…

Milli Takım da milli takımdı, o günlerde…

2000 yılında o milli takım…

Tarihinde ilk kez Avrupa'da çeyrek finale yükseldi…

Aynı şekilde, Galatasaray ile…

1989'da Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası'nda yarı final sevinci yaşadı… O da, Türkiye'de bir ilk…

***

Türkiye'deki kariyerinin yanı sıra yurtdışında da çalıştı…

Taa Almanya'dan İran'a kadar… Kolay mı?

***

Gol Kralı oldu, 33 kere Milli formayı ıslattı…

Türk futbolunun gelmiş geçmiş en büyük 'solak'ı diye anıldı…

Sol ayağı raket gibiydi…

Top peşinde koştururken tek futbolcu arkadaşı ile kavga etmedi…

Bir hakeme bile ters bakış atmadı…

Kırmızı kart görmedi, desek yeridir…

İzmir'in ilk 'futbol mabedi' 92 yaşındaki Alsancak Stadı'nın toprak zemininde…

Az mı sakatlandı?

İşte o mabedin yenisi yükseldi şimdi aynı yerde…

Çağdaş, göz alıcı ve bu kez harbiden mabet gibi…

Ama, bir farkla…

***

Artık, o mabedin adı…

Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından tescillendi:

'Alsancak Mustafa Denizli Stadı'

Ha'di, hayırlı olsun güzel İzmirim'e…

***

Bitiriyoruz…

Futbol kariyerine 16 yaşında Alsancak Stadı'nda başlayıp…

73 yaşında…

Hala o statta sürdürmenin…

Dayanılmaz hazzını yaşayan Mustafa Denizli Hoca'ya…

Selam olsun…

Nokta…

Sonsöz: 'Kalp denizdir, dil de kıyı… Denizde ne varsa kıyıya o vurur… / Hz. Mevlana…'