Neşe ÖNEN
Türkiye’de şiddete uğrayan kadınlar ve sokak hayvanları
18 Temmuz 2024 Perşembe

Bildiğimiz gibi; Türkiye'de kadına yönelik şiddet, toplumsal bir yara olarak hala varlığını sürdürüyor. Her yıl yüzlerce kadın, erkek şiddeti nedeniyle hayatını kaybederken, birçok kadın ise fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalıyor. Kanımca, kadına yönelik şiddetin faillerine verilen cezaların yetersizliği ve uygulamada karşılaşılan adaletsizlikler, bu sorunun çözülmesini zorlaştıran faktörlerin başında geliyorlar.

Kadın cinayetleri ve şiddet vakaları, Türkiye'de adalet sisteminin en çok eleştirildiği konular arasında yer alıyor. Faillerin çoğu zaman hafifletici sebeplerle cezalarının azaltılması veya ceza infaz yasalarındaki düzenlemeler nedeniyle kısa süre içinde serbest bırakılması, mağdurlar ve aileleri için büyük bir hayal kırıklığı yaratmakta. Ne yazık ki bu durum, toplumda adaletin sağlanmadığı ve kadınların yeterince korunmadığı algısını her geçen gün  güçlendiriyor...

Oysa, Türkiye’de kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin önlenmesi için, daha etkin ve caydırıcı cezalar uygulanabilir. Öncelikle, kadın cinayetlerinin "ağırlaştırılmış müebbet hapis" cezasıyla cezalandırılması gerekir. Ayrıca, mahkemelerde şiddet faillerine yönelik "iyi hal indirimi" ve "haksız tahrik indirimi" gibi uygulamalara da son verilmelidir. Zira, bu türden hafifletici sebepler, faillerin daha az ceza almasına neden olmakta, dolayısıyla, toplumda adalet duygusu zedelenmektedir.

Ayrıca, Türkiye'de kadın cinayetlerinin önlenmesi için yalnızca cezai yaptırımlar yeterli değildir. Aynı zamanda, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik şiddet konularında kapsamlı eğitim programları düzenlenmeli, kadın sığınma evleri ve danışma merkezlerinin sayısı artırılmalıdır. Kadınların şiddete karşı korunması için acil yardım hatları ve hukuki destek mekanizmaları gereği gibi işler hale getirilmelidir.

Şiddet uygulayan erkeklerin rehabilitasyonu ve topluma kazandırılması da önemli bir husustur. Şiddet eğilimi gösteren erkeklere yönelik psikolojik destek ve terapi programları, şiddetin tekrarlanmasını önleyebilir. Bu bağlamda, cezai yaptırımların yanı sıra, faillerin yeniden sosyalleşmesi ve şiddet davranışlarından vazgeçmesi için rehabilitasyon süreçlerine gereken önem verilmelidir.

Konunun bir yanı bu. Diğer yanı olan sokak hayvanlarına gelince; Türkiye’de sokak hayvanlarının uyutularak öldürülmesi, son yıllarda hayvan hakları savunucularının en çok karşı çıktığı uygulamalardan biridir. Bu uygulama, sokak hayvanlarının popülasyonunu kontrol altına almak amacıyla yapılan bir yöntem olarak savunulsa da, etik ve insani açıdan ciddi eleştiriler almaya devam etmektedir. Avrupa ülkelerindeki sokak hayvanlarını kontrol etme yöntemleriyle karşılaştırıldığında, Türkiye'deki uygulamaların daha insancıl ve sürdürülebilir yöntemlere kayması gerektiği,gün gibi aşikardır...

Avrupa ülkelerinin birçoğunda, sokak hayvanlarının popülasyonunu kontrol etmek için, uyutma yöntemine başvurulmadığı biliniyor. Örneğin, Almanya'da sokak hayvanlarının uyutulması yasaktır. Almanya'da sokak hayvanları, hayvan barınaklarına alınarak, veteriner kontrolleri ve tedavileri yapılmakta, sonrasında ise sahiplendirme çalışmaları yürütülmektedir. Ayrıca, kısırlaştırma ve mikroçip uygulamaları ile hayvanların kontrolü sağlanmaktadır. Bu yöntemler, hem hayvanların yaşam haklarına saygı gösterilmesine hem de sokak hayvanlarının kontrol altında tutulmasına yardımcı olmaktadır.

