Tepedeki hesaplaşma

Kulisler yapılıyor, toplantılar düzenleniyor. Ekipler arası kavgalar kızıştı, kılıçlar çekildi.’¶ Ve CHP kulislerinde yaptığım derin araştırmanın sonunda en az 4 gün sürecek yazı dizisiyle karşınızdayım. Amacımız tabi ki İzmir’’in fotoğrafını ortaya koyabilmek. Ama CHP’’yi bilenler bilir. Büyük fotoğrafı göremezseniz, küçük fotoğrafları yeterince göremez, anlatamazsınız. O nedenle en tepeden, genel merkezdeki hesaplaşmadan başlamak gerekiyor.
Tepedeki hesaplaşmanın aktörlerini sıralayalım önce:
1-Deniz Baykal, Genel Başkan. Tartışmasız bir güç. Ama CHP geleneğinden gelen başka güç dengeleri de var partide.
2-Genel Sekreter Önder Sav: Yani parti hiyerarşisinde ikinci adam’… CHP genetiğinde genelde liderler ikinci adamlardan çıkar. Ya ikinci adam liderliği ele geçirir ya da omuz verdiği bir rakibi genel başkan yapar.
Şöyle bir geriye döndüğümüzde genel sekreterlerin gücünü görebiliriz. Merhum Bülent Ecevit’’in İsmet Paşa’’yı devirmeden önceki koltuğu da genel sekreterlikti. Baykal da liderlikten önce bu koltukta oturmuş, lider olurken ikinci adamlıktan aldığı gücü kullanmıştır. İkinci adamın yani genel sekreterin parti içindeki en önemli misyonu parti örgütündeki üyelik, delegelik ve de adaylık noktalarında önemli bir söz sahibi olmalarıdır.
Görevleri sürecinde kongre süreçlerine bu nedenle doğrudan etki edebilen genel sekreterler CHP’’de sonsözü söyleyen delegenin şekillenmesinde önemli bir güçtür. Baykal’’ın Sav’’dan önceki genel sekterleri Ertuğrul Günay ve Adnan Keskin’’in karşısına rakip olarak dikilmesinden sonra Önder Sav’’la yaklaşık 10 yıllık bir birlikteliği söz konusu.
CHP Lideri yaş olarak kendisinden 1 yaş da büyük olan Genel Sekreter Önder Sav’’ı ikinci adam olarak tutmakla birlikte uzun süre partiyi ikili bir güç dengesine emanet ederek yönetti. 2007 genel seçimlerine kadar partide Genel Sekreter Önder Sav’’ın yanı sıra Genel Başkan Eşref Erdem’’i de güçlendiren ve kamuoyunda ’‘Baykal’’ın sağ ve sol kolu’’ gibi tanımlamalara yol açan Sav ve Erdem, yıllarca kongre süreçlerinde birbirleriyle mücadele etmiştir. Eşref Erdem doğu bloku ya da daha sol grupların liderliğine soyunurken Sav, ’‘Beyaz CHP’’lilerin’’ lideri olarak görüldü yıllarca. CHP’’nin ulusalcı çizgiye yaklaşması, doğu illerinde tabandan gelen tepkiler ve Sav ve Erdem’’in Ankara kongre sürecindeki kavgaları CHP’’deki dual yapıyı bozmuş, parti ikili güç dengesinden tekli yönetim modeline dönmüştür.
Baykal, ikinci adamı Önder Sav’’a daha geniş yetkiler tanımış, Sav da bu yetkilerini iyi kullanarak başka İzmir ve Ankara olmak üzere önemli kentlerde yapılanmasını tamamladı.
Ancak, Sav’’ın aşırı güçlenmesi, delegasyon yapısına hakim olması Baykal’’ın parti içindeki hareket alanını daraltmış, CHP Lideri önceki kongre sürecinde iki belediye başkanını kurultay delegesi yapabilmek için Önder Sav ekibinin mihenk taşlarıyla İnciraltı’’nda 4 saatlik bir toplantı yapmak zorunda kalmıştı.
