Torba Yasanın çalışanların aleyhine olduğunu savunan DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’’nin 81 ilden Ankara’’ya başlatacakları yürüyüşe yazımda yer vermeyi düşünüyordum. Lakin zaman zaman kıvılcımı andırsa da, bir türlü ateşe dönüşemeyen, ’“cılız’” olmayı aşamayan işçi hareketlerini izlerken yüreğim sızlıyor.
Tarih; 11 Haziran 1970. İşçilerin sendika seçme özgürlüğünü kısıtlayan bir yasa taslağı yürürlüğe giriyor. Yasayla amaçlanan Türk-İş’’ten, hükümetin tehlikeli bulduğu DİSK’’e işçi akışını önlemek... Kıvılcım yangına dönüşüyor ve 15 Haziran sabahı İstanbul’’un Anadolu yakasından onlarca işçiyle başlayan yürüyüş, güzergah üzerindeki çeşitli fabrikaların işçilerinin katılımıyla karşı kıyıya onbinlerle ulaşıyor.
Aynı ismi taşısalar da günümüz sendikalarının sanırım ’“direniş’” gibi bir sözcük literatürlerinde yok! Onlar TBMM etrafında zincir oluşturacaklarmış! Flamalarındaki renkler mavi, kırmızı vs. olsa da ’“sarılık’” hastalığı hala vücutlarında oldukça etkin’… Acil şifalar diliyorum’…
Neyse, biz dönelim yazı konumuzun değişmesine neden olan dost sohbetlerindeki eleştirilere’… Kılıçdaroğlu’’na inat rakı sofrasında yapıyoruz sohbeti’…
CHP’’nin halkı harekete geçiremeyeceği konusunda nasıl bu kadar iddialı olabiliyormuşum! Ne kadar tanıyormuşum ki CHP teşkilatlarını vs’…
Dostlar, CHP’’nin durduğu yeri bir tarif eder misiniz lütfen? Harekete geçirmeyi hedeflediği halkına ne kadar yakın CHP?
Halkı; problemlerine çözüm, sorunlarına ’“avukatlık’” beklerken, kozmik odalardan fışkıran ’“darbe planlarını’” görmezden gelerek ’“Ergenekon’” avukatlığına soyunanlara ne kadar itibar eder ki halkı?
Siz bilmez misiniz ki; her darbede Anayasal suç işlenir. Siz bilmez misiniz ki; her darbe döneminde Nazi Almanya’’sı bir kez daha yaşanır. Israrla yok denilen işkence pervasızca uygulanır. Yüzlerce insan canlarını işkence tezgahlarında bırakır. Yaşlarına bakmadan gencecik fidanlar darağaçlarına yollanır. Toplama kamplarına dönüştürülen stadyumlara suçlu suçsuz herkes toplanır.
’“Ergenekon’” avukatlığına soyunanların arkasından ne kadar gider bu halk?
Bir yandan statükoyla kol kola olacaksınız, diğer taraftan halkı sokağa dökeceğim diyebileceksiniz’… Bu nasıl bir cesarettir! Rezil olmaktan korkmaz mı bu sözleri sarf edenler?
Kimi sokağa dökeceksiniz?Gururla CHP rozeti taktığınız kara çarşaflıları mı?Kılıçdaroğlu’’nun partilileri ısrarla yönlendirdiği cami cemaatini mi?
Onlardan kalmadı’… Size; AKP iktidarının yaşam tarzlarına müdahale edeceği korkusuyla CHP’’ye oy veren ’“sahil kesimi’” yaşayanlarını verelim!
Vekilleriniz içinde; halkıyla bütünleşmiş birkaç istisna dışında kaç isim sayabilirsiniz?
Seçim bölgesi ismiyle özdeşleşmiş, halkına ses olmuş, sorunlarının bütününe yetişmeye çalışan kaç Kamer Genç var bünyenizde?
Doğru ile yanlışı ayırt edebilen salt Tunceli halkı olduğunu mu sanıyorsunuz?Yerel seçimler öncesi, İzmir halkı da bu işi çok iyi becerdiğini görmek istemeyenlerin gözüne sokarcasına gösterdi. Aziz Kocaoğlu gerçeği ortada duruyor. İzmir halkı Baykal’’a rağmen nasıl başkanına sahip çıkmış, onu adayı olarak görmek istediğini sokaklara taşıdığı sevgi seliyle nasıl da göstermişti.
Aziz Kocaoğlu Baykal’’a rağmen halkın adayıydı. Sayın Baykal bunu sindirememiş olsa gerek ki, Kocaoğlu’’nun adaylığını başka bir şehirde açıklamak zorunda kalmıştı. Halkın baskısıyla aday olan kaç belediye başkanı var ülkede?
Demek ki halk kendine yakın olan ile yakın gibi görüneni ayırt etme becerisine sahip... Kendi doğruları ve inandıkları çerçevesinde kimsenin yönlendirmesi olmadan da sokağın yolunu bulabiliyormuş. Yeter ki inansın’… Yeter ki samimi bulsun’…
Aziz Kocaoğlu’’nu sokakta yalnız veya eşiyle birlikte yürürken görüp de ’“halkıyla iç içe kaç Büyükşehir Belediye Başkanı vardır böyle ’” diye düşünmenin verdiği gururu, kendi adayını kendi belirleyip, onu layık olduğu makamda görmenin İzmir’’de yaşamayı nasıl daha keyifli hale getirdiğini bir bilseniz’…
Ne güzel de söylemiş Mevlana ’“Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol’” Bence CHP’’nin duracağı yer konusunda kafası oldukça karışık. Önce durduğu yeri net bir şekilde belirlemeli ve seçmenini bu yönde ikna etmeli’…
CHP; cemaatlerle camilerde, kara çarşaflılarla dergahlarda mı olacak’… Emekçi kesimlerle fabrikalarda, tarlalarda, sendikalarda, halkıyla sokaklarda mı olacak?