Kamu Yararına Çalışan Derneklerin listesine veya herhangi bir arama motoruna yukarıdaki sıra numarasını ve dernek kodunu girdiğinizde karşınıza 'Deniz Feneri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği' çıkar. Bildiğiniz gibi, bir derneğin 'Kamu Yararına Çalışan' dernek olmasına Bakanlar Kurulu karar verir.
Bu statüyü kazanan dernek, büyük bir maddi yükten kurtulur ve bazı vergi-harç ve ödemelerden muaf tutulur.
Deniz Feneri Derneği, ayrıca Gıda Bankacılığı yapan Derneklerden sayılmış ve; 5035 Sayılı bazı kanunlarda değişiklik yapan kanun ile, 3065 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40 ve 89 uncu ve Katma Değer Vergisi Kanununun 17. Maddesine eklenen açıklamalara göre, Gıda Bankacılığı yapan Dernek ve Vakıflara yapılan bağışların, Gelir ve Kurumsal Vergilerden, Katma Değer Vergilerinden muaf tutulma hakkına da sahiptir. Albayrak Vakfı'da bu istisnadan yararlanan vakıflardandır…
Bu teknik ve mali bilgilerden sonra sizleri, değerli, dürüst ve yakın tarihin en önemli tanıklarından olan gazeteci Sabahattin Önkibar'ın, ilkini 3 Ocak 2008 de, ikincisini ise 4 Eylül 2008 de yazdığı yazısına götüreceğim;
'Yıl 1993. O yıllar Refah Partisi Milletvekili olan İ.Melih Gökçek arar ve aramızda şu diyalog geçer.
Sebo, Tayyip Erdoğan'ı tanıyor musun? Partimizin İstanbul İl Başkanı. –Tanırım hemşerimdir. Niçin sordun? -Ya kendisi yarın Ankara'ya geliyor. Bir özel TV kurma konusu var. Sen TGRT nin kuruluşundan tecrübelisin, sana bazı teknik sorular soracaklar. Öğlen yemekte beraber olabilir miyiz?
-Elbette oluruz, ama Tayyip Bey Ankara'ya misafir geliyor, ayıp olur, davet sahibi ben olayım. Yarın için Büyük Ankara Otelinde yer ayırtıyorum. –Tamam Sebo, yarın öğlen buluşuyoruz. Yemekte buluştuk. Yemekte o güne kadar görmediğim ve tanımadığım iki isim daha var. Sanki Tayyip Bey'in asistanları gibi… Peki kim midir bunlar? Zekeriya Karaman ve Zahit Akman. Bugün bunlardan biri Türkiye'nin en önemli kanallarından birinin(Kanal 7) sahibi, diğeri de Türkiye adına TV'lerin devlet komiseri. Tam burada duralım ve soralım: Zekeriya Bey, bugün değeri yüzlerce milyon dolar olan ve o günün şartlarında kuruluşu da abartısız 200 milyon civarı kaynak gerektiren bu TV'ye söyler misiniz hangi kaynakla sahip oldunuz? Evet kamu adına, inanç adına, ahlak adına, vicdan adına soruyorum, bu parayı nerden buldunuz?
Siz ki Kanal 7 öncesi maaşla çalışan sıradan bir insandınız…'
(18 Yıl önce yaşanan gerçek bir olay)
Aysel Ketenci, Başbakan Erdoğan'ın halasının kızıdır. Aysel hanımın eşi Osman bey aslen Rizelidir. Kasımpaşa Huzur Taksinin işletmecisi idi. Aysel-Osman çifti, 2001 yılında kızları Esma'yı, Başbakan Erdoğan'ın oğlu Burak ile evlendirdiler ve akrabalıkları katmerli hale geldi. Damat Burak Erdoğan ile eski taksici kayınpederi Osman Bey, Turkuaz Gemicilikte ortak oldular ve baba-oğul beraberce çalışıyorlar. Ketenci ailesi, ikinci kızları Şehriban Hanımı da, Kanal
7 nin patronu Zekeriya Karaman'ın oğlu Habib Bey ile 2007 yılında muhteşem bir düğünle ve başta Başbakan Erdoğan olmak üzere çok sayıda AKP'linin şahitliğinde evlendirdiler.
