2009'da gelişmekte olan ekonomilere 80 milyar dolar sıcak para girdi. Gelişmiş ekonomilerin faizleri arttırmaması, gelişen piyasalardaki görece olumlu sinyaller (ihracat rakamları, kredi notunun yükseltilmesi) yatırımcıların iştahını kabarttı.’¶ Sıcak para hareketi 2008'e göre iki kat arttı.
Türkiye sıcak para hareketinin neresinde, dünyadaki gelişmeler bizi nasıl etkiler?
Aslında, Türkiye ekonomisi sıcak para modelini iyi tanır. Şubat 2001'de 14 milyar dolar kaçış sonrası yaşadığımız krizi hatırlayın. Bir gecede binlerce şirket battı, milyonlarca insanın hayatı değişti. Peki 2001 krizi sonrası ekonomik sistemde değişen birşey oldu mu?Hayır...
Sıcak para bizi hala çok seviyor.
Şimdi sıcak para nedir, sistem nasıl çalışıyor açıklayalım. Sıcak para; spekülatif amaçlı hareket eden, kısa vadede yüksek kar amacı taşıyan uluslararası fonlardır. Sıcak para bir ülkeye hazine bonosu, hisse senedi, mevduat faizi almak için gelebilir.
2001'den sonra yüksek faiz-düşük kur politikalasıyla sıcak para sistemi beslenmiştir. Kaynaklarımızın nasıl sömürüldüğünü daha iyi anlamak için sıcak paranın 2002-2003 yılları arasındaki 1 yıllık öyküsüne bakalım.
- George yıllık %5 faizle ülkesinde 100 Dolar borçlanıyor.
- Türkiye'ye gelerek 100 Doları (2002-Kur:1.50) bozduruyor. 150 TL ile yıllık %60 faizli hazine bonosu alıyor.
- Bir yıl sonra getiri 240 TL olunca tekrar Dolara dönüyor. (2003-Kur:1.30) Şimdi elinde 185 Dolar var.
- George ülkesine dönüyor. 105 Dolar borcunu ödedikten sonra geriye 80 Dolar kalıyor. Yani Dolar bazında %80 kar ediyor.
George; yatırım yapmıyor, risk yok, fabrika kurmuyor, istihdam sağlamıyor. Ülke ekonomisine hiçbir reel katkısı yok. Sadece yüksek faiz-düşük kur politikasıyla inanılmaz karlar elde ediyor. Üstelik 1 kuruş vergi ödemiyor.
2006-2007 yıllarında sıcak para karı devam ediyor. 2007'de ekonomideki sıcak para 107 milyar Dolar ile rekor kırıyor. 2006-Kur:1.55 / Hazine Bonosu Faizi %22 / 2007-Kur:1.25. Dolar bazında %51 kar. Milyon, milyar Dolarla gelecek karı siz hesaplayın.
Sıcak paraya sadece yüksek faiz ödemekle kalmıyoruz. Ekonomik sistemin kontrolünü de kaybediyoruz.
Sıcak parayla ülkeye giren döviz, TL'nin aşırı değerlenmesine neden oluyor. İthalat artarken iç talep patlıyor, cari açık büyüyor. Düşen kur, ucuz ithal mallar nedeniyle ihracatçı batıyor. Dolayısıyla ülkenin üretim dinamikleri, istihdam zarar görüyor. Ekonomi yalancı baharlar yaşarken ülke giderek artan bir borç batağına sürükleniyor.
Paranın çıkış tehlikesi ise ayrı bir dert. Çünkü herhangi bir istikrarsızlık anında sıcak paranın çıkması pembe balonun bir anda patlamasına neden oluyor. Yüksek dolar talebi nedeniyle kur fırlıyor, cari açık katlanarak ülke ekonomik krize sürükleniyor. Sıcak para çıkarken soğuk terler döktürüyor.
Bu nedenle sıcak para tabanlı ekonomilerde; aman para çıkmasın diye ülke diken üstünde oluyor. SPK Başkanı Doğan Cansızlar'ın 2006'da Danıştay saldırısıyla artan siyasi gerilim sonrası bültenlere yansıyan konuşmasını aynen aktarıyorum.(26.05.2006)
"64 milyar Dolarlık sıcak paranın üzerinde oturuyoruz. Herkes açıklamasına dikkat etsin. Sıcak para misafire benzer. Ev sahibinde huzursuzluk varsa, kalıcı olmaz ve evi terk eder."
Ne yazık ki ekonominin 2001-2007 yılları arasındaki gerçekleri bunlar.
2008'de ise uluslararası kriz sıcak para hareketlerini kısıtladı. 2009'da gelişmiş ekonomilerde kriz nedeniyle izlenen gevşek para politikası sonucu sıcak para gelişen piyasalardaki spekülatif hareketlere açık borsalara kaydı. Bence ekonomideki olumsuz performansa rağmen IMKB'nin yükselmesinin temel nedeni de budur.
2010'da gelişmiş ekonomilerin faiz arttırımına gitmesi beklenmiyor. Ekonomide krizle artan kamu harcamaları ve gevşek para politikası (faizlerin düşürülmesi) sonucu oluşacak enflasyon riskine karşılık faizlerin arttırılması söz konusu olabilir. Bu aşamada IMF ile anlaşma olasılığı sıcak para tartışmalarını tekrar gündeme getiriyor. Anlaşmanın 15 milyar Dolar seviyelerinde olacağı söyleniyor. Aslında 600 milyar Dolarlık Türkiye ekonomisi için küçük bir rakam. Kaynağın yabancı yatırımcılar için güven çıpası olarak kullanılacağı anlaşılıyor. Çünkü IMF'nin ardından sıcak para girişinin hızla artacağı biliniyor. Hikaye hep aynı. IMF'den borçlan, kur düşsün, ithalat patlasın, borsa yükselsin, heryer tozpembe olsun... Peki nereye kadar...
Türkiye ekonomisi reel sektöre endeksli büyüme modeli geliştirmek zorundadır. Halk sıcak para hareketlerinin ağır faturasını çok büyük bedellerle ödemiştir.