Benzer şekilde, Hollanda'da da sokak hayvanlarının uyutulması uygulaması görülmemektedir. Hollanda, 2016 yılında "sıfır sokak hayvanı" hedefini büyük ölçüde gerçekleştirdi. Bu başarı, kapsamlı kısırlaştırma programları, geniş çaplı sahiplendirme kampanyaları ve hayvan refahına yönelik eğitim çalışmaları sayesinde elde edildi. Hollanda'daki bu model, sokak hayvanlarının uyutulması yerine insancıl yöntemlerle kontrol altına alınabileceğini gösteren ve diğer ülkelere de örnek teşkil eden bir uygulamadır.

Bugün Avrupa’da daha pek çok ülke, Hollanda ve Almanya’daki uygulamalara benzer yöntemlerle, sahipsiz hayvanları kontrol altına almayı başarmış durumdalar.

Burada anlamamız gereken husus; sahipsiz, aç ve bakıma muhtaç bırakılan kedi ve köpekler, doğal ihtiyaçlarını karşılayamayınca ve eğitilmeyince saldırganlaşabiliyorlar/insanlara zarar verebiliyorlar. Ancak sokak hayvanları diye tabir ettiğimiz bu hayvanlar, birincisi; sokak hayvanı değiller. Tam tersi, ev hayvanı, yani evde insanlarla bir arada yaşamak üzere evrimleşmesini tamamlamış hayvanlar. İkincisi, kedi ve köpeklerin saldırganlığının temel sebepleri; ihtiyaçlarını karşılayamamaları, eğitilmemiş olmaları ya da kuduz gibi bazı hastalıklar. Kısacası önlenebilir ve kontrol edilebilir sebepler. Yine de bu mesele, uzun yıllardır çözülemeyen bir mesele olarak karşımızda duruyor.

Bazı belediyeler, sahipsiz kedi ve köpekleri uyutarak öldürmeyi bir çözüm olarak görse de, bu yöntemin ne etik ne de sürdürülebilir bir çözüm sunmadığı gün gibi ortadadır. Sorunun çözümü için, Türkiye'de de Avrupa'daki örneklerde olduğu gibi kısırlaştırma, sahiplendirme ve eğitim çalışmalarına ağırlık verilmesi gerekmektedir.

Sonuç olarak, Türkiye’de hem şiddete uğrayan kadınların hem de sahipsiz kedi ve köpeklerin yaşam hakkına sahip çıkmanın yolu; kadınların ve sokak hayvanları olarak tabir edilen sahipsiz kedi ve köpeklerin yaşam haklarının adaletli/insani bir hukusal zeminde savunulmasından, bu hakları ihlal edenlerin caydırıcı cezalarla cezalandırılmalarından/rehabilitasyon yolu ile eğitilmelerinden ve şiddete uğrayan mağdur kadınlar ile sahipsiz evcil hayvanların sığınak, korunma vb. ihtiyaçlarını karşılayacak gerekli kamu hizmetlerinin, etkin bir şekilde temin edilmesinden geçiyor.

Yazımı noktalamadan önce sahipsiz kedi ve köpeklerin uyutularak öldürülmesini savunanlara bir sorum var: Kadınları öldürüp hiç ceza almadan ya da çok cüzzi cezalarla tekrar toplum içine salınan şiddet failleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Sokak hayvanları insanlara saldırıp, zarar veriyor, bu yüzden onları toplu olarak öldürüp kurtulalım diyorsunuz ya... Aynı şeyi kadınlara bilinçli olarak yapan katilleri ne yapalım? Onları da mı toplu olarak uyutup kurtulalım?

Bir elinizi vicdanınıza koyup düşünün... Ne dersiniz?

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Lombak 22 Temmuz 2024 Pazartesi 00:17

Sokak hayvanlarının öldürdüğü çocuklara vicdanı sızlamayan hayvansever olamaz. Hemcinsinden nefret eden insan olamaz. Önce insan, önce hemcinslerimiz. Önce çocuklarımız, kızlarımız, erkeklerimiz. İtlaf şart.

Yorumu oyla      0      0  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Küçük çiftçiliğin tasfiyesi ya da tarım arazilerinin kiraya verilmesi ne demek?
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
'Yazıyooor!'
Kemal ARI
Kemal ARI
‘Hacıyanesti, gel de ordularını kurtar!’
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Körfez ölür mü?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Kapsayıcı ve Eşitlikçi Bir Olimpiyat
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Bana Mustafa Kemal’i anlat dediler
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Sorumluluk...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Siyaset bu ise…
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Türkiye’de yaşarken anlam bulamamanın yarattığı psikolojik çöküntü
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Yüksek fiyatlara galiba alıştık!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva