Karaburun Belediye Başkanı Ahmet Çakır, Ege’de Sonsöz’den Fatih Yapar, Mehmet Karabel, Hanzade Ünuz ve Mehmet İşler’in sorularını yanıtladı.
Baharın gülümsemeye başladığı...
Ege'nin uyandığı bugünlerde...
Maviyle yeşilin coştuğu bir ilçemizi içimiz açılarak ziyaret ettik.
Karaburun Belediye Başkanı Ahmet Çakır'ın konuğu olduk.
Ahmet Çakır bölgenin yerlisi..
Ezelden beri CHP'li.
İki dönem Mordoğan Belediye Başkanlığı yaptı.
Beldelerin kapatılmasıyla birlikte 2014 yılında Karaburun Belediye Başkanı seçildi.
Sakin, kendinden emin ve inatçı bir karakter.
Bölgenin hazmederek gelişmesinden yana bir duruş sergiliyor.
Karaburun, İzmir'in nüfusu 10 binin altında tek ilçesi.
İzmir'e göçten de en az etkilenen bir bölge.
Geçen yıl örneğin sadece 200 kişi artmış nüfus.
435 kilometrekare büyüklüğünde...
90 kilometre sahili var ve plajları halka açık.
Anlayacağınız oldukça davetkar ve bakir bir bölge.
Yarışa hazır, çıkış yapmayı bekleyen sporcu gibi adeta.
Ama Başkan Ahmet Çakır, kontrollü büyümeden yana.
İmar konusunda çok titiz.
Hormonlu, suni, bölgeyi dejenere edecek bir gelişmeden özellikle kaçınıyor.
Karaburun'da kitle turizmi de yok.
Yatak sayısı çok kısıtlı, ev pansiyonculuğu dahil 500 yatak kapasitesi var.
Başkan Çakır özellikle şarap, peynir gibi butik işleri destekliyor.
Nergis yetiştiriciliğinin gelişmesini önemsiyor.
Yarının Karaburun'u için karakterini koruyan bir portre çiziyor.
Şık ve konsept butik bir turizm bölgesi hayal ediyor.
Bir yandan da RES'lerle, balık çiftlikleriyle, taş ocaklarıyla çevre mücadelesi veriyor.
Kontrollü imar, temiz doğa ve sürdürülebilir bir Karaburun...
Başkan Ahmet Çakır ile keşfedilmemiş cennet Karaburun için gönlünden geçenleri,
Karaburun'un bugünü ve yarınını konuştuk.
CHP'li Başkan Çakır'ın siyaseten gönlünden geçenler ise röportajımızın içinde saklı...
10 BİNİ GEÇMEDİKGelişmeyi göreceli olarak algılamak lazım. Açıksa söylemek gerekirse şu anda ben de nüfusun pek gelişmesini istemiyorum. 10 binin altında nüfusumuz olduğu için genel bütçeden senede iki kez aldığımız bir para var, yılda 800 bin lirayı buluyor. Yasa koyucu 10 bin nüfusun altındaki ilçelere destek olsun diye genel bütçeden belli bir para ayırmış, şu anda kişi başına 35 lira gibi bir para geliyor her ay, bu da 200 bin lira kadar yapıyor. Bizim gider olarak sadece personele ayda 350 bin lira gibi bir ödememiz var. 10 bin nüfusu aştığımızda yılda aldığımız 800 bin lira kesilecek. Karaburun Belediyesi için 800 bin lira az bir para değil, bu parayı İller Bankası'ndan almamız için 12 bin 800 nüfusa çıkmamız lazım, Karaburun'un tarihinde 10 bin nüfusu hiç geçmemiş. Şu anda 9 bin 821 kişi nüfusumuz, geçen seneye göre 200 kişi arttı. 2019'da 10 bini aşacağız gibi gözüküyor. 2017 genel bütçemiz 22 milyon lira, gerçekleşen 18.5 milyon lira. Personel giderimiz 5 milyon lira kadar, yatırım ve sermaye giderlerimiz de 10.5 milyon lira kadar yapıyor. Karaburun nüfus açısından İzmir'in en düşük nüfusuna sahip, 10 binin altında nüfuslu tek ilçe İzmir'de. Ama 435 kilometrekare ile fiziki alan açısından İzmir'in 13. büyük ilçesi, hiç fena değil yani. 16 mahalleden oluşuyor, bunun 13'ü eski köy. Biri eski Mordoğan beldesi, ikisi Karabarun'da toplam 16 mahallemiz var.