Ancak Baykal’’ın zorla kurultay delegesi olarak yazdırdığı Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak ve Çiğli Belediye Başkanı Ensari Bulut, kongrede çizik yağmuruna tutulmuş, yani genel başkanın emrine itaatsizlik edilmişti.
Bu ve benzeri gelişmelerin diğer illerde de olması Baykal’’ı ikinci adamına karşı cephe almaya itmiş, bu cephe 2008 Aralık ayında yapılan tüzük kurultayı ile net bir şekilde ortaya çıkmıştı. Aralık 21’’de yapılan tüzük kurultayı, yerel seçimin hemen öncesine denk düştüğü için Deniz Baykal, Genel Sekreteri Sav’’ın gücünü kıracak önemli bir adım attı.
Kurultay’’da kabul edilen yeni tüzük partinin 80 yıllık geleneğindeki genel sekterlik kurumunu yok ederken CHP Lideri’’ni tek adamlığa taşıyordu. Yerel seçim öncesi Baykal doğru bir hamle yapmış, adaylık beklentisinde olan delegasyon Parti’’nin yapısını AKP’’ye dönüştürürken Baykal’’ı tek adamlığa taşıyordu.Ancak yine de tek sorun tüzük kurultayının eski delegasyonla yapılmasıydı. Baykal kurultayda kabul edilen yeni tüzüğün uygulanması için yerel seçim sonrasını işaret ediyordu.
Tepedeki kavganın derinleştiğinin ilk kanıtı tüzük kurultayının ön komisyon seçimlerinde yaşanmıştı. Ancak MYK’’daki oylamada Baykal’’ın dediği olmuştu. Yine de yeni tüzüğün uygulamasının seçim sonuna bırakılmış olması Sav’’ın ikinci adamlığını bir süre daha devam ettirmesini sağladı. Ancak yerel seçimler sonrasında da yeni tüzüğü uygulamaya koymayan Baykal, geçen yıl kabul edilen tüzük için önümüzdeki kongre sonrasını işaret etti.
Ancak kulislerde Baykal’’ın kendisini tek adamlığa taşıyacak yeni tüzüğü hiçbir zaman uygulayamayacağı konuşuluyor. Partideki genel sekreter ağırlığının artması, genel seçim öncesi dengelerle daha fazla oynama konusunda yaşanacak sorunlar nedeniyle bu tüzüğün uygulamaya konulmasının zor olduğu konuşuluyor.
Bu konudaki bir diğer tez ise Baykal’’ın yeni tüzüğü özellikle uygulamadığı, mevcut Parti Meclisi’’nde yeni MYK için istediği isimlerin olmaması’…
Murat Karayalçın, Kemal Kılıçdaroğlu gibi 3-5 yeni isimle MYK’’yı takviye etmek isteyen Baykal’’ın bunu yapabilmesi için Kurultay’’a gidip söz konusu isimleri Parti Meclisi’’ne aldırması gerekiyor. Aksi halde yeni tüzük bile PM dışından bir Genel Başkan Yardımcısını mümkün kılmıyor.
Tepedeki kavgayı alevlendiren önemli bir gelişme de Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen’’in siyaseten ayağının kaydırılmasıydı. Yerel seçim sürecinde İstanbul’’da Kemal Kılıçdaroğlu ile sorun yaşayan Sevigen, Eyüp adayının akçeli iddialarına maruz kalmış, bu nedenle de partideki görevinden istifa etmişti.
Siyasi kulislerde bu operasyonun perde arkasında Genel Sekreter Önder Sav’’ın olduğu, Baykal’’ın oğlu gibi sevdiği yanından ayırmadığı Sevigen’’in başına gelenlere üzüldüğü, Sevigen’’in gidişiyle partideki gücünü arttıran Sav’’ın gücünü biraz olsun kırmak ve üst yapıdaki dengeleri sağlamak için bu süreçte genel sekreterin gücünü kırmak istediği belirtiliyor.
