Var mısın?

Daha maçın başında çaktı ağlara 'evet'i Rıdvan…
Ama sen yine de 'Şeytana Uyma' be sevgili Arda…

Rıdvan:
'Vatanımız, ülkemiz çok zorlu bir süreçten geçiyor, adeta İstiklal savaşı gibi' diyor; ülkeyi bu hale kimlerin düşürdüğünü unutarak…

Durum ciddi yani…
Gerçekten İstiklal Savaşı'ndaki gibiyse durum, milli maçlardan önce yapılan prim savaşlarına benzemez bu iş…
'Dimyat'a pirince giderken, evindeki bulgurdan olursun.' Sonra Arda…

*

Bak tarihimize:
İstiklal Savaşında ordunun elinde, gerekli teçhizat, silah, mühimmat olmadığı gibi,askerin çarığı, çorabı, iç çamaşırı,yiyeceği, içeceği de yoktu…

Onun için, 7-8 Ağustos 1921 de çıkarılan Tekalif-i Milliye ( Milli Yükümlülük) Kanunu ile:

Her evden 1 takım iç çamaşır, 1 çift çorap,1 çift çarık alınmasına karar verildi. Veremeyecek kadar fakir olanların payına düşenleri ise,daha varlıklı olanların vermesi kararlaştırıldı.

Tüccar ve halkın elindeki çamaşırlık bez,patiska, yün,kösele,çivi,urgan,buğday,arpa,zeytinyağı gibi her şeyin, % 40'ına; parası sonradan ödenmek üzere el konuldu. Taşıt aracı olanlara, 100 Km uzağa ayda bir ücretsiz askeri malzeme nakil yapma yükümlülüğü getirildi. Halkın elindeki,atların,eşeklerin, develerin, öküzlerin % 20'si orduya alındı…

İşte bu kararları alan, uygulayan; savaş zamanında bile işlevini sürdüren Türkiye Büyük Millet Meclisiydi…Tartışmadan hiçbir kararı kabul etmedi…

Demem o ki sevgili Arda, İstiklal Savaşı dedikleri böyle bir şey işte…

Prim savaşı değil…Benzemez ona…

Şimdi o Meclis; evet dersen tek kişinin emrine girecek…İşlevini, yetkisini kaybedecek. O tek kişi meclisi fesh ettim derse, o mecliste yok…

*

'Sana söylüyorum kızım, sen anla' Burak Yılmaz Kardeşim. İstiklal Savaşı, otobüs şöförüyle yapılan kavgaya benzemez. Hele, hele kadın dövmeye hiç benzemez…Benden sana tavsiye: 'Büyük lokma yut, büyük konuşma…'

*

Sana gelince Murat Boz kardeşim:
Bu bir İstiklal Savaşıysa, 'Güçlü Türkiye istiyorum, ben de varım' diyorsan, güçlü devlet, güçlü orduyla olur. Alıverirler seni askere. Bir bakmışsın Maserati yerine, tanka binmişsin…Ver elini Suriye, El Bap, Rakka falan… Maazallah(!)…

Murat'çım şarkı yarışması değil, savaş bu…Ölümle yarış var orada…

'Vatan borcu, namus borcu' deyip nice, kınalı kuzularımız şehit oluyor… Bedelliye benzemez bu iş…Varım derken bir daha düşün… Bir bakmışsın, Güçlü Türkiye için askersin…Kabulse ne mutlu sana…

*

Beğendin mi yaptığını Rıdvan Kardeşim? Türkiye'nin yarısını karşına aldığın yetmezmiş gibi,bu gençleri de ortak ettin tutarsızlığına…

Referandumdaki evet oyundan, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı çıkarmak, şeytanın bile aklına gelmezken,senin bunu akıl etmen pes doğrusu…

Var mısın diyorsan ya senin anladığın askerliğe?..

Yokuz…

Biz hala Mustafa Kemal'in Askerleriyiz…