ÇEŞME'NİN GÖLGESİNDE KALDIKKaraburun'da sanayi yok, gelirimiz turizm ve tarımdan. Karaburun'da daha çok pansiyon ve butik otelimiz var. Yatak sayısı merkezde halen 200 civarında, daha çok ev pansiyonculuğu var Karaburun'da. Bütün hepsini topladığınızda 500'e yakın bir yatak kapasitesi var. Biz turizm gelirlerimizi artırmak için öncelikle sahil şeritlerimizde düzenleme yaptık. Kıyılarda Karaburun Belediyesi mülkiyetinde sosyal tesisleri açtık, bize ait olan bütün plajlar ücretsiz olarak halka açık. Yazın 100 bin nüfusa ulaşıyoruz, haftasonları daha da artıyor. 90 kilometreye yakın bir sahil şeridimiz var, norm kadromuz ise 10 bin nüfusa göre. Plajlar ve sahillerden tonlarca atık topluyoruz yaz aylarında. Ne yazık ki dikkatli ve özenli bir kullanım yapılmıyor. Biz turizmin gelişmesi için çabalıyoruz, bu yıl Turizm Haftası'nın açılış ve kapanışı Karaburun'da yapılacak. Zamanında imar planları yapılırken turizm alanlarının eksik ayrılması turizmin gelişmesinde önümüzdeki en büyük engellerden birisi. En büyük şanssızlığımız da yıllarca Çeşme'nin gölgesinde kalmış olmamız. Devletin Karaburun'a 20 yılda yaptığı yatırımı Çeşme bir yılda almıştır belki de. Çeşme'ye 20 yıl önce otoban yapıldı, bizim tek şeritli yolumuz daha yeni iki şeride çıkıyor. Biz kontrollü şekilde sindire sindire, yavaş yavaş, bozmadan büyümek istiyoruz.
İMARA AÇILMASINKaraburun'un 50 bin nüfusa göre yapılmış bir imar planı var, projeksiyon ona göre yapılmış. Kesinlikle ve kesinlikle hiçbir yerin imara açılmaması gerekiyor. Ben 14 yılda meclisimizde sadece iki ya da üç tane imar tadilatı yaptım. İmara açtığım hiçbir yer yok. Karaburun'u bozmayacağız. 100 binlik planlarda yeni gelişme alanları lekelemesi var, bazı tarım alanlarında geçişler olmuş. Bizim nergisi nasıl kalkındırabiliriz diye çalışmalarımız var. Çobanlarımızdan keçi sütü alımı yapıyoruz, peynir yapımına başladık. Keçi sütünün litresi 1.50 lira idi, şimdi 2 liraya çıktı. Üreticiyi desteklerimiz çeşitlenecek. Kadınlar Kooperatifimiz var, reçel yapıyorlar. Seramik yapıyorlar, kendi ayaklarının üzerinde duruyorlar. Kadınlar Kooperatifimizi desteklemeye devam edeceğiz.
