Bugün Pazar...
Hiç bitmeyen sevgi ve saygıyla...
Atatürk'ü bu köşede anma ve hatırlama günü...
Bir kez daha...
Az bilinen yaşanmış bir öyküyü paylaşalım...
Bunu yaparken de...
Başından geçenleri anlatan…
Dünyanın ilk kadın savaş uçağı pilotu Sabiha Gökçen ile…
O'nun anlattıklarını kitaplaştıran Oktay Verel'i…
Saygıyla analım...
***
Takvimler, 1937'yi gösteriyordu…
Genç Cumhuriyet'in hükümeti…
Dersim (Tunceli) bölgesinde çıkan ayaklanmayı bastırmak için…
Bölgeye bir de uçak filosu yollamıştı…
O uçakları kullananlardan birisi de…
Atatürk'ün manevi kızı Sabiha Gökçen'di…
Ve, o sırada…
Henüz 23 yaşındaydı…
***
Gençlik ateşi, Sabiha Gökçen'in tüm benliğini kaplamıştı…
İsyancılara karşı savaşmak istiyor ama…
Atatürk bunu tehlikeli bulduğu için engelliyordu…
Gökçen, ısrarından hiç vazgeçmedi…
Atatürk, filo komutanını aradı; emri kesindi:
'Bizim Gökçen uçağı ile yarın şafakla birlikte Dersim harekatına katılacak… O artık genç bir kız değil, bir genç askerdir… Ayrıca, bunun ne derece tehlikeli bir şey olduğunu biliyor…'
***
Sonra manevi kızına döndü…
Yüzünde bir ışık yanıp söndü…
Dudaklarından dökülenler çok anlamlıydı…
'Peki… Madem ki bu kadar istiyorsun sana izin veriyorum.. Ama Sayın Mareşal Çakmak'a da bir kere sormamız lazım... Bu bir askerî harekattır… Eğer o da müsaade ederse gidersin... Yalnız şunu unutma, sen bir kızsın... Alacağın görev oldukça çetin... Aldatılmış bir eşkıya çetesi ile karşı karşıya kalacaksın... Onların da ellerinde bir takım silahlar var... Uçağın arıza yapacak olursa mecburi inişe geçecek ve sonunda onlara teslim olacaksın... Bunun ne demek olduğunu başına gelmedikçe bilemezsin... Bu takdirde ne yapacağını düşündün mü?'
Sabiha, gözlerini manevi babasının çelik bakışlarıyla buluşturdu; dudaklarından şunlar döküldü:
'Hakkınız var... Nihayet altımızdaki bir uçak… Her an arıza yapabilir… Düşebilir, çakılabilir... Şayet böyle bir şanssızlık olursa, hiç merak etmeyin… Ben kendimi onlara canlı olarak teslim etmem…'
***
Atatürk çok duygulanmıştı…
'O halde ben sana kendi kullandığım tabancayı vereyim Gökçen!' dedi ve ekledi:
'Çünkü sen onunla daha iyi nişan alabiliyorsun!'
Ve daima yanında taşıdığı, smith wesson'u uzattı…
Sözleri, bir babanın kızına belki de en son söyleyeceği sözlerdi:
'Dikkat et, içi doludur... Umarım kötü bir durumla karşılaşmazsın… Ancak ne zaman senin şeref ve haysiyetine dokunacak bir olayla karşılaşırsan hiç tereddüt etmeden bu tabancayı ya karşındakine karşı, ya da kendi beynine boşaltmaktan asla çekinme!'
***
Sabiha Gökçen, tabancayı aldı; önce Atatürk'ün elini sonra da silahı öperken dudaklarından şunlar dökülüyordu:
'Paşa babam, bu dediklerinizi ömür boyu unutmayacağım ve sözünüzü mutlaka tutacağım…'
Nokta…
Sonsöz: 'Acizler için imkansız, korkaklar için müthiş gözüken şeyler kahramanlar için idealdir… / Gazi Mustafa Kemal Atatürk…'