Sessiz aşk... Büyük aşk... Sonsuz aşk...

San'at dünyasının…

Gelmiş, geçmiş 'en zor rolü' hep omuzlarında taşıdı…

Beyaz perdede…

Gerçek aşkı hiç tadamayan…

Sevgililerin arasına girip…

Sevdalarını 'zehir' eden…

Ne kadar 'istenmeyen kadın' rolleri varsa…

Hep o kıza verdiler…

Seyirci…

O 'kıskanç kalpli' kıza…

Sinema salonunu sinir ettiği için…

Beddua mı etsin yoksa acısın mı bi'türlü karar veremiyordu…

Üstelik…

Sevgileri ayırmaya çalışan…

Bu olağanüstü rol kabiliyetine sahip kız…

Nasıl oluyordu da…

Bu kadar yoğun alkış alıyordu?

Tanrı vergisi…

Olağanüstü bir 'oyunculuk perisi' oturuyordu omuzlarına sanki…

***

Kestirmeden gidelim…

Doğma, büyüme İzmirliydi!

Dünyaya gözlerini açtığında…

Takvimler 1936'nın 8 Ağustos'unu gösteriyordu…

Baba Bedri İlhan…

İzmir'de vali yardımcısı…

Balıkesir'de de Vali olarak görev yapmıştı…

Üç kardeşin en küçüğüydü…

Büyük ağabeyi tanınmış şair Attila İlhan'dı…

***

Yeteneğiniz ne olursa olsan…

Kaderin önüne geçilmiyor…

Babası Balıkesir Valisi olunca çaresiz…

O kentin lisesinde eğitim gördü…

Tutturdu, 'İstanbul'a gideceğim' diye…

Babası, 'Tamam' dedi…

İzmirli o narin yapılı, hafiften huysuz kız…

Yatılı eğitime devam etti…

Kandilli Kız Lisesi'nden mezun oldu…

Halkevlerinde sahneye çıktı; ilk alkışları orada topladı…

Yüksek eğitimini ikiye ayırdı…

Devlet Güzel Sanatlar'ın resim bölümünden mezun olurken…

İstanbul Belediye Konservatuvarı'nda tiyatro eğitimi alıyordu…

Artık önü açılmıştı İzmirli kızın…

Arkadaşlarıyla…

'Akademi Tiyatrosu' adıyla bir tiyatro grubu kurdu…

Daha ikinci sınıftayken…

Alexandre Dumas'ın eserinden uyarlanan…

'Kamelyalı Kadın'da başrol oynadı…

Bu filmdeki büyük performansı…

Türk Sineması'ndaki 'şeytan kadın' – 'melek kadın' ayrımını yıkan…

İlk büyük başarı olarak tarihe geçti…

***

Artık…

Özgün sesi, sahne başarısı ile öne çıkan o gencecik kız…

Tiyatro ve sinemada…

Adeta kanatlanmış uçuyordu…

O İzmirli kızın adı…

Tiyatro neonlarında ve sinema afişlerinde…

Şöyle yazılacaktı:

'Çolpan İlhan'

***

O kız,

Üç sezon Küçük Sahne'de oynadı…

Ve…

Bir gece hayatının aşkı olacak genç adamla karşılaştı…

İşte o gecenin öyküsü…

***

Yeşilçam'ın unutulmaz aktörlerinden…

Büyük Usta Sadri Alışık…

Bir akşam tiyatroya gitti…

O oyunda Atilla İlhan'ın kardeşi…

Bu yazının kahramanı Çolpan İlhan'ın da rolü vardı…

Kadınlar Sadri Alışık'tan imza almaya çalışırken…

Usta Aktör Sadri Alışık'ın gözü…

Çolpan İlhan'a takılmıştı…

Nasıl olduysa…

Espri yapmak için Sadri Alışık…

Çolpan İlhan'ın gözlerinin içine bakarak…

'Bu küçücük kızları kim alıyor buraya?'

Demez mi?

Önce sinirlendi Çolpan İlhan…

Sadece gülümsedi…

Su gibi akıp giden zaman içinde…

Sadri Alışık ile Çolpan İlhan…

Filmlerdeki gibi 'masaldan farksız' bir aşkın esiri oldular…

'Yalnızlar Rıhtımı' filminden sonra…

Evlenmeye karar verdiler…

Bulursanız videosunu bi'kez daha izleyin…

1959 yılında…

(65 yıl önce…)

'Yalnızlar Rıhtımı' filmi…

Karaköy köprüsünde tam 19 gece sürdü…

Derler ki:

'Tüm o aşk dolu sahneler aslında gerçekti!'

***

Gelgelelim…

Aynı hikayelerde olduğu gibi…

Aşılması çok zor bir 'sorun' vardı karşılarında…

Biliyorum…

Çok şaşıracaksınız ama…

Tam da o günlerde…

C?olpan I?lhan o dönemde askerde olan Fikret Hakan'la nişanlıydı...

Hatta…

İnanılacak gibi değil ama…

Fikret Hakan…

Askere giderken Çolpan'ı, Sadri'ye emanet etmişti…

Çolpan I?lhan…

Deli gibi aşık olmuştu Sadri Alısık'a…

Fikret Hakan'a mektup yazdı ve…

'Affet beni, Sadri'yi çok seviyorum!' dedi…

Çok anlamlı bir olaydır bu…

Fikret Hakan, yıllar sonra…

O olayın izlerini şöyle anlattı:

'Çolpan beni terk ettikten sonra çok canım yandı… Sonrasında onunla aynı filmlerde rol aldık ama hiç bir şey olmamış gibi yaptık… Ona hiçbir gün sitem etmedim... Sadri ölene kadar birbirlerine aşık kaldılar... Demek ki, gerçek bir aşk yüzünden terk edilmişim…'

***

Bazen her şey 'şahane' olmuyordu…

Büyük aşkın kahramanlarından…

Sadri Alışık hastalandı…

Mutlaka karaciğer nakli olması gerekiyordu…

O sırada takvimler 1990 yılını gösteriyordu ve…

Merhum Turgut Özal, Cumhurbaşkanı'ydı…

Peki, sonra ne oldu?

O günleri…

Başbakan eski yardımcılarından…

Merhum Ekrem Pakdemirli kitabında şöyle anlatıyordu:

'Usta aktör, siroz olmuştu... Karaciğerinin değişmesi için 3 milyon dolar lazımdı… Özal, (Üç milyon dolar ver) dedi… 'Veremem…' deyince, bana Osmanlı'dan örnekler anlattı; (Beyefendi sanatçımız kendini frenleyememiş biraz fazla içmiş, karaciğeri çökmüş... Olsun, o sanatçımızdır… O'na sahip çıkacağız…) dedi… Parayı verdik…'

***

Büyük oyuncu şanslıydı…

Uygun karaciğer bulundu…

Ameliyatı dünyanın şapka çıkardığı doktorlarımızdan…

Profesör Doktor Münci Kalaycıoğlu yaptı…

Amerika'da Wisconsin Üniversitesi Hastanesi'ndeki nakil…

Çok başarılı oldu…

Doktorlar içki-sigarayı bırakmasını istediler…

Hekimlerin sözünden çıkmadı ama…

Yıllar bünyesini öylesine tahrip etmişti ki…

Yine de o ameliyat…

Usta'nın hayatını, sağlam beş yıl daha uzattı…

Sonrası acı…

***

Bitiriyoruz…

Çolpan İlhan…

1995 yılında eşi Sadri Alışık'ın ölümünden sonra…

O'nun adını yaşatmak için…

1997 yılında Sadri Alışık Tiyatrosu'nu kurdu…

Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri'ni başlattı…

Çolpan İlhan'ın kalbi…

25 Temmuz 2014'te kalp krizine yenik düştü; kurtaramadılar…

İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığı'nda…

Yan yana yatıyorlar…

Bugün bile onun filmlerini izleyen…

O'nun penceresinden hayata bakabilen herkese öğretir…

Nasıl 'İstanbul Beyefendisi' olunacağını…

Özlüyoruz be…

Özlüyoruz böyle büyük sanatçıları…

Nokta…

Sonsöz: 'Ne zaman gol diye sevinsek, arkamızı dönüp baktığımızda ofsayt bayrağını kaldırmış bir hayat görüyoruz… / Sadri Alışık – Sanatçı…'