EGEDESONSÖZ- Tire Süt Kooperatifi Başkanı Osman Öztürk, SONSÖZ TV'nin konuğu oldu. Gazeteci yazar Muhittin Akbel'in sorularını yanıtlayan Başkan Osman Öztürk, Tire Süt Kooperatifinin hizmetlerinden, USK'nın açıklamış olduğu çiğ süt fiyatlarının yetersizliğine kadar bir çok konuda samimi açıklamalarda bulundu. Başkan Öztürk, açıklanan çiğ süt fiyatları ile gider kalemlerinin asla karşılanmadığını söyledi. Başkan Öztürk, 'Türkiye'de su ve elektrikle ilgili problemler var ve birçok arazimiz ekilemez durumda. Yeme ihtiyaç büyük. Yeme talep olunca, fiyatı da artıyor. Bizim kafamızı sürekli kurcalayan şey, neden özellikle süt fiyatı artmayınca yem fiyatı artmıyor da süte zam geldiğinde neden hemen artıyor?' ifadelerini kullandı.
ÜRETİCİ ZAMLI SÜT SATMADAN YEM'E ZAM GELİYOR
Devletin haftalık yükselen yem fiyatlarına el atması gerektiğini savunan Başkan Öztürk, 'Bir aralık sütün bol olduğu dönemlerde sanayiciye Ulusal Süt Konseyi (USK) fiyatının altında fiyata süt veriliyordu. Ancak şu anda yurt dışı ihracat ürünlerinde inanılmaz bir talep var ve biz bu ürünü yurt dışına gönderebilirsek Türkiye'ye de gelir oluşturacağız. Süt fiyatı yükseliyor, üretici daha zamlı fiyattan süt satmadan yeme zam geliyor. Devletin buna el atması lazım, devlet kontrolleriyle bu fahiş zamların engellemesi gerekiyor. Türkiye'de su ve elektrikle ilgili problemler var ve birçok arazimiz ekilemez durumda. Bizim bölgemizde de şu anda daha öncesinde yılda iki ürün alınabilen yerlerde tek ürün dahi alınamaz oldu, susuzluktan… Bundan dolayı hayvan besini sıkıntısı yaşanıyor ve hayvancı yem almaya başlıyor. Bu nedenle yeme talep olunca yem fiyatları da artıyor. Bizim kafamızı sürekli kurcalayan şey, neden özellikle süt fiyatı artmayınca nem fiyatı artmıyor da, süte zam geldiği gibi neden yem fiyatları artıyor? 15 gün içerisinde 3 zam yapan yem firmaları var' dedi.
SADECE SÜT VEREN HAYVANLAR BESLENMİYOR Kİ…
USK'nın çiğ süt fiyatlarını belirlerken sadece yem gideri olarak süt veren hayvanların hesaplandığını söyleyen Başkan Öztürk, sözlerine şu şekilde devam etti:
'Şu andaki Ulusal Süt Konseyi'nin (USK) fiyatı 8,5 lira. Çiğ sütü 8,5'a yükseltmesine karşın ucunu açıkta bıraktı. Firma ve sanayicilerin süt isteklerinin artması dolayısıyla artış devam ediyor. 10 lira üreticiyi kurtarır mı? Mümkün değil. Konsey süt fiyatını belirlerken sadece süt veren havyanın yediği yemi ve işletme giderlerini temel alıp değerlendiriyor ancak Türkiye'de bir de şu gerçek var. Her bir hayvanın bir gideri var, hepsini ortak olarak hesapladığımızda daha yüksek rakamlar çıkar. Süt fiyatlarının eksik kaldığı yerlerde devletin en azından 20 kuruş olan bir dönem 1 lira yaptıkları destekleme primi şu anda 50 kuruş olarak devam ediyor. Şu andaki görünen miktar 9 lira ancak bunun çok acil olarak USK fiyatını biraz daha yükseltecek; devlet de desteğini biraz daha artıracak ve yılbaşına kadar artırılması gerekiyor. Piyasa şu an çok düzensiz hale geldi. Her firma süte başka bir fiyat çekiyor. 15'er günlük durumlarda dahi süt fiyatları değişiyor. Ekim'in 1'i başka fiyat, 15'i başka fiyat... Bu kadar kargaşanın olduğu bir ortamda biz de ortaklarımıza fiyat vermekte zorlanıyoruz. Ben bir fiyat açıklayacağım bakıyorum iki gün sonra fiyat değişmiş. Bizim aldığımız fiyatlar da USK'nın açıkladığı fiyatın üzerinde.'
