Yargı kendine gel!

Bu Yargı’’ya da bir haller oldu. Yargıtay Başkanı ’“Yargı Kuşatma Altındadır’” diye ipe sapa gelmez bir söz söyledi!’¶ Herkes korkudan sus pus olmuştu ki, Potamya’’nın ve Kasımpaşa’’nın yetiştirdiği delikanlı Başbakan gereken cevabı verdi, içimize su (zemzem değil, çeşme suyu) serpti, çok şükür rahatladık. Şimdi Başbakan’’ın ağzından doğruları bir daha öğrenelim:
* Başbakan ’“en güzel, en verimli olmamız gereken dönemde hep önümüzü kestiniz’” dedi.
Ne kadar doğru söylemiş. Eski bir Sağlık Bakanı olarak, Yargıya soruyorum: ’“Siz sünnetçi misiniz?Size sünnetçi veya ön kesici belgesi verdiğimi hatırlamıyorum. Hem Yargı mensubu olacaksınız, hem de belgesiz, izinsiz ön keseceksiniz, sizi kınıyorum!’”
* Başbakan ’“411 oyla Türbanı serbest bıraktık, yargı bizim kararımızı bozdu’” dedi.
Başbakan yine haklı. Ey Yargıçlar, siz nasıl 411 oyu (608 tane de suç dosyası var) görmezden gelirsiniz. 411 oy bu, boru mu?Yok efendim, Anayasa Mahkemesinin kararı varmış, Anayasa Mahkemesi kararları Anayasa Maddesi hükmündeymiş; yok efendim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de Türk Yargısı gibi karar vermiş. Geçiniz efendim bunları! 411 oy, yargı kararından da, AİHM’’den de üstün sayılmalıdır, çünkü bu oyların en az yarısı abdestli iken kullanıldı!
*Yargı; ’“Fiziki şartlarımız dar, kadrolarımız yetersiz’” dedi. Halbuki hepsi SARAYLARDA oturuyorlar. Başbakan en sert cevabı burada verdi: ’“Yerleri darmış, utanın yahu. Size tam 150 tane Adliye Sarayı yaptık, dikkat edin SARAY diyorum, insaf be yahu.’”
Gerçekten insaf Sayın Yargıçlar, siz bu Adliye Saraylarının milletten alınan vergi paralarıyla oluşan bütçeden yapıldığını mı düşünüyorsunuz?Eğer ’‘bu para milletin, millet bize bu binaları yapıyor’’ diye düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz. Ben size işin gerçeğini, Başbakan’’ın izniyle anlatayım, öğrenin de adam kıymeti bilin.
Efendim bu 150 sarayın maliyetinin büyük bir kısmını, DENİZ FENERİ e.v EURO-AVRO olarak gönderdi. Türkiye’’deki Deniz Feneri davasında niçin ’“GİZLİLİK’” kararı alındı, şimdi anladınız mı?Yetmediği yerde Başbakan 4 GEMİCİKTEN ikisini sattı, gerisini de Kemal (Unakıtan) Abi’’sinin çocuklarından borç aldı. Boya badana parası da Cemaatin talimatıyla İslami Finans kuruluşları tarafından verildi. Maazallah, Başbakan olmasaydı bütün bunlar nasıl olacaktı?
*Başbakan: ’“Şu anda ki YARGITAY- DANIŞTAY- ANAYASA MAHKEMESİ binalarını biz yaptık, en güzel yerleri sizlere biz tahsis ettik. Ödeneklerinizi biz verdik, veriyoruz. Biz size önyargısız ve samimi davranıyoruz, kanka olalım diyoruz, siz neler yapıyorsunuz, ayıp yahu.’”
Bir olay bu kadar güzel anlatılır. Sayın Yargı; Yine yanılmayın, oturduğunuz o cafcaflı binaların hepsini Başbakan yaptı, binaların yapıldığı arsaları da İsmailağa Cemaati taraftarlarından aldı. Dünyanın yanılıp da TERÖR ÖRGÜTÜ ilan ettiği Hamas’’ın katkısı da inkar edilemez.
Bu yazdıklarımla, umarım Sayın Yargı gerçekleri görmüştür. Bu da bizim bir nevi yargıya hizmetimiz olsun.
Ben Yargıyı yine de şanslı sayıyorum. Ya Başbakanın yerine, yardımcısı Bülent Ar hınç yargıya cevap verseydi?Büyük olasılıkla konuşmasına şöyle başlayacaktı: Yargııı yargı, tuuu size, tu da yetmez yuuu size.
İşte böyle, haddini bilmeyenlere Başbakan haddini bildirir, o bildirmezse Yardımcısı tükürür gene bildirir, şiştiniz mi Sayın Yargı?
’“TÜRKİYE’’Yİ ÇAĞDAŞLIĞA TAŞIYACAK TEK GÜÇ OLAN TÜRK KADINLARIMIZIN, DÜNYA KADINLAR GÜNÜNÜ KUTLARIM.’”
Yazımızı ’“haberte.com’” sitesinde yayınlayan Sn. Nevzat Dağlı’’nın şiirinden birkaç dörtlükle bitirelim.
Öyle celallenip ’“tu’” deme bize, Ağzıyla söyledi; fişleyen sizde,
Yanında yağ çekip gezene tükür. Haramı iştahla dişleyen sizde,
Baskıyla tehditle gelmeyiz dize, Recep’’le Nebi’’yi eşleyen sizde,
Zulme methiyeler düzene tükür. Önünüze kuyu kazana tükür.
Türk ulusundasınız, Atatürk önder, Karanlık, sevmezmiş mumcuyu, mumu
Bunu bilmiyor mu izansız kindar? Zalimce ezermiş fırsat buldumu.
İstersen kanımı tahlile gönder, Takiyye yaparmış zorda kaldımı,
Yeter ki insanı ezene tükür. Bunları unutan sazana tükür.

Fenerle soyanı gözden kaçırma, Hukukun başında haklılık gelir,
Adalete vurup dipten göçürme. İnsanlar, kurumlar hakla yücelir.
Ardından gaz verip şeyhini uçurma, Savcılar, hakimler bunları bilir,
’“Ben oldum’” diyerek azana tükür. Adaletin içine sızana tükür.