Şehit analarını düşünen var mı?

Eşbaşkan Erdoğan, Irak seyahati sırasında Kuzey Irak'ı da ziyaret etti. Bu ziyaretin yapılıp yapılmaması konusunu elbette ki tartışacağız.
Öncelikle bu ziyaret anında gördüğüm ve Türkiye Cumhuriyetinin bir vatandaşı olarak utançtan adeta yerin dibine girdiğim bir 'Devlet Adamlığı Ayıbını' başka bir deyişle 'İhanet Girişimini' sizlerle paylaşmak istedim. İnanıyorum ki, bu çirkin olay AKP'ye oy veren vatandaşları da çok üzmüştür. İbret tablosu şöyle idi;
Eşbaşkan Erdoğan ve Kürdistan Başkanı Barzani bir sedirde beraberce oturuyorlardı. Diğer koltukta ise Devlet Bakanı Zafer Çağlayan(Eski Ülkücü-Yeni Kürtçü) ve elinde sazı ile Eşbaşkan Erdoğan'ın danışmanı Profesör İbrahim Kalın vardı. Neşe içinde danışman saz çalıyor ve hep birlikte Yemen Türküsünü söylenip eğleniyorlardı. Kahkahalar, şakalaşmalar, el şakaları, türküler gırla gidiyordu. Sanki ziyaret sebebi ile ilgili tüm problemler çözülmüş sıra eğlenceye gelmişti!.
Orada bulunanların kimliklerini ve görevlerini bilmeyen ve onları seyreden biri, yapılanın kırk yıllık ahbap çavuşların, asker arkadaşlarının veya meyhane arkadaşlarının eğlencesi zannederdi.
Bu görüntü, Eşbaşkan Erdoğan ile Barzani'nin aynı zevkleri, aynı eğlence biçimini, aynı seviyede kültürü paylaştıklarının ibret verici belgesidir.
PKK Terör Örgütünün ev sahibi ve koruyucusu Barzani'nin konuğu olarak orada bulunan ve tıpkı , 'Sıra Gecesi' eğlencesindeki gibi eğlenen, türkü söyleyen Eşbaşkan Erdoğan'ın aklına PKK Terör Örgütünün katilleri tarafından şehit edilen vatan evlatları, şehit anaları ve yakınları gelmedi mi?
Ya da Ankara Sanayi Odası Başkanıyken 'ülkücü-milliyetçi' olmakla övünen, şimdi ise aynen Hülya Avşar gibi, 'Ben de Kürdüm' diyen Devlet Bakanı Zafer Çağlayan'ın yılışık kahkahalarına ne demeli!. Acaba yeni Kürtçü Bakanın aklına aziz şehitlerimiz gelmedi mi?
Eşbaşkan Erdoğan ve Bakanı, kankaları Barzani'nin yanından döndükten sonra PKK terör örgütü eylemlerine devam etti. Onlarca askerimiz yaralandı. Er Zeynel Kapucu ise şehit oldu..
Şimdi şu sorulara birlikte cevap arayalım;
*PKK Terör örgütünün merkezi nerede?
*PKK'nın bulunduğu bölgenin kontrolü kimde?
*PKK katillerinin sınırımızı geçip, askerlerimizi, polislerimizi, insanlarımızı öldürdükten sonra tekrar yuvalarına dönmelerini sağlayan ve onları koruyan Peşmergelerin Komutanı kim?
*PKK Terör Örgütüne en yüksek maddi yardımda bulunan Kuzey Iraklı Lider kim?
*Türkiye'deki hayali şirketleri yoluyla Mersin Serbest Bölgesini kullanarak, Türkiye Ekonomisine her yıl 3-5 Milyar Dolar zarar veren kim?
*AKP Hükümeti ve Eşbaşkan Erdoğan, kendi vatandaşlarına verdiği elektriği, dörtte bir fiyatına kime veriyor?
*Afganistan- Irak- Avrupa Uyuşturucu hattını, kontrol eden Kuzey Iraklı Lider kim?
Bu soruların hepsinin cevabı Barzani'dir. Eşbaşkan Erdoğan'ın dostu, 'Bizim Çalık'ın' Kuzey Irak'ta rafineri kurmasına izin veren Barzani…
4 Nisan günü binlerce insan, Şanlıurfa İli Halfeti İlçesinde PKK terör örgütü önderi Apo'nun yaş günü sebebiyle toplandılar. Apo'nun posterleri, PKK bayrakları taşındı. Türk Bayrakları yakıldı.
Bölücü sloganlar atıldı. Ne bir Asker, ne de bir Polis bu olaylara müdahale etmediler.
Aynı gün Türkiye'nin büyük şehirlerinde, üniversite öğrencisi gençler, ÖSYM de yapılan sahteciliği protesto etmek için toplandılar. Hepsi Polis dayağından geçirildiler!..
Tüm bu uygulamalar AKP Hükümetinin 'Açılım' politikalarının sonucudur. Biz yıllardır bu tutumun ülkemize zarar vereceğini, yapılmaması gerektiğini söyledik durduk. Ne yazık ki zaman bizi haklı çıkardı. AKP'nin bu çarpık politikası sayesinde;
*PKK Terör Örgütünün arkasında artık ciddi bir halk desteği var.
*Türkiye Cumhuriyeti'nin belli bölgelerinde PKK Terör Örgütü yol kesiyor, kimlik soruyor.
*Türk Bayrakları yakılıyor, mahkeme kararları yırtılıyor.
*Polis tokatlanıyor, linç ediliyor.
Bunlar, dıştan gelecek kışkırtmayla başlatılacak bir 'ayaklanmanın' ön hazırlıklarıdır. Bu çirkin tezgah, ülkenin bölünmesine kadar gidebilir.
Sorumlular; Eşbaşkan Erdoğan'ın AKP'si, Ülke bütünlüğünü koruma görevi kendilerine yasayla verilmiş sivil ve askeri güvenlik güçlerinin üst düzey bürokratlarıdır.
Bizim gördüğümüz tehlikeyi, her türlü istihbarata sahip Hükümet ve hükümetin peyki haline gelmiş üst kademe bürokratları niçin görmezden geliyorlar? İhanet içinde olamayacaklarına göre, basiretleri mi bağlandı yoksa beyin felci mi oldular?