Ülkemizin bütün il ve ilçeleri aynı durumda.
'Tabela kirliliği' almış başını gidiyor.
Şimdi her şey temiz de iş 'tabela kirliliği'ne mi sıra geldi, diyeceksiniz…
Haklısınız.
Biz yazalım da belki 'göl maya tutar'...
Tabelalar boy boy.
Hiçbir ölçü yok.
Sadece boyları mı?
Rengarenk maşallah; bir uçtan bir uca.
Bazen dev harfler bazıları eğri-büğrü. Kimi binaların nerdeyse bütün yüzünü kaplıyor.
Sokak başından bakıldığında öncelikle ve hatta sadece 'tabelalar' görünüyor.
Pek çok ülkeyi ve şehri görme imkanım oldu.
Medeni ülkelerin hiç bir şehrinde bizdeki gibi 'tabela kirliliğine' rastlamak mümkün değil.
Mesele 'tabela'nın büyüklüğü, küçüklüğü, rengi ve harflerinden mi ibaret?
Değil elbette.
Esas konu yazılanın 'dili'...
Hemen hemen tabelaların hiç birinde 'Türkçe' yok.
İngilizce'ye ilaveten şimdilerde 'Arapça' da pek revaçta.
Türkiye'nin hemen her yerinde en çok bulunan iş yeri nedir deseler, ben lokantalar derim.
Ama 'lokanta' yazılı tabela görmek nerdeyse mümkün değil.
Hepsi 'restaurant'....
Yurttaşlar da artık 'lokantaya' gidip yemek yemiyor, 'restauranta' gidiyor.
Örnek diye yazıyorum:
İzmir'in en çok bilinen meydanı Cumhuriyet Meydanı'dır.
Atamız'ın heykelinin bulunduğu ve genelde resmi törenlerin yapıldığı meydan.
Şöyle meydanın etrafını çevreleyen binalara bakın, 'Türkçe' tabela yok gibidir.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Avrupa'da pek çok ülke yurttaşı kendilerine dilleri ile bir şey sormazsanız size cevap vermiyor.
Ben çok karşılaştım, eminim ki sizler de karşılaşmışsınızdır.
O halde:
Öncelikle tabelalara bu çirkinliği önleyecek şekilde bir standart getirilmeli.
Ve önemle yazılar Türkçe olmalı. Yabancıların anlaması gereken bir konu ise altına daha küçük boyutlarda o dilden yazılabilir.
Önümüzde yerel seçimler var.
Belediye başkanlıklarına ve meclis üyeliklerine aday olacakların dikkatine sunuyorum…