Gönül Soyoğul
İçinden ’‘aşk’’ geçen zeytinyağının öyküsü’…
13 Kasım 2010 Cumartesi

’‘Menteşe’’ marka zeytinyağı şişesinin üzerinde eski bir fotoğraf var. Stilize edilmiş iki zeytin dalının arasında duruyor. Kumral, kısa saçlı, bakımlı bir kadın fotoğrafının üzerinde ’‘Suzan Nine’’ yazıyor; altında ise ’‘Grand-Maman Suzanne’’.
Bir ninenin nasıl olup da zeytinyağı markasına dönüştürüldüğünü, Celal Başlangıç’’ın satırlarından öğrenmeden önce, kısa bir giriş:
*
Milas, Menteşeoğullarının başkenti. Osman Menteşe’’nin kökleri de Menteşeoğulları’’ndan geliyor. Ailesi yüzlerce yıldır bu topraklarda yaşıyor.
Dedesi Murat Menteşe, Sultan Abdülhamit’’in baskıcı rejimi sırasında bir süvari binbaşısı. Ağabeyi Halil Menteşe de o dönemdeki illegal İttihat ve Terakki Cemiyeti’’nin üyesi.
Sonunda ağabey Halil, Türkiye’’den Paris’’e kaçmak zorunda kalıyor. Dede Murat da ağabeyinden dolayı takibe alınıyor. Hatta bir ara tutuklanıp dönemin ünlü cezaevi Bekirağa Bölüğü’’ne konuluyor.
Bir biçimde kaçıp Fransa’’ya, ağabeyi Halil’’in yanına Fransa’’ya gidiyor. Fransızcasını ilerletmek için öne dil okuluna yazılıyor, sonra da ağabeyi Halil gibi ziraat okuluna. Fransızların yaşantısına adapte olmak için yazıldığı Paris’’teki dans dersinde Suzan ile tanışıyor. Yani aşkla’… Buluşmalar, mektuplaşmalar derken’…
Evlenmek isteyen gençlerin arasına Suzan’’ın ailesi giriyor. Abdülhamit rejiminin kaçağı Murat’’ın, Türk sefaretindeki sicili felaket çünkü. Üstelik o bir Türk ve Müslüman.
Evlilik projesi yatıyor, hatta Suzan alelacele bir Fransız genciyle nişanlandırılıyor.
Sonrası’…
Sonrası, sevgili Celal Başlangıç’’ta:
*
’“Tarih bu, öyle bir seker ki, yaşayan bile ne olduğunu anlayamaz.
1908’’te Abdülhamit tahttan indirilir. İttihat Terakki iktidara gelir. Paris Büyükelçisi de değişir Osmanlı’’nın.
Murat yeniden ulaşır Suzan’’a. ’“Artık benim için her şeyi sorabilir ailen büyükelçiliğe, yeter ki evlenme teklifimi kabul et’” der.
Aracılar devreye gider. Fransız aile kabul eder ve 25 yaşlarındaki Murat’’la 18 yaşındaki Suzan evlenir.
Paris’’ten gelecek, artık Milas’’ta yaşayacaktır Fransız Suzan. Hele 1909 yılında bir genç kızın bunu göze alması büyük cesaret.
Elbette bazı kuşkuları, ’“Nasıl bir evde yaşayacağım, beni orada ne bekliyor, kimbilir senin kaç tane karın vardır, beni de haremine mi sokacaksın, başımı da kapatacak mısın?’” gibi soruları vardır Suzan’’ın.
Bu endişeleri gidermeye çalışır Murat Menteşe:
’“Benim ailemde dört jenerasyondur hiç kimsenin birden fazla eşi olmamıştır. Siz kiliseye giderken başınızı örtmez misiniz ya da rüzgarlı havada başınıza eşarp takmaz mısınız? Bizim insanımız da aynen sizin kiliseye giderken yaptığınız gibi ya da saçlarınız uçmasın diye eşarp taktığınız gibi takar.’”
İkna olup Paris’’ten Milas’’a geliyor Suzan. Murat Menteşe de onun istediği şartlarda bir ev yaptırıyor. Evin tüm eşyaları Fransa’’dan geliyor. Suyu olmayan Milas’’ta, musluklarından su akan bir ev yaratıyor.
Gerisini Osman Menteşe anlatıyor:
’“Kocasına çok aşık bir kadın. 1956’’da ölüyor dedem. Amcalarım ve babam diyor ki, ’‘Sen istiyorsan Paris’’e dön.’’ O zaman da Paris’’te ailesi vardı. ’‘Biz bu çiftlikten elde edilen gelirden sana da yollarız’’ diyorlar. Çok önemlidir söylediği Suzan’’ın, ’‘Murat nerede yatıyorsa, ben de onun yanında yatacağım.’’ Onun da mezarı orada köyün girişinde, solda.’”
