Yaşa be 'Feride' kalbimiz seninle!

Hayat acımasız…

Ama…

Bi'o kadar da sürprizlerle dolu…

***

Okumaya başladığınız satırlar…

Hayat Acısı ile o hayatı ıskalamayan bir Mucize'nin ortak öyküsüdür!

***

İşte, o mucizenin…

Dünyalar tatlısı kahramanı…

Yedi yaşındaki İzmirli Feride…

Ne olduğunu anlayamadığı ama…

Kazanmak zorunda olduğunu bu yaşta iliklerine kadar hissettiği…

Bir 'Yaşam Savaşı'nın…

Şimdilik '1-0' galibi…

Belki de…

Son zamanlarda Azrail'e atılmış en büyük çalımın…

En küçük ama en yiğit savaşçısı…

***

Dört yıl önceydi…

Günlerden 1 Mayıs'tı…

Bahar havası İzmir'i sarıp sarmalamıştı…

Başak-Oğuzhan Özcan çiftinin…

O sıcacık yuvalarındaki sevinç kaynağı üç yaşındaki Feride…

Gülücükler yaparak…

İkinci kattaki evin penceresinden bakıyordu…

Bir çığlık yankılandı sokakta…

Feride'cik…

Aşağıya düşmüştü…

Durumu çok ağırdı…

Talihsiz yavru hemen ameliyata alındı…

İki kez kalbi durunca…

Ameliyat tamamlanamadı…

Gözü yaşlı anne-babaya…

'Sabaha çıkmaz; son kez görmek için gelin…' dediler…

Feride'cik, 21 gün makineye bağlı kaldı…

Nefes bile alamıyordu…

Beyin ölümü riski vardı…

Direndi o minicik vücut…

Üç ay sonra hastaneden çıktı ama…

Ses çıkaramadığı gibi…

Nefes bile alamıyordu…

Makinelere bağlıydı, mideden besleniyordu…

Bitkisel hayatta gibiydi…

***

Feride'nin anası-babası…

O gencecik Özcan Çifti var ya…

Kimselerin yapamadığını yaptı…

Hiç umutlarını kaybetmediler; üstüne…

Biricik kızlarını yaşatmak için yemin ettiler…

Yeni bir hayata başlatmak için…

Önce…

Menderes İlçesi'nde bahçeli bir eve taşındılar…

Büyük acılar yaşasalar da…

Yeni bir hayata yelken açtılar…

24 saat Feride'yle yaşadılar…

Yeni evlerini…

Tamamen 'Feride'ye Özel' hale getirdiler…

Elektronik ve haberleşme mühendisi olan Oğuzhan Özcan…

Yeni evi…

Biricik yavrusu için tepeden tırnağa yeniden düzenledi…

O güzel bebek var ya…

Fizik tedavi ve rehabilitasyon desteğiyle…

Önce beslenmeye…

Sonra…

Adım atmaya başladı…

Ardından bi'adım daha…

Sonra bi'adım daha…

Her minik adımda…

Umutlar büyüdü, kocaman oldu…

O anne-babanın yüzü gülmeye başladı…

Feride'cik…

Artık yemeğini kendi yiyebilecek seviyeye geldi…

Tamam…

Belki, şimdilik çatal – kaşık tutamıyor ama…

Minik minik lokmaları…

Çiğneyip, yutabiliyor!

Egzersiz yapmaya çaba gösteriyor…

Raylı sistem yürütme düzeneği var…

Televizyon izleme saati var…

Konuşma eğitimcisi var…

Ne güzel değil mi?

***

Dört yıl önce Feride'cik hastaneden eve gelirken…

Cefakar annesiyle, babası…

En acı akıbeti kabullenmiş olsaydı…

Ve dahi…

Savaşmasalardı…

İnanılmaz bir sabırla…

Feride'ye çatal tutmayı öğretmeselerdi…

Evdeki yaşam alanlarını…

Mutfaktan yatak odasına kadar her yeri…

Yavrularına göre düzenlemeselerdi…

Hepsinden önemlisi…

Dört yıl önce yavrularının çaresiz durumuna bakıp…

'N'apalım, kader böyleymiş…' deyip…

Bi'kenara çekilselerdi…

Feride'nin bugünlerini…

Size, bize, hepimize kıvançla sergileyebilirler miydi?

Bitiriyoruz…

İzmirli dünya şekeri Feride'nin zamana karşı bir yarışı var…

Üstelik…

Taaa, 13 yaşına kadar…

Feride'yi

Hastane çıkışı her tarafı kablolarla dolu haliyle görenler…

Gülümseyen gözlerine bakıp…

'Allah'ım, bu nasıl bir mucize?' diyorlar…

Feride'nin doktorları bile…

O cefakar anne-babaya…

'Ne yapıyorsanız aynen devam edin…' tavsiyesini yolluyorlar…

Dualarınız…

Feride için olsun…

Nokta…

Hamiş: DHA İzmir Muhabiri Nevra Uçkaç'ın, alkışa layık haberinden esinlenerek…

Sonsöz: 'Her şey vaktini bekler… Ne gül vaktinden önce açar, ne güneş vaktinden önce doğar… Bekle, senin olan sana gelecektir… / Hz. Mevlana…'