Tayfun MARO
Devlet kendisine yönelen bu tehdidin hesabını sorar
11 Mart 2014 Salı

17 Aralık sürecinde iki şey birbirine karıştırıldı: Karanlık akçeli ilişkiler suç teşkil eder fakat bu ilişkileri ortaya seren cemaat de suç işlemiştir. Öyle ki, her iki taraf da doğru söylüyor ve kimse masum değil.
Bu süreçte, Başbakan ve çevresinin yolsuzluk belgesi olabilecek konuşma kayıtlarının ortaya çıkmasının yanı sıra, bu dinlemeler yapılırken devletin güvenlik zafiyetine uğratılması gibi bir başka vahim sonuç daha ortaya çıkmıştır.
Taraflardan Cemaati savunanlar, Erdoğan’ın yolsuzluklarını ortaya çıkardıkları için onlara alkış tuttular. Erdoğan’ı savunanlar ise, dinlemeyi, devlete karşı işlenmiş suç olarak tanımladılar. Bu durumda, bütün taraflar bedel ödeyecek.
 
Burada dikkat çeken bir başka durum ise, Cemaate atfedilen istihbarat faaliyetlerinin gerçekte o cemaatin imkân ve yeteneklerini aşıyor olmasıdır.
Bu durumda, cemaatin üstünde bir aklın, bir iradenin varlığı akla geliyor.
Yoksa kendisini de yok edecek böylesine tehlikeli bir oyuna Cemaat kendi iradesi ile girmiş olamaz.
Cemaat çevrelerinin bu olan biteni bir ahlak ve vicdan hesaplaşması olarak göstermesi ise pek inandırıcı değil. İnsanın sorası geliyor; Şimdi mi?
Ahlaklı ve vicdanlı olmak, siyasal çıkarların ve beklentilerin takvimine bağlı değildir.
 
Sonuç itibarıyla, bütün toplumu umutsuzluğa düşüren din grupları arası iktidar mücadelesi Cumhuriyet tarihine bir ibret belgesi olarak geçecektir.
Bu belgede; “Başbakan ile Cemaat arasında patlayan paylaşım kavgasının, Cemaatin Erdoğan’ı, Devletin de Cemaati yok etmesiyle sonlandığı” yazacaktır.
 
Hangi nedene ve amaca dayandırılırsa dayandırılsın, devletin organları zafiyete uğratıldığı için devletin güvenliği açısında bir tehdit ortaya çıkmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti devleti bunu yapanlardan hesap sormak zorundadır; aksi halde, kimsenin ciddiye almadığı bir çadır devletine döner.
AB kapısındaki Türkiye’nin ancak muz cumhuriyetlerinde, çadır devletlerinde olağan karşılanan türden yolsuzluklarla çalkalanması, Batı tarafından, “AB sürecinde kabul edilemez” olarak değerlendirilmiştir.
 
Türkiye Cumhuriyeti devletinin yargıya taşımak zorunda olduğu iki dava vardır; Her iki taraftan da hesap sorulmadıkça, ülke rahat bir nefes alamaz.
 
*Berkin 16 kg kalan bedeniyle alıp başını bu dünyadan giderken hepimizi altından kalkamayacağımız bir vicdan sorunu ile karşı karşıya bıraktı. Ama hepimizi… Kimse temiz değil. Sorumluları ve katili bulup cezalandırmak bu meselenin sadece küsuratıdır.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İzmirli giderek kendini daha kötü hissediyor
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Acılar unutulsa da yaralar kapanmıyor!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Netameli meseleler 7
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bir portre: Sadullah Usumi
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Tire pazarında…
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
İsrailli çocuklara mektuplar (2) Barış sizin elinizde çocuklar!
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Nasıl toprak reformu yapılmalı?
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Yaşamak...
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
19’undaki genç, dedesi yaşındaki adama nasıl yumruk atar?
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Namağlup Göztepe!!!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva