'TÜSİAD(Türk Sanayici ve İşadamları Derneği) Kurucular Protokolü;'
Anayasamızın öngördüğü karma ekonomi prensiplerine ve Atatürk ilkelerine uygun olarak, sanayi ve hizmet alanlarında çalışan meslek, bilim ve işadamlarının bilgi, tecrübe ve faaliyetlerini ahenkleştirerek değerlendirmek suretiyle, Türkiye'nin demokratik ve planlı yollarla kalkınmasına ve Batı uygarlık seviyesine çıkarılmasına yardımcı olmak amacıyla kurulan, Türk Sanayici ve İşadamları Birliğinin devamlılığını sağlamak ve görevlerini yürütmek üzere lüzumlu maddi yardımları, mutabık kalınacak esaslar dahilinde, müştereken yapacağımızı taahhüt ederiz. Tarih: 2 Nisan 1971
Anayasamızın öngördüğü karma ekonomi prensiplerine ve Atatürk ilkelerine uygun olarak, sanayi ve hizmet alanlarında çalışan meslek, bilim ve işadamlarının bilgi, tecrübe ve faaliyetlerini ahenkleştirerek değerlendirmek suretiyle, Türkiye'nin demokratik ve planlı yollarla kalkınmasına ve Batı uygarlık seviyesine çıkarılmasına yardımcı olmak amacıyla kurulan, Türk Sanayici ve İşadamları Birliğinin devamlılığını sağlamak ve görevlerini yürütmek üzere lüzumlu maddi yardımları, mutabık kalınacak esaslar dahilinde, müştereken yapacağımızı taahhüt ederiz. Tarih: 2 Nisan 1971
Vehbi Koç - Dr.Nejat F. Eczacıbaşı - Sakıp Sabancı- Selçuk Yaşar- Raşit Özsaruhan-Ahmet Sapmaz-Feyyaz Berker-Melih Özakat-İbrahim Bodur-Hikmet Erenyol-Osman Boyner-Muzaffer Gazioğlu…
Kurucular Protokolünü, Tüsiad'ın web sitesinden aldım. Bugün Tüsiad'ı yönetenler, kurucular protokolüne imza koyanların çocukları. Ne kadar hazin değil mi? Babaları 'Atatürk İlkeleri' ve 'Türklük' ile gurur duymuşlar, bu güzel değerlerimizi hem kurucular protokolüne, hem de tüzüklerine koymuşlar, çocukları ise bu değerlerin değiştirilmesini istiyorlar. Vehbi Bey, Sakıp Bey ve diğerleri sağ olsalardı böyle bir teklife şu sözlerle karşı çıkarlardı; 'Çocuklar kendinize gelin, biz bu Cumhuriyetin ne zor şartlar altında kurulduğunu çok iyi biliriz. Sizler, parayı,serveti, zenginliği hazır buldunuz, şımardınız. Bu değerler, bizi biz yapan, bir arada tutan, bütünlüğümüzü sağlayan değerlerimizdir. Bizler Tüsiad'ı kurarken bu değerleri bilerek koyduk. Bırakın siz Anayasa'dan Atatürk ve Türk kelimelerini çıkarmayı da, gücünüz yetiyorsa, utanmıyorsanız Kurucular Protokolündeki Atatürk ve Türk kelimelerini çıkartın.'
Tüsiad'ın Yuvarlak Masa Toplantılarından çıkan Anayasa Çalışmasından çıkan sonuca göre, Anayasa'mızda 'Değiştirilemez' madde yokmuş!.. Cumhuriyet hariç her şey değişebilirmiş!..
Anayasamızın değiştirilemez maddeleri arasında Atatürk Milliyetçiliği ve Türklük de var. Tüsiad'a göre bunları da değiştirebilirmişiz!..