TARIM BAKANLIĞI'NIN KENDİNİ SOYUTLAMASI LAZIM
Ulusal Süt Konseyi'nin (USK) süt fiyatını belirlerken Maliye Bakanlığınca baskı altına alındığını aktaran Başkan Öztürk, 'Hepimiz biliyoruz Tarım Bakanlığının bir bütçesi var. Ülkemizde sütün enflasyonu artırıcı bir etki olarak görüldüğü bir yerde, sütün de mutlaka etkisi vardır ama sütün enflasyon üzerinde anlattıkları gibi bir etkisi olacağını zannetmiyoruz. USK toplanıyor, USK'ya Maliye Bakanlığı baskı uyguluyor, şu limitten fazla olursa biz sıkıntı yaşarız, diyor. Bir kere Tarım Bakanlığı ödemeleri konusunda kendini soyutlaması lazım. Aldığı bütçeyi uygun kullandığı zaman bütçe herkese yeter. Eksik bir yer kalırsa onunla da ilgilenilir. Ancak Maliye Bakanlığının sürecin içerisinde sürekli böyle yapmayın, bu kadar artırmayın denmesi çok doğru değil' ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE'DE SÜT KRİZİ YAŞANACAĞINI DÜŞÜNMÜYORUM
Yurtdışına süt tozu ihracatının yasaklanmasını değerlendiren Başkan Öztürk, 'Türkiye'nin süt tozuyla alakalı ihracat yapması hepimizi sevindirir. Devlet belli zamanlarda süt tozunu ya da üretilen ürünlerin ihracatını kısıtlayarak ülkedeki düzeyi görmek ve ölçmek istiyor. Firmalara da bu şekilde düzenlemeler getiriyor. Bizim süttozu üreten sanayicilerimiz hala var, belli bir zaman sonra bu bolluk olduğu zaman büyük olasılıkla açılması lazım. Türkiye'de süt krizinin yaşanabileceğini pek düşünmüyorum. Belli zaman sonra devlet girdi maliyetlerinde düşürme yaparak destek verecektir' açıklamasında bulundu.
SÜT KUZUSU PROJESİ, DEVAM ETMESİ GEREKEN BİR PROJE
Süt kuzusu projesine Tire Süt Kooperatifi olarak süt vermeye devam ettiklerini belirten Başkan Öztürk, şu değerlendirmelerde bulundu:
'Süt Kuzusu projesi başladığı zaman Tire Süt Kooperatifi, 20-30 tonlarla başlamış. Daha sonra verdiğimiz süt 70-80 tonlara çıkmış. Şu anda dağıtılan süt, toplamda 40-45 ton… Bunun bir kısmını KÖY KOOP kendine bağlı kooperatiflerden alıyor, diğer yarısını da bizden alıyor. KÖY KOOP sütünü İzmir Büyükşehir destekli dağıtırken biz kendi arabalarımızla, çalışanlarımızda yapıyoruz. Süt Kuzusu çok güzel bir proje ve devam etmesi gerekiyor bence. Giderek artan bir ekonomik sıkıntı var ülkemizde. Büyükşehir belediyeleri, büyük yatırımlar yapıyor olabilir ancak bu yatırımların yanında, şöyle bir projeyi de hayata geçirmeli. Özellikle ilkokullardaki çocuklarımıza beslenme yardımı yapılmalı. Bugün pek çok çocuğumuz kahvaltı yapmadan, ailesinin yoksulluğu nedeniyle yapamadan okula gidiyor. Nasıl ki çocukluğumuzda süt tozu veriyorlardı bizlere, onun gibi biz de süt verelim. Öğrencilere sabah kahvaltısı verilmeli. Bu çok büyük bir sorun. Hem süt içme alışkanlığının kazandırılması, hem de gelişmelerine katkı konması açısından süt çok önemli. Bir yol yapabilirsiniz ve uzun yıllar kalabilir ancak bir çocuğu ufaktan büyütüp yetiştirmek, yapılan tüm yollardan daha değerlidir. Kooperatifler aracılığıyla sütleri temin edip çocuklara destek sağlayabiliriz.'