BALIK ÇİFTLİKLERİNİ ENGELLEYEMİYORUZÇevre Bakanımıza sorunlarımızı anlattık, geçici olarak sorunu çözdük. Ama ben 'Sayın Bakanım bu haritadaki lekenin kalkması gerekiyor' dedim. Burası planlara potansiyel balık çiftliği olarak lekelenmiş, bu şekilde bütün orta körfezi öldürürsünüz. Bizim Mavi Bayrak alacağımız bütün plajlarımız devre dışı kalıyor. O leke kalkmadıkça sorun tehlike arz etmeye devam eder. Ayrıca şimdi deniz kenarlarını da lojistik açıdan sıkıntı çeken A balık çiftliği, B balık çiftliğine satacak. Hukuksal boyutlarla mücadele ederek koruyacağız ama Ankara şuraya imar verdim dediği zaman hukuktan başka mücadele yöntemimiz yok. Bir taş ocağı ihtiyaç evet ama yerele sormadan, Ankara'da masa başınd yaparsanız sıkıntı çıkıyor. Köksal Toptan Meclis Başkanı olduğu dönemde kendisine mektup yazmış ve randevu talep etmiştim. Gittik, hazırladığım üç dosyayı verdim biri balık çiftlikleriyle ilgiliydi. Köksal Bey, 'Biliyorsunuz benim Karareis tarafında evim var' dedi. 'Bu meseleyi sayın Başbakan ile Bakanlarımı zile de konuştuk ancak engelleyemiyoruz' dedi. Başbakan diye kast ettiği kişi bugün Cumhurbaşkanımız, düşünün meclis başkanı böyle diyor. Lobiyi düşünün siz, ben de o dosyamı alayım dedim ve geri aldım. Bu büyük bir lobinin en güçlü göstergesidir.
RES'LER YAYILMAMALIRES'lerin çoğu zararlı, planlı programlı yapılmazsa fiziksel olarak öngörülerin dışına çıktığında çevresine zarar veriyor. Ben Mordoğan'da teşvik ettim, köylüleri ikna ettim ama arkadan beş ilave daha yaptılar biz de mücadelesini veriyoruz hala. Kapasitenin üzerine çıkarsa zarar vermeye veriyor. Adetleri çoğaltma yerine megavattını yükseltebilir, eskisini yenileyerek kapasitesini artırabilir. Fiziksel alanı genişletme, habitatı bozma. Kara keçi diyoruz onların yaşam alanlarını kısıtlıyorsunuz, yaylada hiç olmaması gereken bir yerde tribün kurdular ve büyük tepki topladılar.
AZİZ BEY'İ KİMLE MUKAYESE EDECEKSİNİZ?Öncelikle tüm Karaburun halkına teşekkür etmek istiyorum. Karaburun meclisi 1902 yılında kurulmuş ama o günden bugüne dek tüm Karaburun sınırlarını kapsayan ilk belediye başkanı benim. Bu onuru gururla da taşıyorum, bu desteği bana halkımız verdi. Onlara çok çok teşekkür ediyorum. Bana göre Aziz Başkan İzmir'in büyük bir şansı. Yasalar zaten neleri yapacağınızı tek tek saymış, devlet nerede bir boşluk var onu da belediyeye vereyim demiş. Ama Büyükşehir Belediyesi'nin özellikle kırsalda tarım kalkınması çalışmaları merkezi hükümete örnek olacak nitelikte. Kırsala dokunmasını biliyor. Başkan kendi görüşlerini icraata dönüştürüyor. Başkan belki de kimsenin daha dokunamadığı konulara da el atabilir diye düşünüyorum. İnsan olarak da bir aile babası gibi görüyoruz. İstanbul Belediye Başkanı, bize oy vermeyenlere metro yapmayacağız dedi. Aziz Başkan'ın asla böyle bir yaklaşımı yok, bu da kendisine oy olarak dönüyor. Onun için Aziz Başkan bizim için büyük bir şans diyoruz, beraber yıllarca hizmet ettik. Genel Merkez'in Aziz Beyi aday göstermeme gibi bir lüksü olmaması gerekir. Bu benim şahsi görüşümdür. Daha iyisini nasıl bulacağız, bana göre daha iyisi yok. Aziz Bey'i kiminle nasıl mukayese edeceksiniz? Evet herkes o makama talip olabilir ama küçük bir kamyoneti başarıyla kullanabilirsiniz, ama kamyonet kullanmak ile tır kullanmak arasında çok fark vardır. Sağlığı uygun olduğu takdirde Başkanımızın bir dönem daha götürmesini de arzu ederiz. Topluma hizmet çok önemli, bir ibadet olarak görüyorum. İlla namazında niyazında olmakla olmuyor, hizmet de ibadetin en güzel şekillerinden biridir.
