Çocukluğumda, yaz tatillerinde, dedemin yanına gittiğimizde, çocukların ellerinde, hayranlık duyduğum bir değnek olurdu.’¶ Babam, şehirde işime yaramayacağını söyler, modul dedikleri değneği çok istememe rağmen eve getirmeme izin vermezdi.
Ucunda sivriltilmiş çivi olan bu değnek, köylük yerde harman zamanı, düvene koşulan hayvanların sevk ve idaresinde çok işe yarar. Sizin komutlarınızı dinlemez, kendi başına hareket ederse, ’“modullarsınız’” her şey yoluna girer. İstediğinizi yapması için, onları modullamanız gerekir.
Çocukluğumun bu anısını hatırlamama sebep, son günlerde medyada yer alan iki haber.
İlk haber Kanal D’’den. 14 Eylül günü akşam haberlerinde, 2005 yılında Güneydoğu’’da çekilmiş görüntüler ekrana geliyor.
Spiker ’“Biliniyordu ama ispatlanamıyordu. Şok görüntüler! PKK gümrük kurmuş!’” diye, heyecanla anons yapıyor. Ekranda sınır ticareti görüntüleri, katırlarla malzemeler götürülüyor, akaryakıt alınıyor. Haberde uzun uzun, katırlardan, atlardan bahsediliyor.
Hemen enişte beyin müessif fiilini, takvimle ilişkilendirmeye çalışan baldız modunda düşündüm. Bu haber neden şimdi servis edildi?
Konu ertesi gün anlaşıldı. Van’’ın Başkale ilçesinin İran sınırındaki Dağönü mezrasında yaşayan köylüler, bölgede operasyon yapan askerlerin ’“25 atı öldürdükleri’” iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulunmuşlar. Olay 13 Eylül’’ü 14 Eylül’’e bağlayan gece oluyor.
14 Eylülde Kanal D’’de, PKK gümrüğü haberini izleyen vatandaşların bir kısmı, 15 Eylül’’de gazetelerde yer alan askerin atları vurma haberini ’“Hımm, bunlar dün akşam PKK’’ya vergi veren köylülerin atları olsa gerek, oh olsun’” diyerek okuyor.
Ayarı yiyen yiyor, yemeyen yemiyor.
’“Eliniz kirletmeden devlet yönetemezsiniz’” savı doğru olabilir.
’“Bölgenin özel koşulları var’” iddiasını da tartışılabilir bulabilirim.
Ancak, kardeşim halkına azıcık saygı duy. Manipülasyon yapacaksan daha akıllıca yap.
Bu iş dünyanın her yerinde olur, ama nasıl olur, öğren.
Önce kamuoyu hazırlanır, sonra atlar vurulur.
Önce atları vurup sonra kamuoyu oluşturmak iş midir?
Siz son derece ayrıntılı hazırlık devresi ardından yapılması gereken örtülü savaşı, bir askerin anlık kararlarının eline bırakırsanız, daha çok, oralarda uğraşırsınız.
İkinci haber 23.09.2009 tarihli vatan gazetesinden. Manşetteki haber: ’“İran’’dan Füze şov’” ’“İstanbul’’u bile vurabilir’”
Hikayeyi biliyorsunuz, Türkiye ABD’’den 8 milyar dolarlık füze savunma sistemi alacak haberleri çıktı. Bazılarımız ne oluyor, bu kadar parayı neden harcıyoruz, önce bir konuşalım deyince, ilk açıklama yapıldı. Yok, o kadar değil, projenin tamamı 1,5 milyar dolar dendi. Kamuoyunun hazırlanması gerektiği için devreye Vatan gazetesi girdi.
Manşet ’“İran’’ın füzeleri İstanbul’’u vurabilir’”. Yapma ya!
Ne yapacağız o zaman. Hemen ABD’’den füze savunma sistemi alacağız. 1. Körfez Savaşı sırasında dünya lansmanını yaptıkları, günlerce CNN’’den hayranlıkla izlediğimiz patriotlar.
Bizim son yüz yıldır savaştığımız ülkeler belli. İran’’la uzun zamandır savaşmamışız. Karşılıklı gerilim alanları olsa da bunlar en azından şu an için, savaş çıkaracak derece önemli değil. Üstelik ABD’’nin Saratoga gemisinin 1992 yılında TCG Muavenet gemisini iki adet füzeyle, tam isabetle vurduğunu, 5 askerimizin şehit olduğunu, 22 tanesinin yaralandığını hatırlarsak. Üstüne can kaybı olmadan sonuçlanan çuval krizini düşünürsek; ABD’’den, İran’’dan daha fazla zarar gördüğümüzü söyleyebiliriz.
İran’’la sorunu olan ABD.
İran’’la savaşma ihtimali olan ABD.
Füze savunma sistemine para verecek biziz!
Tamam, ABD mahallenin dayısı, haracımızı verelim ama daha akıllıca silah sistemleriyle ve makul bütçelerle yola çıkalım.
Sizi bilmem, ama ben modullandığımı hissedince geriliyorum.
Neyse ki gözümüz açılıyor. Kimin neyi, niye yaptığını, artık daha fazla anlayabiliyoruz.
Âşık İhsani’’nin dedi gibi;
Taban uyanıyor taban
’…
Durduramaz onu baban!