Bugün Pazar...
Hiç bitmeyen sevgi ve saygıyla...
Atatürk'ü bu köşede anma ve hatırlama günü...
Bu kez yine…
Az bilinen yaşanmış bir öyküyü paylaşalım...
Bunu yaparken de...
O günlerle ilgili…
Son derece değerli özgün notları bugünlere taşıyan…
'Çankaya' kitabının yazarı Falih Rıfkı Atay'ı…
'İnönü, Atatürk'ü Anlatıyor' eserinin yazarı Abdi İpekçi'yi ve…
'Atatürk Hakkında Hatıralar' adlı eserin yazarı Afet İnan'ı…
Saygıyla analım…
***
Hep şöyle derlermiş:
'Atatürk'le İnönü arasındaki tartışmalar hiç bitmezdi!'
Dikkat!
Kavga değil, eski dilden miras kalan 'münakaşa'…
Ya da…
Sonu mutlaka sevgiyle biten…
İz bırakan derin küskünlükler!
***
Atatürk ve İsmet İnönü…
Ebedi iki dost…
Savaş meydanlarından politikaya…
Oradan Genç Cumhuriyet'in kuruluşuna…
Bu güzel ülke için yıllarca birlikte mücadele ettiler…
Ters düştükleri konular yok muydu?
Olmaz olur mu?
Bi'çok konuda farklı düşündüler…
Üstelik…
Düşündüklerinden hiç vazgeçmediler…
Ancak…
Birbirlerine özel notlar yollasalar da…
Asla birbirlerine küsmediler!
***
İlk kez Harp Akademisi'nde karşılaştılar…
Atatürk…
Silah arkadaşından iki sınıf üstteydi…
Önceleri pek samimi değillerdi…
Vatanı savunurken ise…
İki silah arkadaşı oldular; birbirlerinden hiç kopmadılar…
Ortak en büyük hedefleri…
Memleketi düşmanlardan kurtarmaktı…
İsmet İnönü…
İlk komutanlığı 1916'da Kafkas Cephesi'nde üstlendi…
Atatürk ise…
Aynı bölgede Kolordu Komutanı'ydı…
Ebedi dostlukları işte burada başladı…
***
Atatürk ile İnönü…
Gıpta edilen dostluklarına karşın…
Yüzlerce konuda hem fikir olmalarına karşın…
Derin tartışmalar ve ayrılıklar da yaşadılar…
Tamam…
Dosttular, dost kaldılar ama…
Bazı konularda yoğun tartıştıkları…
Ve birbirlerine küstükleri gerçekti…
***
Atatürk'ün vefatından bir yıl önceydi…
Dost meclisi o gece hayli kalabalıktı…
Atatürk, hükümet cephesinde gördüğü eksikleri sıralarken…
Başvekil İnönü ise…
Atatürk'ün yanındaki herkesin…
Hükümet işlerine karışmasından şikayetçi oldu…
Ağır sözler söylendi ve…
Sofradaki dost meclisi erkenden dağıldı…
Böylesi tartışmalar…
Eskiden de çok yaşanırdı ama…
Ertesi sabah…
İnönü, Atatürk'ün yanına gittiğinde…
'Canım sen bildiğin gibi yap…' derdi…
Gelgelelim son zamanlarda…
İsmet Paşa…
Kadim dostu Atatürk'ten bu cevabı almıyordu…
***
İstanbul'daki Tarih ve Dil Kurultayı'na…
Atatürk ve İnönü, aynı trende gidiyorlardı…
Gazi Paşa…
Başvekil İnönü'ye ayakta şöyle dedi:
'Şimdiye kadar bin meselede bin defa kavga ettik fakat dün akşamki çok aleni oldu... Biraz çekilmen, istirahat etmen lazım; ara verelim…'
Lozan ve sonrasında…
Memleket işleri İnönü'yü fazlaca yıpratmıştı…
Teklifi hemen kabul etti…
Atatürk, 'Aklında bir isim var mı?' diye sordu…
İnönü sustu; kimseyi makamına teklif etmedi…
Atatürk, Celal Bayar'ı söyleyince…
İnönü, 'Bana iyi tesir etti' dedi…
***
Ertesi gün…
Kurultayda yan yana, aynı locada oturuyorlardı…
İnönü bir kağıda, 'Bana dargın mısın?' diye yazarak…
Atatürk'e uzattı…
Ulu Önder, cevabını aynı kağıda yazdı:
'Hayır, her şeyi unuttum; bildiğin gibi arkadaşım ve kardeşimsin…'
***
İnönü ve Atatürk…
Siyaseten ayrılmışlardı fakat…
Dostlukları kesintisiz sürüyordu...
Atatürk, 'Bizde adettir… Makamından ayrılanlar taşlanır…' diyerek…
İsmet İnönü'ye…
Eskisinden daha fazla saygı gösterilmesine önem verdi…
Aynı zamanda…
Maddi olarak İnönü'ye maaşından yaptığı yardımı üç misli artırdı…
***
Bu ebedi dostluk…
Atatürk'ün vefatına kadar devam etti…
İsmet İnönü…
Bu dünyaya veda edinceye kadar…
Her 10 Kasım'da…
Herkesten önce Anıtkabir'e gider ve…
Üzgün bir şekilde etrafta gezinirken…
Atatürk'le anıları hatırlayıp duygulanırdı…
Kopmaz dostluk işte buydu…
Nokta…
Hamiş: 10 Kasım 1938'de Ulu Önder'e veda etti bu millet… Bütün ülke Atatürk'ün ölümüne ağlarken, 11 Kasım 1938 günü saat 09.30'da Celal Bayar parti grubunda, 'Cumhurbaşkanı adayımızı belirlemek için gizli oylama yapalım... Herkes kimi Cumhurbaşkanı görmek istiyorsa, serbestçe yazsın' dedi… Bayar bir isim işaret etmemişti… Böylece İsmet İnönü'nün önündeki bütün engeller ortadan kalktı…
Sonsöz: 'Atatürk benim mesai arkadaşımdı… Kendisiyle her konuda, her zaman, hemfikir olmam tabii ki mümkün değildi… / İsmet İnönü – Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk başbakanı, ikinci cumhurbaşkanı…'