Yakma değil kazanma zamanı!

Tereddütte kaldım, ama yazmak gerekti.
Çünkü..

Hassas bir konu yine iki taraflı “bölünme” yarattı.
Oysa konu “gencecik insanların geleceği”..
Ülkenin milli birlik ve bütünlüğü..
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin “ana kucağı” olduğu gerçeği.
Varlığı, gücü, güven timsali azameti..
Güvencemiz pırıl pırıl teğmenlerimiz yemin etti, güzel bir tören oldu..
Sonrasında belki duygu patlaması, belki heyecan..
Kılıç çatıldı, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı atıldı.
Vay ki vay!
Koca koca adamlardan ne senaryolar!
Yazmaya utanıyorum!
Ve Milli Savunma Bakanlığı açıklama yaptı:

“Organize disiplinsizlik..”

Hepimiz okul / eğitim sıralarından geçtik, hepimizin ufak - tefek disiplinsizlikleri oldu.

Üzüldüğümüz, pişman olduğumuz, ya da her şeye karşın arkasında durduğumuz!

Hoşgörü, sevgi ve saygı; anlayış ve duygusal olgunluk; bazen tüm kararların üzerinde olmalı!

“Canım bu kadarı da olmaz” denilecek bir yanlış yoksa disiplin mekanizması “yıkıcı” değil, “yapıcı” anlamda kullanılmalı!

Tören bitmiş, gayet güzel; sonra genç teğmenler toplanmış, kılıç çatmış, Atatürk sloganı atmış..
Bu kadar gürültü koparmayalım lütfen!
Ortada bir disiplinsizlik varsa; uyarı mekanizması da var!
Uyarın geçsin!
Gelecek vaat eden pırıl pırıl insanları tüketmeyelim..
“Aslan Ordumuz”u böyle küçük sancılarla yıpratmayalım!
Biz büyük bir ülkeyiz, büyük düşünelim!
Mevlana’nın dediği gibi; “hamlar, pişecekler” bu çocuklar; lütfen YAKMAYALIM!

Kazanalım…