Şifa niyetine gülen başkan!

Yıllar önce, yerel seçim yaklaşırken…

Bir araştırma şirketi; 'Oldu olacak, şu soruyu da soralım!' demiş…

O anlamlı soru şu:

'Aşağıdaki hangi üç özellik, seçimde, oy vermeyi düşündüğünüz siyasi partiden aday olmasa da, aday gösterildiği partiye oy verme eğiliminizi arttıran belediye başkan adayı özellikleridir?'

***

Aslında soru…

Bi'parça karışık gibi görünse de…

Kesinlikle öyle değil…

Mesela…

Ankete katılanların %35'i, 'Başkan adayı dürüst olmalı' demiş…

Bunu…

Çalışkanlık, Güvenirlik, İş bitiricilik… gibi özellikler izliyor…

Mesela, ne gariptir ki…

Başkan adayının 'Atatürkçü' olması arzusu…

Dokuzuncu sırada ve yüzde 12…

O listede…

Genç olması, Yardımsever olması, İktidar Partisi ile iyi ilişkiler içinde olması…

Hatta…

'Aman, gece yaşantısı olmasın!' seçeneği bile unutulmamış…

Ama…

Bi'şi unutulmuş…

'Belediye Başkanı neşeli olmalı, espri yapabilmeli!'

Şimdi, diyeceksiniz ki…

'Neşelenecek halimiz mi kaldı?'

Hatta bi'adım daha ileri gidip…

'Biraz kül biraz duman, o benim işte…' şarkısını bile…

Hatırlatmek mümkün; hal-i pür melalimizi dile getirirken…

Ne söyleseniz haklısınız…

Ancaaaak…

Bir kentin 'Şehr-i Emin'i…

Hemşehrilerine güler yüzle hizmet etmelidir; şifa niyetine…

Hep asık surat, hep asık surat; nereye kadar?

Başkanlar da gülümseyecek ki…

Az biraz dünyamız değişsin…

***

Biz Egeliyiz, çoğumuzun ataları Balkan göçmeni…

Başkanlarımız da öyle…

Onlardan biri de Bornova'nın Reisi Dr. Mustafa İduğ

Dikkat edin, verdiği görüntülere…

Hep güler yüzlü…

Elinden geldiğince neşeli hava yaratmaya çalışıyor…

Gülen gözlerle bakıyor…

Bunu neden yapıyor?

Şundan yapıyor:

Gülümsemek, en zor durumlarımızı bile hafifletir…

Derdimizin keskinliğini azaltır…

Dudaklarımızın geçici misafiri o tebessüm var ya…

Gerilimi azaltır…

Hatta bazı tabuları bile yıkabilir…

Şunu hiç unutmayın:

Hiç birimiz mutluluktan gülmüyoruz…

Gülmeyi becerebildiğimiz için mutlu oluyoruz…

***

Mesela…

Bornova'nın başkanı Dr. İduğ'un…

Temizlik işçilerine bi'müjdesi vardı…

Toplu sözleşmelerden doğan farklar mart maaşlarına eklenecekti…

Başkan Mustafa İduğ…

Sabahın kör karanlığında…

Boyozları paketledi, odun ateşinde pişmiş yumurtaları unutmadı…

İstikamet, Temizlik İşleri Şantiyesi'ydi…

Hem müjdeyi verdi hem de…

Boyoz-Yumurta kahvaltıya oturdu çalışanlarıyla…

Gözler parladı, umutlar coştu, yüzlere gülümseme oturdu…

***

Bitmedi, işin eğlenceli tarafı başlıyor…

Kahvaltıya…

DİSK Genel İş Genel Sekreteri Şükret Sevgener de katılmıştı…

Mutluluk kahvaltısını…

Biraz daha renklendirmek kötü mü olurdu?

Mustafa Başkan'ın neşeli sesi yankılandı:

'Var mı, benimle yumurta tokuşturmaya?'

***

Konuk sendikacı da şaşırdı, işçiler de…

Herkesin aklına çocukluğu gelmişti…

Tam tahmin ettiğiniz gibi…

Başkan, 'yumurta tokuşturma'da 'milli' olduğunu kanıtladı!

Sonra, o eğlencenin püf noktalarını anlattı…

Dedi ki:

Yumurtayı en altından ve çok gevşek bi'şekilde tutarsanız, vuran yumurta kesin kırılır…

Bi'tane daha:

Mutlaka sivri tarafla vuracaksınız; yoksa kafadan gümlersiniz…

Başkan'ın veda ederken tavsiyesi:

Kahvaltıyı biraz neşeli yaparsanız; o gün işleriniz rast gider!

***

Siz yine de şunu yapmayın bence…

İşadamı ile yumurta tokuşturmayın…

Çatlattığı yumurtayı…

'Üttüm seni…' diyerek, afiyetle bi'güzel mideye indiriyor!

Benden söylemesi…

Nokta…

Sonsöz: 'İnsanlar için en güzel hediye, hiçbir masrafa ihtiyaç göstermeyen tatlı bir gülümseyiştir… / Hz. Süleyman…'