’“Sorunumuz Kürtler’’le değil bölücülerle’”

Büyük Birlik Partisi (BBP) İzmir İl Başkanı Ahmet Bereket'le Türk-İslam milliyetçiliğini konuştuk, demokratik açılımı, Yazıcıoğlu’’nun helikopter kazasını, Alperen Ocakları'nı, İzmir gündemini tartıştık.’¶
HALİT TUNÇ: Büyük Birlik Partisi son seçimlerde yüzde 3 dolayında oy almasına rağmen, hep ülkenin gündeminde kaldı. Bazen de tartışmalı eylemlerle adını duyurdu. Hem genç hem enerjik bir parti tanımı doğru olur mu?
AHMET BEREKET: Sıkıntılı bir dönem geçirdik. Sayın Genel Başkanımız Muhsin Yazıcıoğlu’’nu yitirdik. Motivasyonumuz bozuldu. Seçime odaklanamadık. Başka etkenlerde vardı. Yüzde üç hak etmediğimiz bir sonuçtu. İzmir’’de İl Genel Meclisinde 20 bin dolayında oyumuz var. Önceki seçimlerle kıyasladığımızda İzmir olarak 3 katı bir oylarımızda. Elbette bu oy yeterli değil. İktidara talip olan bir siyasi hareketin temsilcileri olarak daha çok çalışarak oylarımızı artırmamız gerektiğinin de farkındayız. İzmirli bizi anladığında bu tablo tamamen pozitif yünde değişecektir.

TUNÇ: Büyük Birlik Partisi milliyetçiliğin, Müslümanlığın hangi noktasında siyaset yapıyor. Siyasetiniz evrensel kriterlerle ne kadar örtüşüyor?
BEREKET: Biz mevcut siyasi partilerin hepsinden daha milliyetçiyiz. Daha özgürlükçüyüz, daha demokratız. Daha vatanseveriz. Daha birleştiriciyiz. Hak ve özgürlüklere daha saygılıyız. Hiç kimse bizi evrensel siyasi kriterlerin dışında, marjinal bir oluşum gibi gösteremez. Bu ülkeye, bu millette hizmet etmekten başka gayemiz yok. Gençliğimizi her türlü provekatif oluşumun dışında tutmaya özen gösteriyoruz. Zaten ilkelerimiz gereği geçliğimizi kimse kullanamaz.
Rahmetli genel başkanımız milliyetçiliği tanımlarken ’“Biz hepimiz aynı kilimin desenleriyiz. Ebru sanatının renkleriyiz’” demiştir. Bu ülkenin farklılıklarından doğan zenginliğe inanan insanlarız.
Diyarbakır’’a kar yağdığında ben İzmir’’de üşüyorsam gerçek milliyetçiyim. Bu ülkenin ortak acılarında sevinçlerinde buluşmak zorundayız. Yoksa dünya bizi yutar.
Mesela bizim partimizin kurucuları arasında Kürt kökenli kardeşlerimiz var. Alevi dostlarımız var. Farklı dil ve etnik kökenden gençlerimiz var. Kesinlikle ırkçılığın karşısındayız. Irkçılık yapanlarla mücadele ediyoruz. Farklılıkları istismar edenler en çok Büyük Birlik Partisinden korkarlar.
Ayrıca hiçbir siyasi parti milliyetçilik ve din üzerinden, ordu üzerinden siyaset yapmamalıdır. Ondan beslenecek şekilde yapılanmamalıdır.
TUNÇ: Muhsin Yazıcıoğlu’’nun vefatından sonra, BBP’’nin kapanacağı ya da başka bir partiyle birleşeceği şeklinde iddialar çıktı.
BEREKET: Hemen belirtmeliyim. BBP olarak hiçbir siyasi partiye katılmayacağız. Seçim işbirliği yapmayacağız. Biz bu ülkede olmamız gereken bir partiyiz. Siyasetin en güçlü rengiyiz. Misyonumuz çok ama çok önemli. Milletimiz böyle günlerde bizi çok daha iyi anlıyor. 17 yıllık siyasi hayatımız acı tecrübelerle doludur. Kimse bizi atık basamak yapamayacaktır.

