Sinir ötesi harekat

Et kokmaya başlarsa tuzlarız. Peki, ya tuz kokarsa ne yapacağız?
Sözün bittiği noktanın anlatılması açısından mükemmel bir örnektir bu deyiş. Kişi yalan söylerse yanınızdan uzaklaştırırsınız, onun ve yalanının size zarar vermesini önlersiniz. Ama ya ülkeyi yönetenler yalan söylüyorlarsa ne yapacaksınız?
Çukurca'daki hain saldırıdan sonra, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı hem kendi içlerinde hem de birbirleriyle çelişen demeçler verdiler. Bu çelişkili beyanlar milletin kafasını iyice karıştırdı. Sınır Ötesi Harekat yapıldı mı, yapılmadı mı? Tam bunu düşünüp doğruyu ararken, Kuzey Irak Yönetimi Başkanı Barzani de bir açıklama yaptı. Sınır Ötesi Harekat, tam bir Sinir Ötesine dönüştü
Başbakan Erdoğan:
Çukurca baskınından sonra 25 Ekim'de medya'da 'Türk Tankları Kuzey Irak'ta, 22 Tabur ile(bir tabur yaklaşık 1000 kişiden oluşur) sınır ötesi harekat yapılıyor' haberinin çıkması üzerine Başbakan Erdoğan; 'Bölgeye hiçbir tankımız girmemiştir. Terörle mücadelemiz daha çok kendi sınırlarımız içinde devam etmektedir' dedi.
Başbakan Erdoğan daha sonra 'Ulusa Sesleniş' programında şunları söyledi;
'Çukurca ve çevresi başta olmak üzere yurt içinde ve Sınır Ötesinde sürdürülen hava destekli kara operasyonu an be an hedefine ulaşıyor. Terör örgütü önemli kayıplara uğratılıyor. Hükümet olarak bir yandan terörle mücadele de kararlı adımlar atarken, diğer yandan uluslararası temaslarımızı yoğunlaştırıyoruz…'
Genelkurmay Başkanı:
20 Ekim tarihinde TSK'nın internet sitesinde duyurulan ve ertesi gün kaldırılan açıklamada;
'Meydana gelen bu olaylar üzerine hain eylemi gerçekleştiren terör örgütü üyelerini bularak etkisiz hale getirmek maksadıyla yurt içinde ve sınır ötesinde(Irak Kuzeyinde) toplam beş ayrı bölgede komando,Özel Harekat(JÖH) ve Özel Kuvvetlerden oluşan toplam 22 Tabur ile geniş kapsamlı hava destekli kara operasyonlarının icrasına başlanmıştır' denilmişti.
Ertesi gün ise sınır ötesi operasyon, yanlış anlaşıldığı gerekçesiyle Genelkurmay tarafından yalanlandı.
Genelkurmay Başkanı 25 Ekim'de NTV'ye yaptığı açıklamada ise, sınır ötesi harekat hakkında bilgi vererek, 250-270 teröristin etkisiz hale getirildiğini söyledi !...
Başbakan ve Genelkurmay Başkanı'nın kendi içlerinde ve birbirleriyle çelişkili açıklamaları üzerine kafamız iyice karışmışken, İran'a resmi ziyarette bulunan Barzani, İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi ile düzenlediği basın toplantısında; 'Irak topraklarına hiçbir Türk Askeri girmedi' dedi…
Barzani denen eşkıyanın ne dediğinin Türk Milleti için hiçbir önemi yoktur. Fakat, Başbakan Erdoğan için önemlidir. Herkes, Barzani'nin PKK'yı koruduğunu beslediğini kışkırttığını bilir, bir tek Başbakan Erdoğan buna inanmaz.
İnansa, bu bölgeye Türkiye'den daha ucuz elektrik verir miydi?
İnansa, bu bölgeye ciddi oranda yatırım yaptırır mıydı?
İnansa, bu bölgeye 3 Bankamızın şube açması için emir verir miydi?
İnansa, Bakanları ve danışmanlarıyla Barzani'ye misafir olup, karşılıklı saz çalıp türkü söyler miydi?
İnansa, Barzani'yi Türkiye'ye davet edip, ondan yardım ister miydi?
Şimdi kimin dediğine inanacağız? Başbakan Erdoğan'a mı, Türkiye Genelkurmay Başkanına mı yoksa Kuzey Irak bölgesinde ABD'nin çıkarlarının bekçisi Barzani'ye mi? Hangisi doğru söylüyor?
Barzani, sözünden caymazsa bugün İstanbul'da olacak. Umarım kendisini izleyen gazeteciler ona bu soruyu, Başbakan Erdoğan'la birlikte olduğu zaman sorarlar da, biz de yapılan harekatın
'Sınır Ötesi mi yoksa Sinir Ötesi mi' olduğunu anlarız…

HABUR'DA TERÖRİSTE TAHLİYE- ŞEHİT BABASINA HAPİS
Hakkari'nin Çukurca ilçesi yakınlarında operasyona giderken PKK'lı teröristlerin açtığı çapraz ateş sonucu şehit olan Halil Kömür'ün babası Ahmet Kömür, oğlunun cenaze töreninde Başbakan Erdoğan'a hakaret ettiği gerekçesiyle 11 ay 25 gün hapis cezasına çarptırıldı.
Gaziantep Ulu Camii'nde düzenlenen cenaze töreninde içi yanan baba, Başbakan Erdoğan'a 'Bize bir şey olmaz, Türklüğünden utanan Başbakan utansın. Türk'üm diyemeyen Başbakan utansın' sözlerinden ötürü Gaziantep
3. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından bu cezaya çarptırıldı !...
9 yılı aşan AKP iktidarı sayesinde ülkemizin geldiği noktanın garipliğine bakar mısınız?
Bir tarafta bu vatan'ın çocuklarını şehit eden katilleri, adam başı 4 dakikada serbest bırakan seyyar adalet, diğer tarafta oğlunu kaybetmenin acısıyla, evladını kaybetmiş bir babanın sinirle söylediği bir cümleyi hoş görmeyen bir sabit adalet.
Bir tarafta milletin sadaka paralarını dolandırdığı iddiasıyla yargılanan ve serbest gezen adamcıklar, diğer tarafta ömrünü terörle mücadeleye adamış ve yıllardır tutuklu yargılanan adam gibi adamlar…
Ne diyelim, kaderde bu günleri yaşamak da varmış. Sabır, bu da geçer…