Safiye'nin içindeki Kleopatra!

Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalandığı günlerde…

İri kapkara gözlerini dünyaya açtı…

Mısırlı Hafız Abdullah Bey ile Seyyide Hanım'ın kızıydı…

Babası, O doğmadan öldü…

Adını 'saf/duru' anlamına gelen Safiye koydular…

Kadere bakın ki…

Henüz minicikken annesini de kaybetti…

Hem öksüz hem yetim kalmıştı…

Gencecik Türkiye Cumhuriyeti Devleti…

O esmer kızı okuttu, öğretmen yaptı…

Ancak…

Safiye'nin gözü ışıltılı sahnelerdeydi…

Öğretmenlikten ayrıldı, gazinolarda çalışmaya başladı…

1932 yılıydı…

İstanbul Vali Yardımcısı Nuri Bey'in evinde verilen bir davette…

Atatürk'ün huzurunda ilk kez şarkı söyledi ve…

Ulu Önder'in en beğendiği seslerden biri oldu…

O sırada 20 yaşında bile değildi…

Dönemin diğer kadın yorumcularından ayrı…

Kendine özgü bir okuyuş tarzı vardı Safiye Ayla'nın…

500'den fazla plak doldurdu…

Büyük beğeni toplayan sesiyle ünü yurt sınırlarını aştı…

***

Pek gösterişli olmayan kara - kuru bir kızdı…

Türk Sanat Müziği'ne gönül verdi…

Öyle azimliydi ki…

Cumhuriyet döneminin en ünlü ses yıldızı oldu…

Kendisinden önceki ve…

Kendi dönemindeki tüm kadın solistlerden farklı…

Kendine özgü bir su gibi akıp giden gırtlağa sahipti…

Mikrofonsuz okuduğunda…

Hançeresine hayran olan kimileri gözyaşlarına engel olamazdı…

Sesindeki pürüzsüz akış…

En tiz perdelerde bile kaybolmazdı…

Rumeli türkülerini o kadar güzel söylerdi ki…

Şakımaya başladığında…

Sahnesine çıktığı gazinoyu inletirdi…

Sonra bir dedikodu yayıldı…

Sözde…

Atatürk, Safiye Ayla'yı perde arkasından dinliyordu(!)…

Çünkü, o güzel bir kadın değildi…

Bu söylenti yıllarca sürdü, gitti…

Aslında doğru değildi ama…

Gerçeği kime, nasıl anlatacaksın?

İzmirli gazeteci büyüğüm, hocam Tayfur Göçmenoğlu

Ünlü sanatçıya bu zor soruyu sordu:

O sırada takvimler 70'li yılların başını gösteriyordu…

Safiye Ayla, 'Ne alakası var?' dedi ve ekledi:

'Bir defa Atatürk ile Latife Hanım evlendiği yıllarda ben sahneye çıkmamıştım… Onlar zaten bir-iki yıl evli kaldılar… Atatürk, hiçbir sanatçıya böyle bir muameleyi reva görecek yapıda bir devlet adamı değildi… Sanat Müziği ile ilgili yasağın uygulandığı 1935'te bile Atatürk'ün böyle tavırlı bir hareketini görmedim…'

Yani, dedikodular, o değerli sanatçıyı yıpratmak için çıkarılmıştı… Safiye Ayla, sözlerini şöyle tamamladı:

'Ben dünyanın en mutlu sanatçılarından biriyim… O'nun huzurunda şarkı söyledim… O'nun iltifatlarına mazhar oldum… Gerisi vız gelir…'

***

Safiye Ayla, bu dünyaya veda edinceye kadar…

O dedikodudan hiç kurtulamadı…

Hep üzüldü hep kahroldu…

Sonra yoruldu, pes etti…

Bu konudaki son sözleri şu oldu:

''Galiba halk beni çok çirkin bulduğu için böyle söylentiler çıkıyor…'

Oysa…

Safiye Ayla'nın tahmin edemeyeceğiniz bir özlemi vardı…

Ailesi Mısırlı olduğu için…

O ülkeyi kalbinde yaşatıyor…

Sık sık…

'Kleopatra'nın ruhunu taşıyorum!' diyordu…

Son karşılaştıklarında…

Gazeteci Göçmenoğlu'na yarım asır önce şöyle demişti:

'Benim içimde bir gençlik ateşi var… Tıpkı Mısır Kraliçesi Kleopatra gibi… Hep genç kalayım istiyorum… 62 yaşında bir kadın, bu isteği taşıyorsa bunun başka izahı olur mu?'

Gerçekten de…

Tavırlarıyla yaşının çok gerisinde bir genç kız gibiydi…

Kıpır kıpırdı…

Şarkı söylerken kendinden geçiyordu…

Aslında…

O'nun içindeki Kleopatra ruhu…

Ölümüne kadar O'nda kaldı…

Belki fiziksel yapısı da elveriyordu ama…

O yaşını hiç göstermeyen bir kadındı…

***

Safiye Ayla'nın kendisini aynı vücutta bulduğu…

Antik Mısır'ın son Helenistik kraliçesi Kleopatra…

Güzel bir kadın değildi ama çok çekiciydi…

Önce Jül Sezar'la Marcus Antonius'la sevgili olup…

Roma İmparatorluğu'nun başına geçti…

Kendisini bir yılana zehirleterek hayatına son veren Kleopatra…

Zamanın çok ötesinde bir kadındı ve günümüzde bile konuşuluyor…

***

Bitiriyoruz…

Safiye Ayla, çekici kimliği ve muazzam san'atı ile…

Ömrü boyunca hep…

Dinmeyen alkışların odağı oldu…

Ve, daima…

Atatürk'ün en sevdiği sanatçılardan biri olarak anıldı…

Ulu Önder…

O'nun sesinden…

'Yanık Ömer' türküsünü defalarca dinlerdi…

Üstelik…

Bırakın, örtüyü, paravanayı…

Safiye Ayla'nın gözlerinin içine bakarak ve…

Ayağa kalkıp, alkışlayarak…

Nokta…

Sonsöz: 'Hayal içinde akıp geçti ömrü derbederim… Bakıp bakıp da o maziye şimdi ah ederim… / Safiye Ayla'nın sesinden dinlemelisiniz…'