İki yıl önce MYK’’dan istifa eden Eşref Erdem’’e yakın Sevigen’’in de istifa etmek zorunda kalışı ile Genel Sekreter’’in gücü CHP’’de tartışmasız hale gelmişti. Yerel seçim sürecinde Sav’’ın karşısında Yılmaz Ateş’’in konumlandırılmaya çalışılması da yeterli olmadı. Sav başta İzmir olmak üzere Türkiye’’nin önemli illerinde adaylık sürecinin en belirleyici ismi olarak öne çıktı.
Baykal’’ın Genel Sekreteri Sav’’a karşı bilenmesinin altında biraz da bu sürecin yani yerel seçim sürecinin olduğu konuşuldu kulislerde. Ancak başka bir tez de Baykal ve Sav arasında hiçbir sorunun olmadığı, her kongre döneminde olduğu gibi dengeleri oynamayı seven Baykal’’ın önümüzdeki süreçte de yeni tüzüğü uygulasa bile Örgütten Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak Önder Sav’’la çalışmaya devam edeceği yönünde. Sav ile Baykal arasındaki hesaplaşmanın tamamen konjonktürel olduğu, kongre sonraki partinin 1 ve 2 nolu isminin tekrar kol kola girebileceği inancı örgütün genelinde hakim. O nedenle yukarıdaki fotoğrafa bakmaya çalışan İzmirli aktörler flu resmi henüz çözebilmiş değil.
Tepedeki kavganın tek tarafı Baykal ve Önder Sav değil elbette. Eşref Erdem’’in boşluğuna talip çok sayıda siyasi aktör, Sav’’la ikinci perdeden farklı bir mücadele sergiliyor.
Mehmet Sevigen-Yılmaz Ateş ikilisi yeni bir güç merkezi yaratmak için birlikte hareket ediyor. Sevigen’’in ilk amacı Sav’’dan intikam almak. Yılmaz Ateş de güç olarak tanınmak niyetinde.
Yeni dönemde MYK’’da yer alma kavgasında İzmirli MYK Üyesi Mehmet Ali Susam’’ı da unutmamak gerekiyor. MYK’’ya Sav’’ın kontenjanından alınan ama geçtiğimiz yıl Soma kongresiyle yolları ayrılan Susam yeni dönemde de Baykal kontenjanından MYK’’ya yer almak istiyor. PM Üyesi Bülent Baratalı da ’‘genel başkan yardımcılığı’’ bekleyen İzmirliler arasında. Eşref Erdem’’in rolüne soyunan Baratalı, katıksız Baykalcılığının meyvesini MYK ödülü ile almak istiyor. Susam ve Baratalı’’nın önümüzdeki süreçte il kongresi sürecine de etki etmeye çalışabileceği yorumları yapılıyor.
Tepedeki kavgayı şöyle bir toparlamak gerekirse; Baykal-Sav, Sav-Sevigen+Ateş olarak özetlemek, 21 MYK üyesinin koltuğunu koruma mücadelesi olarak tek potada değerlendirmek mümkün. Baykal’’ın her zamanki gibi hedefi genel seçim öncesi partideki güç odaklarını tek bir noktada buluşturmak. Dengeleri sağlamak, yani tüm nehirlerin Deniz’’e akmasını sağlamak’… Bu amaçlar için gereğinden fazla güçlenen Sav’’a yönelik küçük bir denge operasyonu, yeni isimlerle tazelenmiş MYK listesi gerekiyor.
Baykal da şu anda bunu yapmanın derdinde’…
Tüm operasyonlar sürerken önemli bir dış faktör olan Mustafa Sarıgül’’ün kuracağı partinin de hesaba katılması gerekiyor. Özellikle İzmir’’de CHP’’de ifade bulamamış isimler üzerinden örgütlenmek isteyen Sarıgül için CHP kongre süreci önemli bir fırsat.
Yarın: Ankara’’daki kavganın İzmir’’e yansımaları.