'Vera' ve veda!

Hangimiz…

O'nun şiirleriyle filizlenmedik ki?

Hangimiz…

O'nun şiirlerindeki kadınlara aşık olmaya kalkmadık ki…

Hangimiz…

O'nun gibi heyecan kasırgası yaşamayı kıskanmadık ki…

Bugün…

O koca yürekli şairin

Ölüm yıldönümü…

Yaşasaydı, bu akşam 103 yaşını kutlayacaktı…

Kim bilir, nerede?

Belki hala sürgün topraklarda…

Belki bastığımız şu topraklarda…

***

O, kelimelerin efendisiydi…

Mesela…

'Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür…

Ve bir orman gibi kardeşçesine…'

dizeleriyle yüreklerimizde yer edinmişti…

***

San'atı… Yaşamı… Şiirleri…

Ama…

En çok saydıklarımız kadar ilgi çeken…

Ve dahi…

Sevdalarıyla kısacık ömrüne sığdırdığı 12 özel kadınla…

Yaşadığı her biri efsane aşkların…

Kahramanı 'tükenmez' şair Nazım Hikmet…

***

Hep büyük aşkların adamı oldu ama…

Annesinin…

Minik bir Sevda Masalı yaşamasına…

Çocukken bile izin vermedi…

İşte hikayesi:

Annesi Celile Hanım çok alımlı bir kadındı…

Selanik'in gözde ressamlarındandı…

Talihsiz bir aşk hayatı yaşamıştı Celile Hanım…

Nazım Hikmet'e özel ders veren Yahya Kemal Beyatlı…

Celile Hanım'dan açıkça hoşlanıyordu…

Ne var ki…

Nazım'ın okulunda çıkan söylentiler bardağı taşıran son damla oldu…

Küçük Nazım okuldan geldiği bir gün…

Hocasının ceketinin cebine şu notu bıraktı:

'Öğretmen olarak girdiğiniz bu eve babam olarak giremeyeceksiniz…'

Bu da Yahya Kemal'in bu eve son gelişi oldu…

***

Oysa öyle büyük aşklar yaşadı ki, Nazım Hikmet…

Mesela…

Kısacık ömründe…

12 kadına aşık oldu…

Ama…

'Vera' bir başkaydı…

Son nefesini verdiğinde yanında Vera vardı…

***

1951 yılında Moskova'ya sürgüne gittiğinde…

Münevver'le evliydi ve Mehmet adında bir yavruları vardı…

Moskova'da karısını, oğlunu ve ülkesini özlerken…

Vera Tulyakova'yı görür görmez aşık oldu…

Ancak…

Vera, evliydi ve bir de çocuğu vardı…

Aralarındaki yaş farkı müthişti…

Nazım Hikmet…

Vera'nın ölmüş babasından bile altı yaş büyüktü…

Büyük şair bunları hiç umursamadı…

'Saçları saman sarısı, kirpikleri mavi, kırmızı dolgun dudaklı…' dediği…

Vera'ya deliler gibi aşık olmuştu…

Sarışın genç kadına nasıl vurulduğu şu satırlardan belli değil mi?

'Canım bir tanem, seni sevmeden önce dünyayı sevmesini bile bilmiyormuşum… Bu şehir güzelse senin yüzünden, bu elma tatlıysa senin yüzünden, bu insan akıllıysa senin yüzünden, bu kadar iyi yürekliyse senin yüzünden...'

***
Vera…

Daha fazla saklayamadı…

Evli olduğunu söyledi Nazım'a…

Zor günler bekliyordu onları…

Kendisi de evliydi ve…

İnanılması zor ama karısını hala seviyordu…

Nazım Hikmet ve Vera

18 Kasım 1960'ta evlendiler…

Birbirlerine büyük bir tutkuyla bağlıydılar…

Büyük ozan…

Sarışın güzel Vera ile adeta…

İkinci baharını yaşıyordu…

En güzel şiirlerini Vera için yazmaya başlamıştı…

***

1963 yazında birlikte tatile gittiler…

Nazım, ölmekten korkuyordu çoktandır…

Günlerden…

60 yıl öncenin bugünü…

Her zamanki gibi…

Erken uyanmıştı Nazım Hikmet…

Kapıdaki gazeteleri almak için eğildiğinde…

Birden yığılıp, kaldı…

Büyük şair kalp krizi geçiriyordu…

Hastaneye ulaştıklarında…

Çoktan…

Hayata gözlerini yummuştu…

Vera…

Nazım'ın kimliğini almak için cüzdanını açtığında…

Kendi fotoğrafını gördü…

Fotoğrafın arkasında şu dizeleri gördü:

'Gelsene dedi bana… / Kalsana dedi bana… / Gülsene dedi bana… / Ölsene dedi bana… / Geldim… / Kaldım… / Güldüm… / Öldüm…'

Büyük şairin büyük aşkı ise…

Duygularını…

Tam da o gün…

Şöyle kaleme aldı…

'Cenaze için hazırlanmış hareketsiz yüzünü anımsıyorum…

Ölüm bozamamıştı onu…

Sonra bir gölge düştü üstüne ansızın ve homurdandı yüzün…

Burnunun ucu kıvrıldı ve sen…

Yaşadığın zamankinden daha çok benzedin Türk'e...

Sana baktım ve rahatsız eden şeyi anladım…

Sessizce yalvarıyordum etraftakilere:

'Bitirin, acele edin görmüyor musun dayanamıyor…' diyordum… Ama kimse işitmiyordu beni…

Havyarlı küçük sandviçler ikram ediyorlardı... / Vera…'

***

Bitiriyoruz...

Yazdığı ölümsüz dizeler, verdiği büyük mücadeleler…

Ve yaşadığı büyük aşklarla tanıyoruz Nazım Hikmet'i…

Kuşkusuz…

Şu bir gerçek ki…

Kalbimize dokunmaktan öte…

Kalbimizi alıp uzaklara götüren şiirlerinde…

Yaşadığı aşkların etkisi çok kocaman…

Zaten o aşkları yaşamasa…

Her biri tek başına 'eser' o dizeleri yazamazdı…

Sahi…

Ancak ölümün bitirebildiği (Nazım ve Vera) gibi aşklar(!)

Kalmadı ki artık…

Nokta…

Hamiş: Nazım Hikmet Ran ya da…

Türkiye'den ayrıldıktan sonraki soyadı ile…

Nazım Hikmet Borzecki…

Komünist düşünceleri ve yasaklı…

Türkiye Komünist Partisi üyeliği nedeniyle defalarca tutuklandı…

Yaşamının büyük bölümünü cezaevinde veya sürgünde geçirdi…

61 yıllık ömrünün 12 yıldan fazlasını cezaevinde geçirdi… Şiirleri 50'den fazla dile çevrildi ve eserleri sayısız ödül aldı…

Türkiye'de serbest nazımın ilk uygulayıcısı ve…

Çağdaş Türk şiirinin en önemli isimlerinden biri olarak tarihe geçti… 58 yıl aradan sonra 14 yıl önce yeniden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldu… Mezarı hala Moskova'da…

Sonsöz: 'Sen yanmasan, ben yanmasam, biz yanmazsak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa? / Nazım Hikmet Ran…'