ÖZÜMÜZDE CHP'LİYİZ...Bize gelirsek, ben bu partinin 22 yıllık üyesiyim. Genel Merkeze dört beş defa gitmişimdir, o da davetli olarak. Ben işin Genel Merkez'de biteceğine inanmıyorum. Bu bir hizmet ben 2014'te bu işi kafama göre bitirmiştim. Neden, çünkü burada aynı partiden bir ilçe belediye başkanı arkadaşımız vardı ben onu şanslı görüyordum. Ama sonuçta Genel Merkez bizi aday gösterdi ve seçildik. Genel Merkez'in yapacağı bir araştırmayla bizden daha başarılı olacak CHP'li bir adayın kazanacağını düşünerek bir atama yapara üzülmem de, kızmam da. O kişiye sonuna kadar destek olacağımı da buradan açıklıyorum. Bizden daha iyi bir başkan bulup çıkarırsa, arkasından koşarız. Biz özümüzde Cumhuriyet Halk Partiliyiz, böyle ilkeler içerisinde yetiştik. Çok partili döneme geçildiğinde benim babamın okuma yazması yokken 1947 yılında partinin dokuzuncu üyesi, o nedenle biz özümüzde yaşarız. 10 yıl belediye başkanlığı yapmış bir arkadaşımız, seçim arifesinde kalkıp 6 aday var, ben hepsine eşit uzaklıktayım derse, ben bunun yorumunu size bırakıyorum. Biz 2014'te yüzde 53 ile kazandık. AK Parti şu anda Türkiye Cumhuriyeti'nin iktidar partisi, muhakkak onların da kendilerine göre düşünceleri vardır, iddialı bir adayla çıkacaklardır. Ama ne kadar iddialı bir adayla çıkarlarsa çıksınlar biz Cumhuriyet Halk Partisi'nin bayrağını aşağıya düşürmeyiz. 2009'dan bu yana aramızdaki makas her seçimde açılıyor. Ben hep şunu söylüyorum, bana şöyle destek olacaksınız, bizim yaptığımız işleri örgütümüz anlatacak. Yaptığımız hizmetleri genele taşımamız önemli. AK Parti'nin adayı var mı, beni hiç ilgilendirmiyor. Bizden de gönlünden geçenler vardır, normaldir.
DÖRDÜNCÜ DÖNEMİMDE...O günlere dönmek istemiyorum ama ben adaylığım açıklandığının ertesi günü toplantı yaptım parti içi. Arkadaşlar yüzde yüz kazanıyoruz, 6 meclis üyemiz garanti, çalışırsanız yedinciyi alacağız dedik. Bu partinin belli kesimi aday gösterilecek meclis üyelerimiz hakkında imza toplayıp Genel Merkez'e yolladılar. Aleyhte çalıştılar, biz yedinci meclis üyemizi öyle yitirdik. İlçe Başkanımızla ilişkilerimiz iyi, o Genel Merkez'i ve Genel Başkanımızı temsil ediyor, genel siyasetini yapıyor, biz de belediye başkanı olarak hizmetimizi yapıyoruz. İkisinin arasında fark var. Bir parti üyesi olarak benim üzerime ne düşüyorsa benden istendiğinde onu yerine getiririm ama belediye yönetiminde kimsenin işime karışmasını istemem ve bugüne dek de karıştırmadım. Bu sadece ilçe başkanı değil, Genel Başkan yardımcıları ve milletvekilleri dahil böyle olmuştur. Dört yıl çok zor bir dönem geçirdim, belediye başkan yardımcısı olmayan tek Başkan benim. Yatay yönetim anlayışıyla her şeyden haberdar olmak, her şeyi öğrenmek istedim. Bir dönem daha gönlümden geçer, heyecanımı koruyorum ama bu sefer bir Başkan yardımcısı atarım. Hizmet ederken insanlara dokunmak çok güzel, eğer olursa dördüncü dönemimde Başkanlığın güzelliklerini ve yaptıklarımı yaşamayı arzu ederim. Bu bambaşka bir duygu. Eğer aday olursak, verdiklerimizi test edeceğiz. Yüzde 58'sin üstüne çıkması lazım. Bana soruyorlar aday olacak mısın? Valla iki dönem kuralı geçerli olursa, benim ilçe belediye başkanlığında henüz ilk dönemim diyorum...