Sayın Kılıçdaroğlu’’nun CHP Genel Başkanı seçilmesiyle, yakalanan olumlu hava, ’“sol’’da birliği’” sağlayacak gibi görünüyor. Laik Cumhuriyet’’in korunması bakımından çok önemli olan bu hareketin devam etmesi, sol- sosyal demokratların desteklerini vermeleri gerekir. Sayın Kılıçdaroğlu’’na başarılar dilerken, iki yıldır Sn. Baykal’’ın başlattığı ’“Ulusal Duruş’’tan’” asla taviz verilmemesini önemle hatırlatırım’…
Cumhuriyetin temel değerlerine bilerek, planlı ve açıkça saldıran AKP’’ den kurtulmak için, CHP’’ deki bu hareketlenme yetmez. Türk seçmeninin yapısı da, CHP’’ nin alacağı
oy da bellidir.
AKP ise sıradan bir parti, sıradan bir rakip değildir. Hiç unutulmaması gereken, AKP’’ nin bir çeşit ’“Tarikatlar-Cemaatler Koalisyonu’” olduğudur. Yıllardır hazırlanılan ’“karşı devrimin’” en son ve en kuvvetli mücahididir. Kimsenin tahmin edemeyeceği büyüklükte maddi imkanları vardır. Son 8 yıldır, hem kendi zenginini yaratmış, hem de devletin en önemli birimlerinde yuvalanmışlardır. Klasik Siyasi çalışmalarla bu partinin alt edilmesi çok zordur. Daha önce bizlerin, 1986 Referandumunda ve 1991 Genel Seçimlerinde İzmir 2. Bölge’’de yaptığımız gibi, her eve girmek, her seçmene ulaşmak ve çok, ama çok çalışmak gerekir.
Cumhuriyetin temel değerlerine bilerek, planlı ve açıkça saldıran AKP’’ den kurtulmak için, CHP’’ deki bu hareketlenme yetmez. Türk seçmeninin yapısı da, CHP’’ nin alacağı
oy da bellidir.
AKP ise sıradan bir parti, sıradan bir rakip değildir. Hiç unutulmaması gereken, AKP’’ nin bir çeşit ’“Tarikatlar-Cemaatler Koalisyonu’” olduğudur. Yıllardır hazırlanılan ’“karşı devrimin’” en son ve en kuvvetli mücahididir. Kimsenin tahmin edemeyeceği büyüklükte maddi imkanları vardır. Son 8 yıldır, hem kendi zenginini yaratmış, hem de devletin en önemli birimlerinde yuvalanmışlardır. Klasik Siyasi çalışmalarla bu partinin alt edilmesi çok zordur. Daha önce bizlerin, 1986 Referandumunda ve 1991 Genel Seçimlerinde İzmir 2. Bölge’’de yaptığımız gibi, her eve girmek, her seçmene ulaşmak ve çok, ama çok çalışmak gerekir.
Bu iktidardan kurtulmanın, çok çalışmaktan başka, olmazsa olmaz koşulu, merkez’’de- merkez sağ’’da yapılacak bir bütünleşme ve hareketlenmedir. Çok Partili Siyasi hayata geçtiğimiz 1950 yılından bu yana, Türkiye’’nin çimentosu olmuş, Demokrasi uğruna çok çileler çekmiş, ülkemizin dört yanındaki eserlerin yapımında fikir ve emek sahibi olmuş, geçmişte Demokrat Parti, Adalet Partisi, Anavatan Partisi, Doğruyol Partisine oy vermiş seçmen kitlesini, bu ’“seccade tüccarlarından’” ve ’“sadaka dolandırıcılarından’” kurtarmak, onun elinden koparıp almak gerekir. Bunun da en önemli yolu birlik ve bütünleşmeden geçer.
Sayın Mehmet Ağar ve Sayın Erkan Mumcu bu birleşme için çalıştılar, fakat başarılı olamadılar. Sebeplerini elbette ki biliyoruz. Sayın Cindoruk ve Sayın Yılmaz’’ da bütünleşme için çabaladılar. Fakat şu an gelinen noktada, iki parti bu bütünleşmeyi kendi örgütlerine bile kabul ettiremediler. Son Genel İdare Kurulunda ise kavga edip, 19 Haziran’’da Büyük Kongreyi toplamaya karar verdiler!
Cindoruk ve Yılmaz; TBMM Başkanlığı, Başbakanlık gibi çok önemli görevlerde bulundular. Bu iki devlet adamı da iyi bilirler ki, Siyasette başarının yerine hiçbir şey ikame edilemez. Hiçbir mazeret başarısızlık için gerekçe değildir. Demokrat Partinin oy oranı yerlerde sürünüyor. Teşkilatları bezgin ve bıkkın durumda. Bu sıkıntılı durumun sorumluları başta Cindoruk ve Yılmaz olmak üzere onların üst yönetime seçtikleri arkadaşlarıdır. Bu sıkıntıya rağmen, 77 yaşındaki Sayın Cindoruk’’ un tekrar aday olmasını, Sayın Yılmaz’’ın daha önce aday olup kaybetmiş kişilerden aday çıkarmasını anlamak mümkün değildir. Adaylıkta ısrar mevcut durumun, yani % 3’’ lük parti olmaya devam etmenin sürmesi anlamındadır. İki devlet adamına da, ikisiyle de çalışmış bir arkadaşları olarak, bu tutumlarını yakıştıramıyorum.
İzninizle şimdi Demokrat Parti İl Başkanlarına seslenmek istiyorum;
Öncelikle bilmemiz gereken, yapacağınız kongre sıradan, birileri kazansın diye yapılacak bir kongre değildir. Türkiye’’nin kaderine, demokrasiye direkt etkisi olacak bir kongre yapacaksınız. Bu kongreden, partiye sıçrama yaptıracak, partiyi % 20 lerin üzerine taşıyacak , AKP’’yi %20 lerin altına çekecek bir Genel Başkan ve Yönetim kadrosu çıkarmak zorundasınız. Bu sadece parti görevi değil, milli bir görevdir. Ve bu mümkündür. DYP ve ANAP’’ ın, Demokrat Parti de birleşmeleri, Türkiye’’nin en iyi yetişmiş kadrolarını da bir araya getirdi. Bu kadroları biraz kıpırdatmak, görev vermek, istenen sıçramayı mümkün kılacaktır.
Bunun için Ankara’’daki siyaset cambazlarına kongre tanzimini bırakmayın. Kongrenin kaderine sizler, İl Başkanları el koymalısınız. Çünkü tarih önünde sizler sorumlusunuz. Önce bölge bölge, sonra da hepiniz bir araya gelerek, önce kimlerle olmayacağını karara bağlayacaksınız. Sonra da görev vereceğiniz kişileri göreve davet edeceksiniz. Cesur, bilgili, arkasında çöpü olmayan, dünyaya açık, inançlara ve etnik kökenlere saygılı, göğsünü gere gere, ’“Ne Mutlu Türküm Diyene’” diye bağıracak, binlerce arkadaşınız var. Bunları göreve davet edeceksiniz’…
İnanın, Türkiye’’nin her tarafını dolaşmakta olan biri olarak söylüyorum ki, Merkez ve Merkez Sağ’’daki seçmen oy verecek parti arıyor. Sizlerden beklenen, bu oyları alabilecek kişileri yönetime getirmenizdir.