Yazmayacaktım ama’…

Geçen gün Sayın Deniz Baykal, Sayın Başbakan’’a son günlerin gündemi dolayısı ile ’“Şüphen varsa gereğini yap, görevden al’” diyor. Evet, Sayın Baykal haklı. Bir atasözümüz var, şüyu vukuundan beterdir.’¶ Yani söylemin yayılması, yapılmasından beterdir. Herkes en az bir şüphe içinde. Yani bir kısmı inanıyor, bir kısmı daha delil bekliyor, en azından bir şüphesi var.
Sayın Genel Kurmay Başkanı’’nın açıklaması dikkatle dinledim. Duygusallığı ağır basan bu konuşmada ’“Bilgi sızdıranlar hakkında kovuşturma yapıyoruz’” diyor. Demek bu bilgiler Genel Kurmay’’da var ve ’“bunları sızdıranları cezalandıracağız’” diyor. Eğer bir sürçü-lisan yoksa cümleciğin anlamı bu. Eğer büyük bir düzmece oyun senaryosu yoksa böyle bir plan yapılmış, tabii ki 2003 yılında, yani Genel Kurmay Başkanı’’nın tümgeneral olduğu döneme rastlıyor.
Bir harp oyunu süreci içinde çeşitli senaryoların olması doğaldır. Hemen, hemen her yıl bir harp oyunu düzenlenir ve içinde çeşitli senaryolar vardır. Düşman kuvvet mavi, dost kuvvetler kırmızı diye adlandırılır. Düşman olarak bir devlet veya millet ismi geçmez. Hayali düşman subaylar, erleri, varsa sivilleri isimlendirilmez, mavi 1,2,3’….. diye kodlanır. Hiçbir harp oyununda mabede saldırı senaryosu yoktur.
Darbe içinde tutuklanacak gazeteci, hukukçu, öğretim elemanı, imam yoktur. Pekiyi ne oldu da yıllardır yaptığımız bu harp oyunlarına bir hükümeti devirme, darbe gün ve saati ile tutuklanacak insanlar adları ile listeleniyor. Fişlenen insanların düşünce tarzına göre ayırımları yapılabiliyor. Bu fişleme andıç altında yazılı belge haline getirilmedi mi?Bu belge bütün üst kademe komutanlarına servis edilmedi mi?Ortalığın karıştırılıp darbeye zemin hazırlamak için Müslümler, Fadimeler konu mankeni olarak kullanılmadı mı?Bu kimselerin İslamla yakından uzaktan ilgileri yoktu ama amaca ulaşmak için konu mankeni seçildiler.
Bu darbe planlarından Sayın Genel Kurmay Başkanı’’nın haberi olduğuna inanmıyorum. Ama sayın başkanın bir görevi var; o da milletinin bir kısmını düşman olarak görüp senaryo (!) düzenleyenlerin en kısa zamandan ordudan uzaklaştırmaktır. Ayrıca anayasanın değiştirilerek asker kişilerin asker mesleği dışındaki eylemlerinin sivil yargıda görülmesini desteklediğini hükümete uygun platformda iletmelidir
Kuvvetler ayırımında hükümet yargıya ’“Ergenekon davasını hızlandırın’” talimatı veremez. Ama hukuki bir düzenleme ile bu tür davaların hızlı görülmesini sağlayabilir, hükümet, ’“Geciken adalet, adalet değildir’” sözünü her gün, her saat hatırlamak durumundadır.