KOOPERATİFLER HER ZAMAN VAR OLMALI
Kooperatiflerin en büyük destekçilerinin belediyeler olması gerektiğini anlatan Başkan Öztürk, 'Göreve geldiğimizden beri şunu savunuyorum; bölgede kooperatifler var olmalı ve bu kooperatiflerin de en büyük destekçisi belediyeler olmalı. Kooperatifleşme oldukça insanlar daha mutlu yaşam sürer. Bizim için önemli olan küçük üretici insanların hayatlarını devam ettirebilmesi için küçük üreticiler her zaman korunup desteklenmeli. Küçük üreticilerin köyden kente göçü ancak bu şekilde engellenir. İktisat kongresinde en son bir araya geldiğimizdeTürkiye'nin birçok yerinden çeşitli katılımcılar vardı. Herkesin bölgesel fikirleriyle birlikte bazı kararları değiştirdik. Türkiye tarımı için ne yapabiliriz, bunu tartışıyoruz. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer'e sonsuz teşekkürler ediyorum, bu konuda bize önderlik yapıyor. Bizim kooperatif olarak İzmir Büyükşehir Belediyesine en büyük katkı yapabileceğimiz konu, süttür. Biz de bu katkıyı vermeye çoktan hazırız' dedi.
YEM PAHALILIĞINDAN KESİME GİDEN ÇOK HAYVAN VAR
Süt miktarında düşüş olduğunu ve bunun nedenlerini anlatan Başkan Öztürk, şu tespitlerde bulundu:
'Süt miktarlarında gözle görülür şekilde, hiç kimsenin inkar edemeyeceği bir düşüş var. 2022'nin başında Tire Süt Kooperatifinin işlediği süt miktarı 240 tondu. Şu anda 200 tonlara düşmüş durumda. Bunun 5-10 tonluk kısmı, yazdan çıkmamızdan kaynaklı olabilir. 30 bin ton kayıp var. Ortaklarımızın üyelikten ayrılmasından değil, tam aksine ortak sayımız arttığı halde düşüş söz konusu. Bu üretilen süt miktarındaki düşüşün sebebi, hayvanların kesime gönderilmesindendir. İkinci bir sebebimiz de girdi maliyetlerinin yüksekliğidir. Yüksek yem maliyeti yüzünden hayvanlarımız yeterince beslenemiyor. Yeterince beslenemediği için süt verimi düşüklüğü yaşanıyor. Beslemeyle alakalı da şunu söyleyelim; üreticilerimizin geçen sene aldığı yem katkısı vardı, piyasaya göre yarı yarıyaydı. Ancak bu fark iyice azaldı. Üretici, aldığı yemin nakliyesi, bunu ezme olarak ayırıp hayvanına yedirmesiyle maliyet, neredeyse piyasadaki rakamlarla aynı seviyeye geldi.'
