3 Ekim 2011 günlü Hürriyet Gazetesinde, Uğur Dündar ile Nedim Şener arasında geçen ve doğal olarak dinlemeye takılan(artık dinlemeye takılmayan telefon görüşmesi kalmadı gibi) telefon konuşmasının, dinlemeyi yapan cemaatçi memur tarafından nasıl yanlış anlaşıldığı ve bu yanlış metnin, Savcılık İddianamesinin ek klasörlerinde yer aldığı haberi yayınlandı.
İlk önce ben de herkes gibi güldüm ama bir-iki saniye sonra durumun vahameti ile kasıldım kaldım.
Böyle bir telefon konuşması, tabiri uygun görürseniz 'geyik muhabbeti', ne münasebetle ek klasörde yer alır?
İddianame hazırlamanın da, ekleri düzenlemenin de bir ölçüsü ve ciddiyeti olmalıdır. Çünkü söz konusu olan, kişinin özgürlüğünün elinden alınıp alınmayacağı gibi çok önemli bir olaydır.
Fakat son yıllarda, özellikle 'Özel Mahkeme Savcıları' her türlü hukuksal teamül ve kurallar dışında hazırladıkları iddianamelerle tarihe geçiyorlar.
Sonra ne oluyor? Türkiye genelinde Savcıların hazırladıkları iddianamelerin
%56 sı beraatla sonuçlanıyor. Olan suçsuz ve haksız yere hapis yatan insanlarımıza oluyor. Bu oran asla kabul edilemeyecek bir orandır. Bu oranı ve uygulamayı hiçbir gerekçe, hiçbir mazeret, hiçbir vicdan haklı gösteremez…
Böyle bir telefon konuşması, tabiri uygun görürseniz 'geyik muhabbeti', ne münasebetle ek klasörde yer alır?
İddianame hazırlamanın da, ekleri düzenlemenin de bir ölçüsü ve ciddiyeti olmalıdır. Çünkü söz konusu olan, kişinin özgürlüğünün elinden alınıp alınmayacağı gibi çok önemli bir olaydır.
Fakat son yıllarda, özellikle 'Özel Mahkeme Savcıları' her türlü hukuksal teamül ve kurallar dışında hazırladıkları iddianamelerle tarihe geçiyorlar.
Sonra ne oluyor? Türkiye genelinde Savcıların hazırladıkları iddianamelerin
%56 sı beraatla sonuçlanıyor. Olan suçsuz ve haksız yere hapis yatan insanlarımıza oluyor. Bu oran asla kabul edilemeyecek bir orandır. Bu oranı ve uygulamayı hiçbir gerekçe, hiçbir mazeret, hiçbir vicdan haklı gösteremez…
Hakimler, verdikleri kararların belli oranı Yargıtay tarafından onaylanmadığı takdirde, 'Mümtazen Terfi' hakkını kaybederler. Birinci Sınıf Hakim olamazlar.
Buna benzer bir uygulamanın mutlaka Savcılar için de düzenlenmesi zamanı gelmiştir.
Savcılarımız da daha özenli çalışmayı öğrenmelidirler artık. Polisten gelen, hele insanların telefonlarına örgüt mensuplarının telefonlarını 'sehven' yükleyen polisten gelen her şeyi, incelemeden iddianameye koyma alışkanlığından vazgeçmelidirler.
Buna benzer bir uygulamanın mutlaka Savcılar için de düzenlenmesi zamanı gelmiştir.
Savcılarımız da daha özenli çalışmayı öğrenmelidirler artık. Polisten gelen, hele insanların telefonlarına örgüt mensuplarının telefonlarını 'sehven' yükleyen polisten gelen her şeyi, incelemeden iddianameye koyma alışkanlığından vazgeçmelidirler.
Bu olay işin bir cephesidir, ama konunun çok önemli bir boyutu daha var.
O da bölünen Türkiye'nin 'Laik-Dinci' , 'Türk-Kürt' ayrımlarının yanında
'Kültür Erozyonu' gerçeği boyutunun her geçen gün artmasıdır.
Evet çok iddialı bir biçimde söylüyorum, Türkiye'de cahillik her geçen gün artıyor ve Türkiye'yi ikiye bölüyor. Bir yanda cahiller ve bu cehaletten yararlanıp siyasi ve maddi rant çıkaranlar, diğer yanda belli bir kültür düzeyine sahip insanlar. İşte bu iki kesim arasındaki uçurum arttıkça Türkiye süratle bölünmeye gidiyor.
O da bölünen Türkiye'nin 'Laik-Dinci' , 'Türk-Kürt' ayrımlarının yanında
'Kültür Erozyonu' gerçeği boyutunun her geçen gün artmasıdır.
