Gönül Soyoğul
Ve kefenlenen her şey öldürücüdür’…
2 Şubat 2011 Çarşamba

Meslek gereği her gün/her dakika/her saniye haber bombardımanı altındayken, deformasyona uğrayan bünye, ancak nadiren, ’‘nasıl olur ki?’’ diyebilir. ’‘Yok artık, daha neler’’ diyor, ’‘Aman allahım’’ diyor çok arada bir. Gördüğü/duyduğu habere çok nadir olarak şaşırarak/gözlerini büyüterek/anlamaya çalışarak bakıyor.
Sabah, bilgisayar başında böyle bir haber yakaladı beni işte. Nasıl yani dedirten, yanlış mı yazıldı/okudum acaba diye bir daha/bir daha kelimelerin üzerinden geçirten ve teyit için öteki haber kanallarını da bir çırpıda/bir solukta gezdirten’…
32 yaşındaki Defne Joy Foster’’ın ölüm haberiydi bu, anlamışınızdır.
Acı/tuhaf/şaşırtıcı/irkiltici pek çok habere alışık bünyeyi bile karıştırıp ekran karşısında aptallaştıran/can sıkan bir haber.
Muhtemelen, pek çoğunuzun verdiği ilk tepki.
*
Yakıştırılan yaştakilerin yakınlarını bile’… Eğer döşeğe düşürmediyse hep erken olan, her defasında şaşırtan ölümün, hiç bitmeyeceği düşünülen bir enerjiye sahip, genç/göz önündeki bir kadını da sarıp sarmaladığıyla yüzleşince’… İnsan donup kalıyor işte.
Nasıl yani, daha dün ekranda değil miydi?
Hiç durmadan dans eden, hiç durmadan gülen, hiç durmadan konuşan, enerjisini/deliliğini/yaşam sevincini ekrandan odalara akıtan o değil miydi?
Nasıl? Nasıl durur ki?
O enerji/o neşe nasıl biter, o kaynak nasıl kurur ki?
*
Hiç bitmeyeceğini sandığımız, aklımıza getirmekten kaçındığınız, kaçmak için önünden bile geçmeye imtina ettiğimiz mezarlıkları, toprağın üstü kadar altının da olduğunu’… Getirip gözümüzün içine soktu Defne Joy Foster.
32 yaşında, kıpır kıpır, şen şakrak, doğuştan şeytan tüylü bir kadın olarak, ölümün hiç de bir ’‘yaşlı sonu’’ olmadığını aniden/fena halde hatırlattı bize.
O yüzden dün, hemen herkesin en çok konuştuğu, üzüldüğü, üzerinde düşündüğü, sorular sorduğu konuydu ölümü.
Kocası varken erkeklerle barda ne işi vardı?
Gece yatmaya evine değil de daha o gün tanıştığı ünlü yazarın oğlunun evine niye gitmişti?
Alkolden mi zehirlendi? Madde mi kullanıyordu? Aldığı ilaçla birlikte madde/alkol mü durdurdu kalbini? Ve daha onlarca soru, onlarca yorum’…
Ancak gerçek bir nedene bağlı bir ölüm rahatlatacak bünyeleri çünkü. Kullandığı ilaçla alkol almasaydı ölmeyecekti’… Bara değil eve gitmiş olsa, yaşayacaktı’… Dansla astımlı vücudunu yormasaydı’… Yarışma stresi/elenme üzüntüsü çekmeseydi’… diyebilirsek eğer, rahat bir nefes alınacak. Ancak o zaman ’‘Ben böyle yapmıyorum, o halda ben daha ölmem’” denilebilecek’…
Yoksa’… 32 yaşında insan küt diye nasıl ölebilir? Kaza olsa, kader diyeceğiz. Şimdi ne diyeceğiz oysa kendimize?
Kolay mı Tolstoy olmak, ’‘Ölüm Manifestosu’’ yazmak anında’…
Ve dedi: "En kof ceviz bile kırılmak ister. Olgun yemişler tutunamaz ağaca. Öyleyse kabuğum kırılacak diye hayıflanmamalıdır meyve. Düşün! Bir şeyin geldiği yere dönmesi kadar sevindirici ne olabilir? Tohumun ağaca, ağacın tohuma dönüşümünden başka bir şey değildir hayat. Yani ölüm. Fakat insanlar ölüyü kefenledikleri gibi ölümü de kefenlemişlerdir. Ve kefenlenen her şey öldürücüdür. İnsana düşen, tüm libaslarından soyup öylece seyretmektir ölümü. Yani hayatı’…’” diyebilmek’…. Kolay mı?
Ölümü hiç tatmayacakmış gibi, naifliğini çılgınlığa bürüyerek yaşayan Defne’’nin;
Ölümü, bize bu kadar düşündürterek/gözümüzün içine sokarak aramızdan ayrılması’… ’“Hayatın dengesini yakaladığımı sanıyorum’” diyen bir kadının, hepimizin dengesini sarsarak, öylece, yabancı bir evde binbir soru bırakarak çekip gitmesi’… Ne tuhaf’…
İnsanın kiminin yaşadıklarından, kimininse ölümünden kendine dönüp bakması’… Ne hazin’…
Tüm libaslarından soyunup öylece seyretmek ölümü. Yani hayatı’… Ne zor’…
Evladını kaybeden anneye, annesini kaybeden bebeğe, eşini yitiren bir eşe’… Üzülmemek ne mümkün’…

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Pişmanlıklar
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Gürgen Kral
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Atatürk bizden biridir!
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (6) “Hamam mı? yoksa Spa mı?”
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Rüşvet ile jest arasında!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Stoilov’a nazar değdi!
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
Kirpi ikilemi – Hayır deme sanatı
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Netameli meseleler 7
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bir portre: Sadullah Usumi
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Nasıl toprak reformu yapılmalı?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva