CHP kongre sürecini, başından sonuna kadar ayrıntılı şekilde takip ettiğiniz tek adres internet gazeteniz www.egedesonsoz.com oldu.
Sürecin en başında, tepedeki hesaplaşmadan, İzmir’’e yansımalarına, ekipler arası hamlelerden, önemli aktörlerin duruşuna kadar her konuda olabildiğince ayrıntı vermeye çalıştık.’¶
Değişen dengeleri gün gün aktardık. Ve delege seçimleri yarın/öbür gün tamamlanıyor. Bornova ve Çiğli dışında tamam gibi’…
Olan biteni de dün ’‘CHP İzmir’’de Önder Sav rüzgarı’’ başlığıyla yayımladığımız haberde vermeye çalıştık.
Başta sevgili ağabeyim Tacettin Bayır olmak üzere ortaya koyduğumuz analizlere ’‘katılmayanlar da oldu, tam isabet’’ diyen de.
Ve şu soruların yanıtlarını arayalım’…
*Genel Sekreter Önder Sav, üzerine oynanan oyunlara, operasyonlara rağmen İzmir’’de nasıl bu kadar başarılı olabildi?Bu işin sırrı neydi?
*CHP Lideri Deniz Baykal ile Genel Sekreteri arasında gerçekten bir sorun/çatışma var mı yoksa birileri ikiliyi çatışma zemininde gösterip, kongre sürecinde avantaj sağlamaya mı çalışıyor?
*İzmir’’deki yeni siyasi haritanın çizilmesinde hangi aktörler nasıl rol oynadı, kimler kazandı, kimler kaybetti?
*İl ve ilçelerde başkanlık kulislerinde kimler avantajlı görünüyor?
*İzmir’’in siyasi dengesinin oluşmasında delege seçimlerinin galibi Sav ekibi hangi ilçe ya da ilçelerde başarılı olabilecek?
Sav ekibi nasıl kazandı?Merak edilen en önemli soru bu. Çünkü kongre sürecinin hemen başında CHP üst yapısında Genel Başkan-Genel Sekreter kavgasından söz edilirken ve ilçelerdeki zaferin anlamı ne olabilirdi?Genel Başkan’’a rağmen bir zafer miydi bu yoksa Genel Başkan’’la birlikte miydi? Kafaları karıştıran da bu ikilem.
Öncelikle Genel Sekreter Önder Sav’’ın CHP’’de 10 yıldır bu görevi yürüttüğünü hatırlatarak başlayalım. Ve de Baykal’’ı tam 50 yıldır tanıdığını, birlikte siyaset yaptıklarını da ekleyelim.
Sav’’ın 10 yıldır yürüttüğü görev yani CHP’’nin ikinci adamlığı parti örgütünü çok iyi tanımayı gerektiriyor. Zaten o da bu konuda tam bir uzman.
Örgütteki mahalle delegesinden, ilçe, il başkanlarına, değişen dengeler içinde aktörlerin ekipler arası hareketlerine kadar yakından izliyor Önder Sav.
’‘Dede’’ lakabına bakıp ’‘ihtiyar’’ anlamı çıkarmayın sakın. İhtiyar delikanlı’…
İzmir’’e geldiğinde toplantısına katılan yüzlerce kişiyi ad, soyad ve taşıdığı eski-yeni sıfatlarla birlikte hatırladığına bizzat şahidim.
Bir kısım medya tarafından tefe konulsa ve özellikle İzmir başta olmak üzere örgütteki gücü Baykal’’ı rahatsız edecek boyuta ulaşsa da ikili arasındaki çatışma mevsimlik olmaktan öte geçmedi bugüne kadar. Her kongre/kurultay sürecinde Sav’’ın örgütteki gücünü biraz olsun kırmak, dengelemek, parti içindeki diğer ekiplere de alan açmak gibi hedeflerle Baykal’’ın Sav’’a karşı operasyon başlattığı görülmüş ve de yaşanmıştır.
İzmir’’de de Sav ekibi kongre sürecinin hemen başında gelen şok operasyonlar biraz olsun sarsıldı. Buca, Karşıyaka ve Konak’’ta kendini gösteren operasyonlara yargı kararıyla Çiğli de eklendi.
Ama ekip pes etmek yerine yeni stratejilerle süreci yorumlayarak üstesinden gelmeyi başardı.
Ve delege seçimlerinin kim ne derse desin bana göre tartışmasız galibi oldu.
Evet, Sav’’ın bulunduğu konum ona yakın siyaset yapanların elini güçlendirmiştir. Yani istedikleri mahalleye istedikleri kadar üye yığması yapma konusunda en avantajlı ekip Sav ekibidir. Çünkü üyelikler Genel Sekreter Sav’’ın en sevdiği, en başarılı olduğu alandır.
Ancak operasyonlar sonrası Genel Başkan Deniz Baykal da özellikle MYK Üyesi Mehmet Ali Susam, Milletvekili Selçuk Ayhan, Eski İl Başkanı Kemal Karataş ve bu isimlere yakın siyasetçiler üzerinden aynı yöntemle üye yığması yaptı.
Ama Sav ekibi bunun da üstesinden gelmeyi başardı.
Genel Sekreter Sav’’ı bir yönüyle altyapıya önem veren kulüp başkanlarına benzetirim ben. Bazı futbol kulüpleri süper transfer, flash isimlerle şampiyonluk kovalamaya çalışırken Sav, altyapısını sağlam tutmayı sever.
Transfer yapmaz mı?Elbette yapar. Dönem dönem yolunu ayırdığı dönem dönem bünyesine kattığı isimler, konjonktüre göre değişir ve hep olmuştur.
Dün el üstünde tuttuklarını bugün tanımama durumu da olmuştur.
Ama kolay kolay adam satmadığı bilinir Genel Sekreter’’in.
Benim takdir ettiğim taraflarından biri de ekibin en çürük üyesine bile sahip çıkması’… Hapse düşse de asker kaçağı çıksa da ekip adamının sonuna kadar arkasından Sav.
Zaten onu son dönem İzmir’’de tutunduran en önemli olay da bu özelliği oldu.
Aslında Genel Sekreter Sav İzmir’’i 29 Mart 2009’’da kazandı. Tüm ekip üyelerini ya belediye başkanı ya da meclis üyesi yazdırarak’…
Süreç içinde üzerine yapılan operasyonları farklı stratejilerle savuşturup, bünyesine kattığı yeni aktörler, vitrine koyduğu ilk bakışta ekibi çağrıştırmayan yeni isimlerle’…
İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu mesela’… Sav’’a karşı yapılan operasyonlarda Baykal’’ın kılıcı eline verdiği isim’…
Ama Sav’’ın gücünü bilen yarın Baykal-Sav yakınlaşmasında ortada kalacağını gören Nalbantoğlu kılıcı salladı, sallamasına ama itidalli davrandı.
Ekibin gücünü yönetimlerde muhafaza etti.
Diğer taraftan Aziz Kocaoğlu ekibiyle ittifak’… Sav ekibinin son süreçte geliştirdiği en ilginç hamlelerden biridir bu da.
Geçen dönem kedi-köpek gibi didişen iki yapı başta Bornova olmak üzere bir çok ilçede kol kola seçime girdi. Ve Abdurrezzak Erten. PM Üyesi’… Sav ekibinin 7 yıllık ekip şefi’… İthal vekil olarak geldiği İzmir’’de örgütlenme konusunda yerlileri sol çeken Erten, ekip disiplini felsefesini koruyarak gelişmesini sürdürdü. İzmirli yerli vekiller ayakta uyurken kent siyasetini Buca’’dan Menemen’’e, Karabağlar’’dan, Bayraklı’’ya kadar dizayn ederek’…
Tüm bu hamleleri yaparken çoğu zaman tereyağından kıl çeker gibiydi Erten. Ama ekibin İzmir’’deki başarısında en yüksek puan kuşkusuz ona aitti.
Devam edecek’…