TUNÇ: Kamuoyu sizi nasıl algılanıyor’… Mesela Alperen Ocakları’’nı?
BEREKET: Hakkımızda bazı ön yargılar var. Kabul etmek lazım’… Örneğin Alperen Ocaklarımızın bazı eylem ve söylemleri... Şimdi Alperen Ocakları kurulurken Türk’’ün töresi, İslam’’ın ahlakı, milli ve manevi değerlere bağlı gençler yetiştirmektir. Bir elimizde Kur’’an diğerinde çağın gerektirdiği bilgi ve bilim esas alınıyor. Gençliğimiz hem geçmişi öğreniyor, hem de geleceği sağlıklı algılaması için gerekli eğitime, donanıma sahip oluyor. İsrail’’i protesto yürüyüşlerinde ya da Ayasofya’’daki gösteride bu duyarlılığın izleri vardır. Bizler Müslüman kardeşlerimiz zulüm görürken tepkisiz, ilgisiz kalamayız.
Geçmişi dondurulmuş, geleceği özünden kopuk, hedefsiz, amaçsız, teslim olmuş bir gençlik yetiştirmek bu ülkeye büyük haksızlık. Büyük kötülük olur.
TUNÇ: Ayasofya olayında Alperen Ocakları kullanılıyor mu sorusu çokça soruldu?
BEREKET: Benzer iddialar, Ergenekon olayında da gündeme getirilmeye çalışıldı. Dava ortada, bizim bir tek üyemiz orada yok olamaz da... Biz kendi özümüzle hareket eden yoğrulan, öz toprağında yeşeren bir siyasi hareketiz. Ayrıca biz siyasi partiyiz. Alperenler ise bir dernektir. Bunu da görmeniz lazım.
Biz bu ülkenin ne silahlı gücüyüz. Ne de bir kesimi imar etmek gibi gaye içindeyiz.
TUNÇ: Demokratik açılımı nasıl değerlendiriyorsunuz?
BEREKET: Bu bir açılım değil. PKK ile anlaşmadır. Kürt kardeşlerimizin, sosyal, ekonomik, kültürel alanda bazı düzenlemelerle ilgili görülmüyor. Daha çok örgütün talepleriyle örtüşen bir yol haritası gözlemliyorum. Türkiye’’ye dayatmadır. Parti olarak biz, dil birliği, eğitim birliği, ülke birliği konularının konuşulmasını doğru bulmuyoruz.
Tartışmalar yapılırken, toplumun genel hassasiyetlerine mutlaka dikkat edilmelidir. Temennimiz yaşanan sorunun bir dayatmayla değil, kendi öz irademizle çözümlenmesidir.
Türkiye’’nin sınır kapısında yaşananları hangi vatandaşımız içine sindirebilir. Örgüt üyelerinin kahraman gibi karşılanmalarını nasıl hoşgörüyle bakabiliriz.
TUNÇ: Bu ülkede Kürtler var, birikmiş, ötelenmiş, bastırılmış, dondurulmuş sorunları da var. Bunların bir şekilde çözülmesi gerekmez mi?
BEREKET: Etnik bir unsuru sorun gibi görmek Kürtler’’e haksızlıktır. Türkiye yeniden şekillenirken, her kesim farklı acılar yaşadı. Cumhuriyet kolay inşa edilmedi. Kürt vatandaşlarımızın da halen çözüm bekleyen sorunları vardır. Ama bu sorunlar sadece Kürt vatandaşlarımızın değil’… Bir Türk olarak, bir Alevi olarak, bir Laz olarak, bir Çerkez olarak etik kökene indirdiğimiz zaman hepimizin daha fazla demokrasi adına sıkıntılarımız vardır. Bu sıkıntıları ayrıştırma unsuru olarak kullanmak yerine onları iyileştirmenin, zenginleştirmenin yollarını tartışmalıyız. Türkiye büyük ve zengin bir ülke, bereketi herkese yeter. Kardeşçe bu zenginliği paylaşmalıyız.