Madem ki, Tüsiad'ı kuranların çocukları Türklükten utanır hale geldiler ve kendini Türk saymayanların bu taleplerini demokrasi(!) adına kabullenir oldular, işe Tüsiad'ın isminden başlayıp, oradaki 'Türk' kelimesini kaldırsınlar. Onlara bu fikri veren ve kurduğu partisi YDH ile Türk Milletinden gerekli cevabı alan Boyner çiftinin adını Tüsiad'ın başına koysunlar. Bosiad(Boyner Sanayici ve İşadamları Derneği) yapsınlar, olsun bitsin…
Madem ki, Tüsiad'ı kuranların çocukları Türklükten utanır hale geldiler ve kendini Türk saymayanların bu taleplerini demokrasi(!) adına kabullenir oldular, işe Tüsiad'ın isminden başlayıp, oradaki 'Türk' kelimesini kaldırsınlar. Onlara bu fikri veren ve kurduğu partisi YDH ile Türk Milletinden gerekli cevabı alan Boyner çiftinin adını Tüsiad'ın başına koysunlar. Bosiad(Boyner Sanayici ve İşadamları Derneği) yapsınlar, olsun bitsin…
Tüsiad'ın fikir babası Cem Boyner şunları söyledi;
'Çok zor bir testi söylemek istiyorum. İnsanlarımızın özgürlüğü, onuru, hakları ülkenin bölünmesinden, devletin kendisinden önemlidir. Devlet insanları mutlu etmek için vardır. Anayasa da aramızdaki bir sözleşmedir. Beğendiğin ülkenin sözleşmesine girersin, beğenmediğine gitmezsin, böyle bir hakkın var. Bunun için yapıyorsun bu sözleşmeyi, devlet devam etsin diye yapamazsın.
Devlet beni korusun, beni eğitsin, düşmanlarıma karşı korusun, geleceğimi garanti altına alsın diye yaşarsın bu ülkede…
Türkiye'nin insanlığının mutluluğu, onuru, haysiyeti- bir kısmının değil tümünün birer birer- bu ülkenin bölünmesinden daha önemlidir diyebiliyorsanız, doğru yoldayız, bu işin sonunda güzel bir şey çıkar.'
'Çok zor bir testi söylemek istiyorum. İnsanlarımızın özgürlüğü, onuru, hakları ülkenin bölünmesinden, devletin kendisinden önemlidir. Devlet insanları mutlu etmek için vardır. Anayasa da aramızdaki bir sözleşmedir. Beğendiğin ülkenin sözleşmesine girersin, beğenmediğine gitmezsin, böyle bir hakkın var. Bunun için yapıyorsun bu sözleşmeyi, devlet devam etsin diye yapamazsın.
Devlet beni korusun, beni eğitsin, düşmanlarıma karşı korusun, geleceğimi garanti altına alsın diye yaşarsın bu ülkede…
Türkiye'nin insanlığının mutluluğu, onuru, haysiyeti- bir kısmının değil tümünün birer birer- bu ülkenin bölünmesinden daha önemlidir diyebiliyorsanız, doğru yoldayız, bu işin sonunda güzel bir şey çıkar.'
Türkiye'nin birliğini bozacak bu fikirleri ve sahiplerini muhatap almazdım, fakat özellikle gençler, bunları bir adam sanıyorlar. Bir de medya, görevi gereği bunların bu saçma fikirlerini olanca gücüyle yayacak. Hiç olmazsa farklı bir bakış da bilinsin istedim;
*Cem Boyner; Türkiye Cumhuriyeti Devletini kendi şirketlerinde para vererek çalıştırdığı 'Güvenlik Şirketi' ile karıştırmış. Devlet onu düşmanlarından korusunmuş! Sizin düşmanınız kim? Devlet sizi kimden koruyacak?
Aramızdaki fark budur; Biz Türk milletinin çoğunluğu olarak Devletimizi kutsal bir varlık olarak kabul ederiz, bunlar devletimizi 'Bodyguard' yerine koyarlar.
Aramızdaki fark budur; Biz Türk milletinin çoğunluğu olarak Devletimizi kutsal bir varlık olarak kabul ederiz, bunlar devletimizi 'Bodyguard' yerine koyarlar.
*Cem Boyner; Anayasa aramızda bir sözleşmedir. Beğendiğin ülkenin sözleşmesine girersin, beğenmediğine gitmezsin, diyor..
