Şımarıklığın fazilet olduğu bir çağdayız

Akılsızlığa övgü yapılır mı; yapılmaz! çünkü akıl bir nimettir, günah olur!

Herkes akıllı olmaya çalışırken akıldan vaz geçmek de ne demek?

Birilerinin 'herkes aklına güvenir ve ona yaslanır' derken bir kısmının da 'bu millette akıl makıl yok!' demesini nasıl açıklayabiliriz?

Dünyaya nizamat veren milletler galerisinde birkaç Arabî ve Farsî de olmasa neredeyse kendimizi insandan saymayacağız.

'Bu millet anlamaz' diyenler mi dersiniz,

'Bir anlarsa tutana aşk olsun' diyene mi? Ya da

'Her milletin bir ayar noktası vardır. Siz siz olun milletin ayarlarıyla oynamayın' diyenlere mi, anlamak zor!

Bir dokundum bir şey olmadı, iki dokundum, oynadım yine bir şey olmadı…

Elli kez dokundum hala bir şey olmuyorsa… düşünmek gerek!

Bu noktada 'Bir şey olmuyor!' uykusuna yatırılanları uyandırmak zordur.

Elli kez de olsa bir şey olmuyor diyenler şunu unutuyor:

Elli birinciyi denedin mi?

Hayır!

O zaman elli birinci kez dokunmaktan, oynamaktan kork!

Sonra dur durak bilmeyen bir tepki sağanağı patlar ki bunun da sonunu kestirmek zor olur.

Genelde felaket büyük olacaksa hemen gelivermez. Önce insanı ölüm uykusuna hazırlar, bir rehavet çöker. Sonra da…

Sağda solda, her yerde bir vurdum duymazlık, aymazlık, şımarıklık.. adeta adam boyu olur.

Herkesin uyuduğu bir saatte Tanrım bir de görelim, fil dişinden inşa edilmiş sağlam mı sağlam yapılar, makamlar ve araçlar, tozu dumana katan depreme, yağmura ve sele kapılmış, sanki her şey tuz buz olmuş gibi sürüklenerek semt-i meçhule doğru akıp gider.