'Rus'un yemediği üzümü, biz niye yiyelim?'

Kötü haber, ne yazık ki tez ulaşıyor...

Bir yıldır Türkiye'den domates almayan Rusya, şu sıralarda 23 ton yaş sofralık üzümümüzü, 'sepeti koluna herkes yoluna' dercesine geri yolladı...

Sebebi ürpertici...

'Sizin üzümlerinizde Kaliforniya Çiçek Tripsi, yani Akdeniz Sineği var... Karantina gereği bu tür haşere içeren ürünlerin Rusya topraklarına girişi yasak...'

İşin garip tarafı...

O üzümlerin Türkiye'nin sınırlarından çıkarken, (neresi olduğunu sormayın) karantinadan 'temiz' vizesi var(!)

Ayrıca Rusya tarafından apar-topar geri gönderilen altın sarısı üzümlerin hangi topraklarda yetiştiği de belli... Ama, siz orayı da sormayın...

Peki, şimdi n'olacak?

Türkiye'yi terk ederken mahalli uzmanlardan kapı gibi 'temiz' kağıdını kapan 23 ton üzümün...

'Aman vatandaşımızın sağlığı bozulmasın' diye, 'imha' edileceğini sanıyorsanız...

Acayip biçimde yanılıyorsunuz...

Büyük ihtimalle...

Elin gavurunun, 'Buna Akdeniz Sineği bulaşmış' dediği üzümü; siz, biz, hepimiz, bu sıcakta içimiz serinlesin diye 'şifa niyeti'ne mideye indireceğiz...

Rusya bu ithalatta...

Sırf 'hinlik' olsun diye bir 'Abrakadabra' yapar mı?

Mümkündür...

Ancak, artık adı ne olursa olsun 'sinek' bulaşmıştır...

Unutmayın, atasözü bile üretmişiz bu konuyla ilgili... Ne demişler; 'Sinek küçük ama mide bulandırır...'

Tarım Bakanlığı 'ayıplı mal satanları' markaya bakmadan teşhir ediyor, gözünün yaşına bakmıyor...

Ancak, bu acı örnekte durum bir parça farklı... Çoğu zaman ihracatı teşvik eden bakanlık, ara sıra 'N'apalım, onların kriterleri ile bizim kriterlerimiz tutmuyor' diyebiliyor...

Yine böyle bir düşünce hakim olursa...

Rus'un geri çevirdiği üzümlerin üstüne, aynen tekstil ürünlerinde olduğu gibi, 'ihracat fazlası' diye yazıp aslanlar gibi 'iç piyasa'da tüketiriz...

Sonsöz: 'Valla, milletçe her türlü mikroba karşı bağışıklıyız, demeyin sakın bana...'