TUNÇ: Muhsin Yazıcıoğlu’’nun helikopterinin düşmesi sizce bir kaza mıydı?
BEREKET: Bu olayın şimdiye kadar çözülmemiş olması bizde rahatsızlık yaratmaktadır. Cevap bekleyen onlarca soru havada kaldı. Yeni soruların ise muhatabı yok. Sıkıntılıyız. Genel başkanımızın üstlendiği misyon, sahip olduğu konum, farklı kesimlerin kendisinden olan beklentileri, olayın kaza olup olmadığı sorusunu gündeme getirmektedir.
Biz bu işin sıkı takipçisiyiz ve aklımızda en ufak bir soru işareti kalmayana dek de konunun takipçisi olamaya devam edeceğiz.
TUNÇ: Kazayla Ergenekon davasını iliştirenler oldu?
BEREKET: Ergenekon ismi bende rahatsızlık yaratıyor. Osmanlı’’nın tarihine bakan, hep yıkım kendi içimizden gelmiştir. Önce biz boğuşmuşuz. Zayıf düşmüşüz, başkaları da bundan yararlanmıştır. Yargıda olan bir mesele fazlada konuşmak istemiyorum. Her dönemde devletin içinde bazı yapılanmalar oldu ve halende var olabilir.
TUNÇ: Bu konuda sizin gibi düşünmüyorum. Bence Ergenekon yapılanması darbe şartlarını oluşturmak, onun siyasi, toplumsal, psikolojik altyapısını hazırlama girişimiydi. Ve bence o yapı ve tehlike geçmiş değil’…
Ve her darbe kendi zenginlerini, kendi ekonomik ve siyasi sınıfını yaratıyor. Yine 12 Eylül darbesinde olduğu gibi önce bankalar ele geçirildi. Önce hazine soyuldu. Milyarder generallerin serveti gazete sayfalarına sığmadı. Bankaların yönetim kurulları hep emekli paşalardan oluştu. Cezaevleri dehşetinden kurtulabilenlerin çoğu dağa çıktı.
Bugün Ergenekon küçümseyenleri, sıradan bir dava gibi görenleri, hatta Ergenekon davasını siyasi komplo olarak yorumlayanları anlamakta güçlük çekiyorum.
Bu ülkede darbe yapılmasını isteyen orduyu kışkırtan, siyasi partiler var. Hatta zemini oluşturmak için kurulan ve kurulmakta olan siyasi partiler var. Bunlar benim görüşlerim’… Neyse yerel siyaseti konuşamadık?
BEREKET: Evet, ama konuşulan şeyler de bence çok önemli’… İzmir Büyükşehir Belediyesi’’nin yeni dönem çalışmalarını yakından izliyoruz. Bu kentin en önemli sorunu ulaşımdır. 3,5 milyon nüfuslu kentte her gün bir milyon insan evi ile işi arasında gidip geliyor. Metro yılan hikayesine döndü. Bir başka önemli meselesi gecekondulaşma, çarpık kentleşme, bunda da bir adım atılamadı. İzmir’’i artık üç büyük kent arasında değerlendiremiyoruz. Belediyecilik, konser düzenlemek, kaldırım yapmaksa bunu başarıyla yapıyorlar. İzmir Büyükşehir Belediyesi’’nden bir şey istedik. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’’nun adını bir caddeye parka verelim dedik. Hiçbir belediyeden yanıt alamadım. Sayın Kocaoğlu’’nu bir büyük olarak çok seviyorum. Halka yakın ve içten davranıyor. İzmir’’in dünya kenti olmak gibi hedefleri yok gibi. Küçük olsun benim olsun anlayışı var. Gereğinden fazla ideolojik gereğinden fazla politik bir kent’…
İzmir yüzünü dünyaya çevirmeli.