Oxford Sözlüğü 2024 yılı için “brain rot” terimini yılın kelimesi olarak seçmişti. Ve dünyanın giderek daha zor bir hale geldiğini ortaya koyan sözcüğü ise Merriam-Webster Sözlüğü seçti. Onlara göre yılın kelimesi ‘polarization’, yani kutuplaşma.
Artık ülkemizde de "yılın kelimesi" seçiliyor. Türk Dil Kurumu (TDK)bazı kelimeleri oylamaya sunmuş. Kelimeler şunlar: Kalabalık yalnızlık -Merhamet -Dijital yorgunluk -Yabancılaşma -Yozlaşma -Yapay zeka -Algoritma.
Bu kelimelerin hepsi olabilir ama …
Ama bana sorarsanız Türkiye’de yılın kelimesi: Pestisit.
Başka adaylar da var elbette ama bence en önemlisi bu. Korku, nefret, pusu, kurnazlık, taklit gibi…
Sadece kişisel gözlemlerime dayanarak yazmıyorum bunu, arama motoru aramasında da en çok çıkan kelime “pestisit”.
Mesela dün: 22 Aralık günü medyaya yansıyan haberlere bakalım:
AB Komisyonu, Türkiye’den ihraç edilen limonlarda yasaklı Buprofezin ve Etoksazol tespit etti. Potansiyel sağlık riski nedeniyle uyarı kodu verildi. Ayrıca mandalina, domates, Antep fıstığı ve incirde de yüksek miktarda pestisit ve aflatoksin bulundu!
Aslında pestisitler, tarımda zararlı organizmaları kontrol etmek amacıyla kullanılan kimyasal maddeler. Ancak yanlış ve aşırı kullanımları hem çevreye hem de insan sağlığına ciddi zararlar verebiliyor.
Ekonomiye de zararı var: İhracat ürünleri iade ediliyor.
İade edilen ürünler iç piyasaya veriliyor iddiaları da önemli…
Çünkü pestisitlerin insan sağlığına zararları büyük. Akut zehirlenmeler yapabiliyor. Pestisitlere doğrudan maruz kalma baş ağrısı, mide bulantısı, baş dönmesi, cilt tahrişi ve ciddi durumlarda solunum problemleri gibi etkiler yaratabiliyor.
Kronik etkileri de var… Uzun süreli maruz kalma kansere, hormonal bozukluklara, sinir sistemi hasarına ve üreme sorunlarına yol açabilir. Özellikle organofosfat türü pestisitler, sinir sistemi üzerinde ciddi hasarlar bırakabiliyor.
Pestisitlerin yanlış uygulanması, tarım ürünlerinde kalıntı bırakabilir ve bu, tüketici sağlığını tehdit ediyor. İhracattaki en büyük sıkıntı da bu kalıntılar!
Ayrıca önemli çevresel zararları da var pestisitlerin. Toprak Kirliliği başta geliyor. Pestisitler toprağın yapısını ve faydalı mikroorganizmaları olumsuz etkileyerek toprağı verimsiz hale getiriyor. Yağmur veya sulama yoluyla pestisitlerin su kaynaklarına karışması, içme sularında ve ekosistemlerde kirliliğe neden oluyor.
Bunlardan da önemlisi “Biyoçeşitliliğe verdiği zarar”… Pestisitler, sadece hedef zararlıları değil, faydalı böcekleri (örneğin arılar), kuşları ve diğer hayvanları da öldürebilir. Bu durum ekosistem dengesini bozabilir.
Zararlı organizmalar, pestisitlere karşı zamanla direnç geliştiriyor. Bu, daha fazla kimyasal kullanımını teşvik ederek hem çevreye hem de insanlara zarar veren bir kısır döngü oluşturuyor.
Hava kirliliği de yaratıyor. Havaya karışan pestisitler, çevrede toksik partiküller oluşturabilir ve uzun mesafeler boyunca taşınarak geniş alanları etkiliyor.
Çözümü yok mu? Elbette var. İlki kolaya kaçmadan biyolojik mücadelede kararlılık. Zararlıların doğal düşmanlarının kullanılması şart.
Gerçek organik tarımı tercih etmek zor ama kimyasal yerine doğal gübre ve ilaç kullanımı da önemli bir tercih nedeni. Hem kimyasal hem biyolojik yöntemlerin kontrollü ve dengeli şekilde kullanılması da şart. Pestisitlerin zararlarını en aza indirmek için doğru uygulama yöntemleri, düzenlemeler ve alternatif tarım tekniklerinin benimsenmesi büyük önem taşıyor.
Ama bu kafa ile gidersek önümüzdeki yılların da kelimesi “Pestisit” olabilir.