İTHALATLA HAYVAN SAYISINI KORUMAK MÜMKÜN DEĞİL
Hükümetin uyguladığı hayvan ithalatı projesini eleştiren Başkan Öztürk, şu açıklamalarda bulundu:
'Türkiye'de hayvan sayısı azalıyor. İthalatla bu iş çözülemez. Bizim her başımızın sıkıştığında hayvan ithal ederek sorunu çözmeye çalışmak, beyhudedir. 90'lı yıllarda küçük üretici de ithal hayvan getiriyordu. Şimdi rakamlar çok büyük seviyeye ulaştı. Küçük üretici ithal hayvan alamıyor. 45-50 bin liraya hangi küçük üretici ithal hayvan satın alabilir ki… İthalatın anlamı başka yönlere kaydı. Şu anda ithalat için sıraya girmiş büyük, sanayici çapında üreticiler var. Siz bir işletme olsanız ilk olarak ikinci kalite hayvanı satarsın. Ülkemize de ikinci sınıf hayvan geliyor. Firmaların, ithal hayvan için iki-üç ay sonrasına gün verdiklerini duyuyoruz. Küçük Menderes havzasına hayvan getiren TIR'ların sayısını bilemiyoruz, o kadar çok ki. Peki, bu politika bizi kurtarır mı? Kurtarmaz. Çünkü bunu 20 yıldır deniyoruz. Bir süre ithal hayvanlar iyi süt veriyor, sonrasında sıkıntı başlıyor. Hayvan hastalanıyor, döl tutmuyor.'
KESİM FİYATLARI BİRAZ DAHA YÜKSELİRSE…
Karkas fiyatlarının günden güne artmasını da eleştiren Başkan Öztürk, 'Et fiyatlarının artması aynı süt fiyatları gibi bir bakıyorsunuz bir hafta karkas kesim fiyatı 90 liralarda, bir hafta sonra bakıyoruz 110 lira olmuş. Yani istikrar yok; bir fiyat koymak gerek. Fiyatların yüksek olması hoş değil' dedi. Devletin, Tire Süt Kooperatifi'ni artık bir holding olarak görmeye başladığının da altını çizen Başkan Öztürk, şu değerlendirmelerde bulundu:
'Biz çalışan sayısı olarak da ciro olarak da devletin öngördüğü sınırları çoktan geçtik. Bu nedenle devlet bizi bir kooperatif olarak değil de holding olarak görüyor. Dolayısıyla da çok sıkıntılar yaşıyoruz. Bugün itibariyle 435 çalışanımız var. Oysa devlet, 250 çalışandan fazlası olan kooperatifleri kooperatif olarak kabul etmiyor. Cironun 250 milyon liradan yukarı olmamasını öngörüyor. Bizim ciromuz, 1,4, 1,5 milyar lira. Yani devlet, bize artık büyümeyin, küçülün demek istiyor. Bir tesis yapmak istiyorum, devlet desteğinden yararlanamıyorum, 250 kişiyi aştığım için… Bu anlayışın mutlaka ve mutlaka değişmesi lazım. Bir ortaklarına para kazandırmaya çalışan, çok az karla çalışan kuruluşlarız, şirket değiliz. Kooperatifçiliğin gelişmesi için uygun düzenlemeler yapılmalı. Tarım bakanlığında sadece kooperatifleri yöneten bir bölüm açılması da mümkün olabilir. Ancak bizim isteğimiz, Kooperatifçilik Bakanlığı'nın kurulmasıdır. Çünkü mevcut mevzuat ve kurumlar, Türkiye'de kooperatiflerin sorunlarını, isteklerini değerlendirecek yeterlilikte değil. Bu ay bana gelen sadece bir tesisin elektrik faturası 1 milyon 300 bin TL. Devlet bizi holding gözüyle bakar, destek sağlamazsa, ben bunu nasıl öderim?'
