Teşbihte hata olmaz…*

İyi kötü üç dil konuşurum,
muhtemelen ilk kelimelerim Yunancaydı.
Yunanca ve Türkçe konuşarak büyüdüm,
akabinde de İngilizce eğitime geçtim,
telaffuzunu beceremediğim için Fransızcaya uzak kalmışımdır
ama İtalyancaya bayılırım,
çok az bilsem de bana neşeli gelir.
'Buongiorno'[1] mesela güne başlamak için idealdir,
'ciao'[2] ise muzurdur.
Bizim kilise papazına takılmak istediğimde de
'buongiorno mio padre, come stai?'[3] diye lafa başlar,
papazdan okkalı bir 'ya sabır' bakışı yerim…

Hal bu iken
'bize Yunanca – Türkçe ders versene' diyen çoktur etrafımda.
Lakin bir türlü, dil bilmekle
dil öğretmenin aynı şey olmadığını anlatamam.
Tercüme konusunda da aynı dertten muzdaripimdir,
hakim olmadığım bir konuyu kendi kelimelerimle Türkçe bile ifade edemezken
asla tercüme etmeye kalkışmam.

Sosyal medyada bir pankart dolaşıyor;
'Terörün dini, milleti, ırkı, vatanı yoktur' diye.
Birileri kalkmış bunu İngilizceye çevirmişler,
çevirmişler çevirmesine de
'terörizm dini, ulus, ırk, hiçbir vatan yok' diye bir şey çıkmış ortaya.
Belli ki çok şey anlatmak istemişler ama olmamış.

Kavramlar önemlidir,
benimsemek gerekir,
benimsediğini de kolay ifade edersin,
hem ana dilinde hem de başka dillerde.

Mesela 'Laiklik' kavramı,
okulda 'devlet ile din işlerinin birbirinden ayrılması' diye öğretilmişti bize,
bense 'din ve vicdan özgürlüğü' olarak benimsemişimdir 'Laikliği'.
Laiklik benim koruma kalkanımdır,
ben ancak laik bir ülkede var olabilirim.

Yunanistan'ın laik olmadığını öğrendiğimde çok şaşırmış,
Aleksis Çipras başbakan seçilip
parlamentoda dini yemin etmeyeceğini açıkladığında ise
kendisini ayakta alkışlamıştım.
Riyakarlığın lüzumu yoktu,
hem kendi inancına – ki ateist olmak da bana göre bir inançtır –
hem de benim inancıma saygı göstermişti.

Başbakanımız Ahmet Davutoğlu İzmir'e geldiğinde,
ayaküstü de olsa kendisiyle konuşma fırsatım olmuştu.
Nezdinde başta Valimiz olmak üzere
tüm mülki amirlerimize ve belediye başkanlarımıza
destekleri için teşekkür etmiştim.
Başbakanımızın cevabı bende saklı kalsın
ama bilin ki içimi ısıtmış,
bana güven vermişti.
Laik bir ülkede yaşayan bir gayrimüslim olarak
benim tek kalkanım laikliktir;
devletin koruması altında
demokrasiyle yoğrulmuş laiklik…

'Yeni anayasada laiklik olmamalı' açıklamasının ardından
değerlendirmeler gelmeye başladı.
Anayasa Komisyonu Başkanının açıklamalarından algıladığım kadarıyla
laiklikle ilgili bir sorun yok,
sorun uygulamada.
Zaten hazırlanmakta olan metinde 'Laiklik' ilkesi açıkça yer alıyormuş.
Burhan Kuzu da 'Elbette herkes ifade özgürlüğünde serbesttir' demiş.
Bence haklı,
söz konusu ifade özgürlüğü olunca
dediği gibi herkes serbesttir.

Yine de benim anladığım,
kavramların doğru algılanmadığı,
benimsenmediği
ve tabi ki doğru ifade edilemediğidir.

İfade özgürlüğü hakkımı kullanarak şunu diyebilirim,
merak etmeyin,
ben bir gayrimüslim olarak
laiklik kalkanı altında dinimi özgürce yaşayabiliyorsam,
nüfusun geri kalan %96,4'ü hiç endişelenmesin,
sorun yok…

*başlık belki biraz alakasız oldu ama olsun, severim ben bu lafı…


[1] İtalyanca 'günaydın'

[2] İtalyanca 'merhaba'

[3] İtalyanca 'günaydın pederim, nasılsın?'