Evet Anayasamız, Devletle Millet arasında yapılmış bir sözleşmedir. Bu sözleşme bizim 'Vatan' dediğimiz, uğrunda can vermekten çekinmeyeceğimiz kutsal toprak parçasında geçerlidir. Bizim başka bir ülkeye gitme gibi bir düşüncemiz olamaz. Yanlış yapılan bir iş olursa o yanlışı yine bu topraklarda düzeltiriz. Ama yıkmadan, bölmeden. Çünkü biz bu ülke insanlarının tümünü kendi canımız gibi görürüz. Onları, üzerlerinden para kazanılacak birer 'meta' olarak görmeyiz…
Evet Anayasamız, Devletle Millet arasında yapılmış bir sözleşmedir. Bu sözleşme bizim 'Vatan' dediğimiz, uğrunda can vermekten çekinmeyeceğimiz kutsal toprak parçasında geçerlidir. Bizim başka bir ülkeye gitme gibi bir düşüncemiz olamaz. Yanlış yapılan bir iş olursa o yanlışı yine bu topraklarda düzeltiriz. Ama yıkmadan, bölmeden. Çünkü biz bu ülke insanlarının tümünü kendi canımız gibi görürüz. Onları, üzerlerinden para kazanılacak birer 'meta' olarak görmeyiz…
*Cem Boyner; Türkiye'nin insanlarının mutluluğu, onuru, haysiyeti- bir kısmının değil tümünün birer birer - bu ülkenin bölünmesinden daha önemlidir, diyor..
Türk insanının mutluluğu, onuru, haysiyeti bu ülke bölünmediği ve Demokrasiyi, Cumhuriyeti, Laik Sosyal Hukuk Devletini yaşatabildiği sürece vardır. Hayal görmeye gerek yoktur.
Türkiye Cumhuriyetini bölmek ve yıkmak isteyen belli başlı iki büyük tehlike vardır;
1- Şeriat nizamını ve İslam Cumhuriyetini getirmek isteyenler,
2- Yüzlerce yıldır devam eden, dış destekli etnik temele bağlı Kürtçü-Bölücüler.
İstenen bu iki rejimi İran ve Kuzey Irak'ta görüyoruz. Eğer bu iki rejimde de insanlar mutlu olabiliyorsa mesele yok. Ama o ülkelerdeki insanlar bu iki vahşi rejimden kaçmak için çabalıyorlar.
Tüsiad'ın, BDP'nin söylemlerini aşan bu sözleri beni çok üzdü.. Cumhuriyet kurulduğundan beri bu milletin tüm kaynaklarını kullanıp, zengin olan insanlar da bu ülkenin gerçeklerini anlayamamışlarsa işimiz çok zor sevgili dostlarım çok zor…
Türk insanının mutluluğu, onuru, haysiyeti bu ülke bölünmediği ve Demokrasiyi, Cumhuriyeti, Laik Sosyal Hukuk Devletini yaşatabildiği sürece vardır. Hayal görmeye gerek yoktur.
Türkiye Cumhuriyetini bölmek ve yıkmak isteyen belli başlı iki büyük tehlike vardır;
1- Şeriat nizamını ve İslam Cumhuriyetini getirmek isteyenler,
2- Yüzlerce yıldır devam eden, dış destekli etnik temele bağlı Kürtçü-Bölücüler.
İstenen bu iki rejimi İran ve Kuzey Irak'ta görüyoruz. Eğer bu iki rejimde de insanlar mutlu olabiliyorsa mesele yok. Ama o ülkelerdeki insanlar bu iki vahşi rejimden kaçmak için çabalıyorlar.
Tüsiad'ın, BDP'nin söylemlerini aşan bu sözleri beni çok üzdü.. Cumhuriyet kurulduğundan beri bu milletin tüm kaynaklarını kullanıp, zengin olan insanlar da bu ülkenin gerçeklerini anlayamamışlarsa işimiz çok zor sevgili dostlarım çok zor…
Yılmadan yorulmadan bu çarpık fikirlerle mücadeleye devam edip, milletimize doğruları anlatmaya devam edeceğiz.
Bugün yeni bir cephe açıp Boyner ürünlerini evimize sokmamaya karar verdik. Gitsin o muhteşem fikirlerini ve ürünlerini çok beğendiği İran ve Kuzey Irak'ta satsın…
Bugün yeni bir cephe açıp Boyner ürünlerini evimize sokmamaya karar verdik. Gitsin o muhteşem fikirlerini ve ürünlerini çok beğendiği İran ve Kuzey Irak'ta satsın…
Sağlık ve başarı dileklerimle 24 Mart 2011
Not: 26 Mart 2011 Saat 13.30 İzmir-Kıbrıs Şehitleri Cd. Tansaş Önündeyiz.
Birliğimize, beraberliğimize, demokrasiye, hukuka bağlılığımızı göstermek için. İzmir yine Türkiye'ye ışık tutacak…
Birliğimize, beraberliğimize, demokrasiye, hukuka bağlılığımızı göstermek için. İzmir yine Türkiye'ye ışık tutacak…