GERÇEK KOOPEERATİFLERİ AYIRMAK LAZIM
Türkiye'de birçok kooperatifin farklı amaçlarla kurulduğunu ve devamlılığını sağlayamadığından bahseden Başkan Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Türkiye'de kurulan birçok kooperatif 3-5 kişinin bir araya gelmesiyle kuruluyor. Bakıyorsunuz destek ve yardımlarla 2-3 sene ilerlemiş, sonrasında yok olmuş. Gerçek kooperatifçiliği bir kere bu gibi yapılardan ayırt etmek gerekiyor. Ülkeye ekonomik olarak katkı veren kooperatifleri ayırt etmek lazım. Kooperatifler desteklendiği sürece küçük üreticinin malı değerlenir. Ve bu işi kooperatiflerden başka yapacak kimse yok. Tarım bakanlığında sadece kooperatifleri yöneten bir bölümün mutlaka olması gerekirdi. Artık böyle bir makam da kurtarmaz. Kooperatifçilik Bakanlığının mutlaka kurulması lazım. Çünkü Türkiye'de kooperatifçilerin sorunları da istekleri de çok fazla. Bunların değerlendirildiği birimler yetersiz kalıyor. Biz kooperatif olarak ortaklarımızın ayaklarına kadar giderek sütlerini alıp değerlendirmezsek, o üretici üretmekten vazgeçer. Ya hayvanlarını satar, ya da sütünü çarşıda pazarda satmaya çalışır. Sorunların çözülmesi için mutlaka Kooperatifçilik Bakanlığının kurulması kaçınılmaz oldu. Birçok bölgemizde kooperatifçilik çalışmaları hala daha ne yazık ki yeterli değil. Bakanlık kurulduğunda kooperatifçiliğin de gelişeceğini, amacına yönelik hizmetler üreteceğini düşünüyorum.'
KÜÇÜK ÜRETİCİLERİN YAŞAMASI İÇİN KOOPERATİFLER ARTMALI
Tire Süt Kooperatifinin başarılarını anlatan Başkan Öztürk, şu değerlendirmelerde bulundu:
'Bizim en büyük hedefimiz, ülke genelinde aşağı yukarı tüm yerleşim yerlerine ulaşabilmek. Bu hedefe vardığımızda başarılı olduğumuzu düşünebiliriz. Bizim Tire ve çevresinde 55 tane süt toplama merkezimiz var. Bu merkezler de her köyden görevlimiz var. Burada sütler toplanıyor ve en sağlıklı bir şekilde merkeze ulaştırılıyor. En büyük görevimiz küçük çiftçinin sütünü değerlendirebilmek. Bize 5 litre süt veren üretici de var sonuçta. Onun sütü de kıymetli bizim için. Akaryakıt ve yem konusunda da çiftçinin yüzünü güldürmeye gayret ediyoruz. İndirimli bir şekilde destek olmaya çalışıyoruz. Aylık 4 bin ton civarı yem veriyoruz ortaklarımıza, piyasanın altında bir fiyata. Marketlerimizde ortaklarımıza indirimli ürünler vermeye gayret gösteriyoruz. En önemli hizmetlerimizden biri de tarım aleti ekipman bölümümüz var. Herkesin bulamayacağı büyük çapta alet ekipmanları üyelerimizin hizmetine sunuyoruz. Bu hizmette peşin para falan almıyoruz, mahsuplaşıyoruz. Üretici alet ekipmanı bizden alıyor, işini görüyor, bize verdiği sütün parasından ay sonunda kesiyoruz. Hesaplarında da belli bir miktarı kadar avans tanıyoruz. Bu avansı aşanlar gelip ekstra paralarını ödüyorlar. Bu döngü içerisinde Tire Süt Kooperatifi olarak ortaklarımıza yardımcı olmaya çalışıyoruz. Zaten bizi biz yapanlardan birincisi ortağımız alabileceğini bizden en uygun fiyata alması. Fazla kar amacı düşünmeden bunları desteklemeye çalışıyoruz. Birlik beraberlik içerisindeyiz. Her zaman ortaklarımıza kapımız açık. Bizde ben yok, biz var. Birlikte çalışacağız, birlikte üreteceğiz ve birlikte kazanacağız.'