Böylece Başbakan Erdoğan ile Zekeriya Karaman arasındaki, en az 25-30 yıllık dostluk ve iş arkadaşlığı, akrabalıkla da mühürlenmiş oldu…
Gelelim şimdi konunun en önemli yerine;
Sayın Özel Yetkili Savcılar;
Sizler Türkiye'yi temizlemeye karar vermiş cesur kanun adamlarısınız. Tarih hepinizi yazacak. O kadar güçlüsünüz ki, Eskişehir'de bir çay bahçesinde internet üzerinden yapılan, fakat ihbarcısı bulunmayan bir elektronik ihbarla, koskoca Orgeneral'i bile içeri tıkıverdiniz. Lütfen benim ihbarımı da ciddiye alın ve gereğini yapın;
1) Deniz Feneri davası sizden özellikle kaçırılıyor. Şüphelilerin tutuklama kararında; 'nitelikli dolandırıcılık ve usulsüz para transferi' deniyor. Almanya'da ki davada ise; ' Teşekkül halinde dolandırıcılık, emniyeti suiistimal, dernekler yasasını ihlal, tüzüğe göre yardım amaçlı kullanılması zorunlu paraları amaç dışı kullanma, yasa dışı para transferi…' diye yazmaktadır. Mesleğinize ve yasalara olan saygınızdan dolayı bu işi sizin sahiplenmenizi ve Müslümanların sadaka paralarını dolandırıp, siyaset yapmak üzere örgüt kuran bu 'teşekkül halindeki' suçluların ipliğini pazara çıkarmanızı istirham ediyorum…
2)Adı geçen dernek, hem 'Kamu Yararına Çalışan Derneklerden' hem de 'Gıda Bankacılığı' yapan derneklerdendir. Bu nitelikleri ile milletimizin paralarından haksız yere yararlanmaktadır.
Bu derneğin ve ona mal veren, hizmet satan, gıda bankacılığı yoluyla devlete vergi vermeyen kuruluş ve kişilerin incelenmesi ve trilyonlarca lira dolandırılan Türk Milletini hakkının teslim edilmesi ve adı geçen derneğin bu imtiyazlarının kaldırılması en büyük temennimizdir.
3)Yukarıda alıntı yaptığım Sayın Sabahattin Önkibar'ın da ifadesine başvurmanız halinde, karanlık ilişkiler açığa çıkacaktır. Ayrıca Başbakan Erdoğan'a da Zekeriya Karaman ve, Zahid Akman'la olan yakınlıkları ve ticari ilişkileri sorulabilir. Dokunulmazlığı var diye çekinmeyin. Siz davet edin, Sayın Başbakan delikanlı adamdır, cesur adamdır, yasalara saygılıdır gelir ve aslanlar gibi ifadesini verir.
Türk Milleti olarak biz de, Sayın Başbakanımızın çevresini bu dolandırıcıların nasıl sardığını öğrenmiş oluruz.
4)Kanal 7 televizyonunun hisselerinin çalındığı, sahtekarlıkla başkalarına devredildiği konusunda Sayın Recai Kutan'ın beyanları ve feryatları olmuştu. Rahmetli Erbakan'ı şahit olarak dinleyemeyeceğinize göre onun en yakını ve sırdaşı Recai Kutan Beyi, Fatih Erbakan'ı ve İ.Melih Gökçek'i dinlerseniz, gerçek ortaya çıkacaktır.
Sayın Özel Yetkili Savcılarımız;
Alman meslektaşlarınız tarafından 'Avrupa'da Yüzyılın En Büyük Soygunu' olarak nitelendirilen ve hepimizin başımızı öne eğdiren bu lekeyi Türk Milletinin alnından temizlemek sizin öncelikli ve önemli görevlerinizdendir. Eğer bu soygunu araştırmazsanız, sorarım size neyi araştıracaksınız?
Size inanıyor ve güveniyoruz. Başarılar..
Değerli okurlar, sizlerden bir ricam var. Ben bu yazıyı Sayın Özel Yetkili Savcılara ulaştırmaya çalışacağım. Aynı çabayı da sizlerden rica ediyorum. Bana yardımcı olur musunuz?. Bu yazıyı ekleyip sizler de Sayın Özel Yetkili Savcılara şikayette bulunabilirsiniz…