Yeter be usta

Eşbaşkan Erdoğan, kendisinin 2002 dönemini Acemilik, 2007 dönemini Kalfalık, 12 Haziran 2011 sonrasını ise Ustalıkolarak nitelendirdi. 2002 dönemi Acemilik olduğuna göre, 2002 öncesine ne diyeceğiz? Acemiliğin bir alt kategorisi nedir diye yaptığım araştırma, beni 'Çömezlik' kelimesine götürdü. Çömezlik 'Müderrisin(Ders verenin-Profesörün) yanında öğrenim gören' demektir.
Eşbaşkan Erdoğan çömezlik dönemini Profesör Necmettin Erbakan'ın yanında geçirdi, fakat ticari olarak çok çabuk zenginleşmeyi öğrenmenin dışında pek başarılı olamadı. Bu başarısızlığın en büyük kanıtı ise İstanbul Şehridir.
17 senedir 'Çömez Eşbaşkan'ın ve onun çıraklarının' yönettiği İstanbul trafik, ulaşım, alt yapı, estetik ve modernleşme açısından her gün geriye gitmektedir. İleri ve yukarı gidenler ise sadece bu ekibin servetleri olmuştur. Eşbaşkan Erdoğan'ın mı öğrenemediği, Müderris Erbakan'ın mı iyi öğretemediği konusu ise hala tartışmalıdır..
'Acemi nalbant, mesleği gavur eşeğinde öğrenirmiş.'
Bu deyişin açılımı; Mesleği öğrenip usta oluncaya kadar çevrene, müşterilerinizin mallarına eşyalarına çok zarar verebilirsiniz. Ya gidin mesleğinizi uzak diyarlarda öğrenin, ya da acemiliğinizi bilin ve bilenlere danışın, onlardan yardım alın, kendi başınıza iş yapmayın…
Geçen hafta İbo'nun telefon mesajı yoluyla kendi kendini 'Delikanlı' olarak ilan eden Eşbaşkan, şimdide kendi kendini 'Usta' ilan etti!..
Ah be usta, Çömezliğin- Çıraklığın- Kalfalığın döneminde öyle işler ettin ki ülke, filin girdiği zücaciye dükkanına döndü. Kırılmadık, dökülmedik yanımız kalmadı.
Siyasette her şey sonucu ile ölçülür usta. Yaptıklarınıza başlıklar halinde bakalım;
Dış Politika;
Dış politikada, komşularla sıfır problem diye yola çıktınız. Sıfır, ortadan kalktı fakat problemleri katladınız. Azeri kardeşlerimizin gönülleri kırık. Yunanistan, karasularının 12 Mile çıkartılmasında daha da ısrarlı hale geldi. Kıbrıs olayında çok geriye gittik. Avrupa Birliği maceramız, 'fişi siz çekin, biz çekmeyiz' noktasına geldi. Amerika ile ilişkilerimizde ciddi güven bunalımı var. İran'ın nükleer çalışmaları için tüm dünyayı karşımıza aldık, İran ise bize güvenmiyor. Irak üç'e bölündü. Müslüman ülkeler, emperyalist saldırı altında, biz onlara yardım edemiyoruz. Türkiye olarak, 'Libya'ya tek mermi atmayacağız' diyoruz, ama Libya'ya tonlarca bomba atan uçak ve gemilerin korumalığını yapıyoruz!..
Güvenlik-Terör;
AKP olarak iktidara geldiğinizde terör sıfır noktasındaydı. Terör ve teröristle mücadele yerine 'Açılım' denen ve içini bir türlü dolduramadığınız bir tuzağa düştünüz. Sizi bu tuzağa düşürenlerin stratejileri sonucu artık, 'Demokratik Özerklik', 'Ana dilde eğitim' ve 'Bağımsızlık' günlük konuşma dilimize ve devletin hafızasına girdi. Bunun bir adım ötesinin ülkenin bölünmesi olduğunu siz hariç herkes görüyor. İktidarınızda, Profesörler, Rektörler, Bilim Adamları, Generaller, Subaylar, Gazeteciler, Siyasetçiler suçlarını bilmeden hapislerde yaşam mücadelesi veriyorlar. Kalfalık döneminizde; Düşünmek, konuşmak, yazmak hele kitap yazmak 'Terör Suçlusu' olarak hapse girmenin en kestirme yolu oldu. Ah almaktan, kul hakkı yemekten, insanlara eziyet etmekten hiç korkmaz mısın be Usta!..
Ekonomi;
Küresel genişleme imkanlarının da yardımıyla kısa dönem için GSYH da büyüme ve enflasyonun düşürülmesinde göreceli olarak başarılı oldunuz. Fakat Üretim-İstihdam-Gelir dağılımı açısından çok kötü çuvalladınız. Enflasyonda sözüm ona başarılı oldunuz ama, millet alışveriş yapamaz hale geldi. Mezarlıklarda enflasyon 'sıfır' be Usta, çünkü ne alan var ne de satan..
9 yılda Cumhuriyet tarihi boyunca yaptığımız borcun 'ÜÇ' katını yaptınız. Pahalı borçlanma yoluyla iktidarınıza destek veren uluslararası para baronlarına bu milletin milyarlarca dolarını aktardınız. Türkiye'nin rekabet gücünün yok olmasına neden oldunuz. Cumhuriyetin tüm eserlerini yok pahasına sattınız.
8 yılda 219,5 Milyar Dolar Cari Açık yarattınız. Ülkemizi ithalat cenneti haline getirdiniz. Yatırım yapmayı, istihdam yaratmayı 'enayilikle' eşdeğer duruma getirdiniz. Genç nüfusumuzda işsizlik %24 ü geçti. Köylüyü kahveye çıkamaz, Esnafı siftah yapamaz, Sanayiciyi yatırım yapamaz hale getirdiniz.
Gördün mü Usta, işler milletin penceresinden çok farklı görünüyor değil mi? Ne yaparsın gerçek böyle be Usta.
Eşbaşkan Usta'ya, önümüzdeki dönemde AKP'nin Kadın ve Aileden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı(topuktan kadın vurdurma ve kadın dövme ustası) olacak İbrahim Tatlıses'in okuduğu, söz ve müziği İlyas Keçeciye ait olan 'Usta' isimli şarkısının günümüze uyarlanmış şekliyle veda edelim;
Çareler içinde çaresiz kaldık, Kimseler halimizi sormadı,
Biz bittik, çilemiz bitmedi mi Usta. Eyvahsız, dertsiz günümüz olmadı.
İktidarınızın zulmünden payımızı aldık, Tükendik, eridik bir şeyimiz kalmadı,
Biz sizden bıktık, Yeter be Usta… Bu nasıl yaşamak, Yeter be Usta…