Kimler mi dahil bu kulübe? Fazla uzağa gitmeyin, yakın çevrenize, ailenizden başlayarak bir göz atın. Size sesini yükselten, sizi tersleyen, suratını asan ve zaman zaman gözdağı verip, tehdit eden eşiniz mesela... Psikolojik şiddete örnek olan bu davranışlarını eleştirdiğinizde; 'sen beni tahrik ettin ya da sen başlattın ama' gibi cümlelerin arkasına kolaylıkla sığınabilir. Bu kategoriye giren bireylerin, şiddet eylemlerini açıklarken başvurdukları, basit bir savunma mekanizmasıdır.
İngilizce'de 'pasif agresiflik' diye tanımlanan ruh hali vardır. Sizinle aynı fikirdeymiş ya da sizi onaylıyormuş gibi görünüp, başkalarına sizin aleyhinizde konuşan ya da sinsice ayağınızı kaydırmaya çalışanların psikolojik durumunu betimler. Bu da bir tür, içlerinde gizlice öfke biriktirenlerin tasarladıkları, şiddet eylemleridir. Böylelerinin, sizinle yüzleşmeye ya da yüzünüze kendi fikirlerini söylemeye cesaretleri yoktur. Kinlerini ve hırslarını içlerinde gizlerler. Uygun bir zaman bulduklarında ise gizledikleri duygularını, size karşı cephe alarak, açığa çıkarırlar.
Toplumsal hayattaki ilişkilerimizin çoğu, ya 'pasif agresif' ya da 'ama önce o başlattı' savunma mekanizmasının kullanıldığı, davranış bozukluklarından olumsuz olarak etkilenmektedirler. Davranış bozukluklarının, erken aşamada tedavi edilmemesi ise fiziksel şiddet halinde tezahür edebilmektedir. Her iki kategorideki (psikolojik/fiziksel) şiddet eylemleri, toplumsal huzur ve barışı bozmada, aynı derecede tehlikeli olabilirler.
Oysa, günümüzde, şiddet deyince akla ilk gelen; görünür olan fiziki şiddet eylemleridir. Bunların kınanması yönünde, çoğumuz tepki verir ve sesimizi yükseltiriz. Ancak, konu, pasif agresif ya da kendini haklı çıkarma gibi savunma mekanizmalarına dayanan şiddet eylemlerine gelince, görmemezlikten geliriz. Veya bu türden şiddet eylemleri karşısında, yeterince özgüvenimiz yoksa, karşımızdakini affedici, kendimizi suçlayıcı tutumlar takınırız. Bu da toplum olarak bizim; şiddete alışan, kanıksayan ve şiddetin yerleşmesine katkı sağlayan davranışlar kazanmamıza zemin hazırlar.
Şiddet bir kez kanıksandı mı, sıradan hale gelir ve yavaş yavaş o toplumun dokusuna da yapışır. Şiddetle yatan ve şiddetle kalkan bireyler olarak, bir gün gelir bakmışız ki; şiddetten besleniyoruz ve şiddet vazgeçilmezimiz olmuş. Öyle ki, şiddetin, bu kadar yaygın olduğu toplumumuza dışarıdan bakanlar, şiddete taptığımızı bile düşünebilirler.
Bu bağlamda; sağlıklı fonksiyon gösteren bir toplum olmak için, nereden ya da hangi kaynaktan beslenirse beslensin, her türden şiddeti, karşılaştığımız yerde tanımlayabilmemiz ve buna karşı çıkmamız çok önemli. Yoksa, farketmeden, Taliban rejimine dahi güzellemeler yapacak denli, şiddeti sevenler kulübünün gönüllü bir üyesi olup çıkmak işten bile değil!