Suzan Nine 1976’’da ölüyor. Müslüman olmuyor, kendi dinini yaşamının sonuna kadar muhafaza ediyor. Ama bir Müslüman ile evlendiği için komünyon (şaraba batırılmış ekmek) verilmiyor kendisine.
Osman Menteşe anlatmayı sürdürüyor:
’“Çok acıdır, öldüğü vakit cenaze töreni yapacağız. Milas Müftüsü dedi ki, ’‘Biz Madamı tanıyoruz, seviyoruz, bizim camilerimize yardım ederdi, mevlitler okuturdu; ama kelimeyi şahadet getirmemişti ki, ben nasıl Müslüman töreni yapayım?’’
İzmir’’e gittik papaza. Papaz dedi ki, ’‘Bir kere benim kiliseme devamlı gelen biri değildi, komünyonu almadığına göre de artık o Hırıstiyan değil.’’
Cenazesi evde, masanın üzerinde kaldı. Ondan sonra o zamanlardaki bu köyün imamı dedi ki; ’‘Sizin aile mezarlığınız ile bizim Müslüman mezarlığı arasında yol var.’’ O Müslüman mezarlığını da zaten dedem topraklarından vererek yaptırmış. Arada yer bırakmışlar, yolun diğer tarafını da aile mezarlığı yapmış. ’‘Orası size ait, oraya gömeriz Madamı. Türkçe dualarımızı ederiz’’ dedi imam. Orada madamı Türkçe dualar eşliğinde gömdük.’”
*
Milas’’ın Ağaçlıhöyük çiftliğindeki küçük/modern/özenle yapılmış zeytinyağı fabrikasında dinlediği’… İttihat Terakki’’den Fransa’’ya, bir Türk ile bir Fransız’’ın aşkına, oradan Milas’’a, hatta zeytinyağına uzanan bu öyküye, ’“Trilye’’den Derik’’e Adatepe’’den Yusufeli’’ne’… Hayat Ağacıyla Yaşayanlar’” kitabında yer vermiş sevgili Başlangıç. Komili tarafından ücretsiz dağıtılmak üzere bin adet basılan, Tolga Sezgin’’in her an canlanıverecekmiş gibi duran fotoğraflarıyla süslenen kitabında’…
’“Hayat ağacıyla yaşayanlar’”a ulaşmak için dört uçak yolculuğu dışında kara yoluyla tam 7500 kilometre yol yapan, köylere, zeytinliklere, antik kentlere tırmanan, zeytin çiftliklerine zeytinyağı fabrikalarına giden Celal Başlangıç, ’‘zeytin ağacına yüreğinden değmiş insanlar’’la konuşmuş sayfalar dolusu.
Konuştukları arasından, içinden aşk geçen bu öyküyü seçtim ben de.
Eski bayramları yad ettiğimiz şu günlerde, istedim ki o büyük aşk da bilinsin/anılsın/yad edilsin.
SMS’’lerle kutlanan bayramlardan, derinlikten yoksun sanal ilişkilerden önce, böyle incelikler vardı. Sevdiğiyle aynı topraklara gömülmek isteyen, bunun için 20 yıl bekleyen kadınlar’…
Tıpkı eski bayramlar gibi, artık duy(a)madığımız büyük aşklar anısına’… İki satır da buradan uzansın’… İstedim.
 
Gönlünüzce geçsin bayramınız, bayramlarınız’…
 

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Pişmanlıklar
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Gürgen Kral
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Atatürk bizden biridir!
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (6) “Hamam mı? yoksa Spa mı?”
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Rüşvet ile jest arasında!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Stoilov’a nazar değdi!
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
Kirpi ikilemi – Hayır deme sanatı
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Netameli meseleler 7
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bir portre: Sadullah Usumi
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Nasıl toprak reformu yapılmalı?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva