Üç’’e karşı beş!

14 Aralık.1977 yılında yani yaklaşık 32 yıl önce, Yerel Seçimlerde; Buca, Gültepe ve Bergama’’da 3 genç insan Belediye Başkanı seçildi. ’¶
Işılay Saygın (AP-Buca), Aydın Erten (CHP-Gültepe), Rifat Serdaroğlu (AP Bergama).
Fikir ve inanç sahibi 3 genç insan.
Neler söylenmedi ki bu üç kişi için?Komünist oldular, faşist oldular, yalancı milliyetçi oldular, salon sosyalisti oldular. Ama bir arada kalmayı, beraber yaşamayı becerebildiler.
İktisadi Ticari Bilimler Akademisi’’ndeki öğrenci seçimlerinde, rahmetli Hüseyin Bilir sağın, Yüksel Çakmur sol’’un adayı idi.
Gündüzleri kavgaya varan mücadelelerden sonra, akşamları aynı meyhanede oturmayı ve beraberce eğlenmeyi becerebildiler.

Bu üç genç için her şey söylendi ama bir şeyi söyleyemediler; ’“Belediye imkanlarını kendileri için kullandılar, hırsızlık yaptılar’” diyemediler.
Onlar hem halka, hem de darbe yönetimlerine hesap verdiler, işkence gördüler ama devlete asla küsmediler.
Sayın Erten 2000 yılı 10 Ağustos’’unda vefat etti. 9 yıldır sevenlerince Gültepe-Toros kabristanında anılır. Onun en büyük ödülü sevenlerinin gönlünde yaşaması.
Işılay Hanımla ben, siyasette ve ülke yönetiminde çok önemli yerlere, kendi gücümüzle, önseçimle geldik. Işılay hanımın Türk kadınına ve İzmir’’e yaptığı hizmetler saymakla bitmez. Hala her gün yüzlerce kişi ondan yardım ister, o da yardım edebilmek için çırpınır durur. Son olarak kendi birikimleri ile Işılay Saygın Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi’’ni kurup Türk gençliğine armağan etti.
Benim gurur kaynağım ise, İzmir Yüksek Teknoloji Üniversitesi’’nin kurulması ve şahsıma verilen fahri doktora diplomasıdır.

Bunları neden anlattım, biliyor musunuz?
12 Eylül 1980 darbesinden sonra yepyeni bir belediyecilik tarzı türedi:
’“Çalsın, çırpsın ama bana da bir şeyler versin’”.
Maalesef halkımızın bir kısmı bu yöntemi benimsedi, en azından ses çıkarmadı, üstelik oyunu da verdi. Bilemedi ki çalınan paranın tamamı kendi parası idi, kendine verilen ondan çalınanın binde biri idi.
Üstelik belediye imkanları ile zenginleşenler bu parayla ülke yönetimine talip oluyorlar ve bazıları da başarıyordu. Ama kaybeden nedense hep halkımız oluyordu.

Kronolojik sırayla ’“ülke kaderiyle oynamaya cesaret eden başkanlar’”ı görelim:

Bedrettin Dalan: Bayburt 1941 doğumlu. Şeyhbızın aşiretinden. Sıradan bir elektrik mühendisi. İş yaptığı yıllarda verdiği vergi belli.1984-1989 yılları arasında başkanlık yaptı. Sonra Demokrat Merkez Partisi’’ni kurdu, Genel Başkan oldu. Tekrar denedi seçilemedi. O kadar çok parayı nereden bulduysa İstek vakfını ve Yeditepe Üniversitesi’’ni kurdu.

Recep Tayip Erdoğan:1954 yılında İstanbul Kasımpaşa’’da, babasının ikinci hanımının üçüncü çocuğu olarak çok fakir bir ailede dünyaya geldi. İETT’’de çalıştı. Bisküvi ve sucuk yapımında iş yaptı. Çocuklarını Allah rızası için arkadaşları okuttu. İstanbul Belediye Başkanı olduktan sonra aniden, yüksek atlama yaparak sınıf atladı. Sonra parti kurdu ve iktidar oldu, yedi senedir iktidarda.

Ali Müfit Gürtuna: Geçim sıkıntısı çeken bir Belediye Meclis üyesi idi. Sonra başkan oldu. Daha sonra parti kurdu. Nasıl bulduysa milyon dolarlar harcadı. Ama haydan gelen huya gitti. Paralar boşa gitti.

Melih Gökçek: Kendi halinde bir Anadolu çocuğu iken, önce MHP, sonra RP ve AKP’’den başkan oldu. Bir ara parti kurdu, Türkiye’’de örgütlendi. Sonra Tayip beyle anlaşarak dönüş yaptı. İki oğlunun ticari faaliyetleri çok yeni olmasına rağmen, her ikisinin de birer futbol takımı var. Ankaraspor ve Ankaragücü. Sinan Aygün ve Rifat Hisarcıklıoğlu ile iş merkezlerindeki ortaklıkları ve arazileri ANKARALI taksicilerin en önemli dedikoduları arasındadır.

Mustafa Sarıgül: Türkiye’’nin yeni kurtarıcısı, Şişli eski Belediye Başkanı Gülay Atığ’’ın yardımcısı. Başkan olduktan sonra inşaat müteahhitlerinin ve medya patronlarının sevgilisi. Türkiye Değişim Hareketi’’nin Lideri. CHP’’yi bölmek için dosyaları karşılığı piyasaya sürüldüğü iddia edilen sevimli kurtarıcı.

Aziz ve Asil Türk Milleti!
Şu soruları bu beş başkana sormak senin hem hakkındır, hem de görevindir:

1)Belediye Başkanı oluncaya kadar kaç TL vergi verdiniz?
2)Belediye Başkanı olmadan evvel kendilerinin ve 1. derece yakınlarının mal varlığı ne kadardı?
3)Başkanlık görevinden sonra mal varlığınız ne oldu?
4)Bir Üniversite kurmanın maliyeti ne kadardır?
5)Hepiniz birer parti kurdunuz. Bir Siyasi Parti kurup, 81 ilde, 895 ilçede, 2875 beldede teşkilatlanmanın bedeli yaklaşık 100 milyon TL’’dir. Millet hayrına kurduğunuz partilerin parasını nereden buldunuz?

Eğer bu soruları sormaz ve açık cevaplar almazsanız, yine eskiden olduğu gibi ağzınıza bir tane zeytin verip, ardınıza güğüm tutmaya devam ederler.
Milletten kılıfına uydurarak aldıklarını, yine milleti soymak için kullanmaya devam ederler. Biliyorum, şimdi bir sürü laf kalabalığı ile ortalığı bulandırmaya çalışacaklar.
Hiç telaşa gerek yok. Hepimiz Uluslararası bir inceleme kurumuna vekalet verelim her şey ortaya çıksın.

Bu yazıyı son olarak okuttuğum aksakallı, çarıklı erkanıharp bir dede var. Ne dedi bilir misiniz: Bu beşini silkele, ülkenin iç borcu kalmaz.
Ayıp filan demeyin; O ayıp, bu ayıp, ne yapsın Şuayıp?.

İzmirli olmakla ne kadar gururlansak yeridir.
Fikirlerine katılır veya katılmazsınız ama siz aşağıda isimlerini sayacağım başkanlar hakkında en ufak bir yolsuzluk iddiası duydunuz mu?
Rahmetli Osman Kibar, Rahmetli İhsan Alyanak, Rahmetli Ahmet Piriştina, Burhan Özfatura, Yüksel Çakmur, Aziz Kocaoğlu?
Duyamazsınız, çünkü onlar İZMİRLİ!