Evet çok iddialı bir biçimde söylüyorum, Türkiye'de cahillik her geçen gün artıyor ve Türkiye'yi ikiye bölüyor. Bir yanda cahiller ve bu cehaletten yararlanıp siyasi ve maddi rant çıkaranlar, diğer yanda belli bir kültür düzeyine sahip insanlar. İşte bu iki kesim arasındaki uçurum arttıkça Türkiye süratle bölünmeye gidiyor.
Düşünün, bu telefon görüşmesinin dinlemesini yapan şahıs, en az lise mezunu bir görevlidir. Belli ki Zeus ismini hiç duymamış. Zeus ismini yanlış anlasa bile, arkadan 'Apollon'u' duyunca 'Deyyus' kelimesini düzeltmesi gerekirdi. Ama görevli kişi anlaşılan iki ismi de hiç duymamış. Herhalde bu görevlinin tek bildiği şey 'Aynı sudan içmişiz, biz' şarkısı olsa gerek…
Şimdi duyar gibiyim, 'Biz Yunan Mitolojisini bilmek zorunda mıyız?' diyenleri.
Evet, bilmek zorundayız. Yunan mitolojisi, Batı kültürünün temel kaynaklarındandır. Bilmezsek pek çok sanat eserini anlamaz, pek çok göndermeyi 'es' geçeriz. Batı kültürü evrensel bir kültürdür. Bu kültürü anlamazsanız hümanist olamaz, insana saygı duyamaz, dağlara oyulmuş yüzlerce yıllık Budha heykellerinin dünya zenginliği olduğunu idrak edemez, dinamitle uçurursunuz.
Bu kültürü anlamazsanız, heykelleri 'Ucube'ye benzetirsiniz, 'Tükürürüm böyle sanatın içine' diyen zavallıların konumuna düşersiniz.
Şimdi duyar gibiyim, 'Biz Yunan Mitolojisini bilmek zorunda mıyız?' diyenleri.
Evet, bilmek zorundayız. Yunan mitolojisi, Batı kültürünün temel kaynaklarındandır. Bilmezsek pek çok sanat eserini anlamaz, pek çok göndermeyi 'es' geçeriz. Batı kültürü evrensel bir kültürdür. Bu kültürü anlamazsanız hümanist olamaz, insana saygı duyamaz, dağlara oyulmuş yüzlerce yıllık Budha heykellerinin dünya zenginliği olduğunu idrak edemez, dinamitle uçurursunuz.
Bu kültürü anlamazsanız, heykelleri 'Ucube'ye benzetirsiniz, 'Tükürürüm böyle sanatın içine' diyen zavallıların konumuna düşersiniz.
Ayrıca, Türkiye'deki bu cahillik sadece batı kültürü ile ilgili değildir. Bu cahiller doğu kültürünü de bilmezler. Hatta dört elle sarıldıkları İslam Kültüründen de haberleri yoktur.
Beraberce sokağa çıkalım, 'Lat-Uzza-Manat' nedir diye soralım. 'Hind' denilen lanet kadın kimdir, oğlu hangi hanedanı kurmuştu diye soralım, aval aval suratımıza bakacaklardır. 'Buharalı İsmail' ne yapmıştır diyelim, bön bön bakacaklardır. Kısaca bunlar İslam tarihini de, İslam kültürünü de bilmezler. Hayatlarında bir kez olsun Kur-an'ın Türkçesini okumamışlardır.
Beraberce sokağa çıkalım, 'Lat-Uzza-Manat' nedir diye soralım. 'Hind' denilen lanet kadın kimdir, oğlu hangi hanedanı kurmuştu diye soralım, aval aval suratımıza bakacaklardır. 'Buharalı İsmail' ne yapmıştır diyelim, bön bön bakacaklardır. Kısaca bunlar İslam tarihini de, İslam kültürünü de bilmezler. Hayatlarında bir kez olsun Kur-an'ın Türkçesini okumamışlardır.
Dediğim gibi tam bir cahiller ordusu ve gün geçtikçe sayıları artıyor. Gelsin televizyonlardaki abuk-subuk diziler, yandaş medyanın sözde dini programları ve hemen arkasında 'bu gün ne pişirelim' benzeri laylaylom programları.
Bir kesim için hayat bunlar üzerine dönüyor.
Bir kesim için hayat bunlar üzerine dönüyor.
Eğitim sistemimiz ve yetiştiremediğimiz öğretmenlerimiz de bu cahillik ordusunun sayısının artması için üzerlerine düşeni fazlasıyla yapıyorlar.
Üzülerek görüyorum ki, Türkiye'mizde ayrışmanın yanında 'Aydınlık' yok oluyor. Bu da beni kahrediyor…