Ramazan Şehitleri

Ramazan Pidesini, Ramazan Tatlısını duymuştuk ama 'Ramazan Şehitleri' benzetmesini ilk kez duyuyoruz.
Davos Fatihi, Kasımpaşa'nın kabadayı delikanlısı Eşbaşkan Erdoğan; 'Kardeşlerim, şu mübarek Ramazan ayında maalesef yavrularımız şehit ediliyor ve yavrularımızı şehit eden bu bölücü terör örgütüne karşı, bizler şu anda bu mübarek ay vesilesiyle sabırla devam ediyoruz. Ama unutmayın bizim medeniyetimizin geçmişinde, o cehalet döneminde bile kimse kimseye kurşun atmaz (İslam dininin, Hz. Peygamber tarafından açıklandığı ve bundan hemen önceki zamandaki Arabistan'a ve genel olarak bu döneme Cahiliye Devri, denir. O devirde yani 1400-1500 yıl evvel kurşun atacak bir silahın varlığını söylemek, en büyük cahilliktir) kan dökmezdi. İşte bu bölücü terör örgütü ve onların siyasi uzantıları bakınız neler yapıyorlar.(Askerlerimizin katilleri bunlardır, diyor) Daha dün 3 tane yavrumuzu şehit ettiler. Bakınız, unutmayın artık yine açık söylüyorum, bıçak kemiğe dayanmıştır diyorum ve bunun faturası ağır olacaktır, diyorum…'
Son bir ay boyunca 30 çocuğumuz, PKK terör örgütü tarafından şehit edildi. Türk Silahlı Kuvvetlerinin rütbeli askerleri, bu ülkenin sınırları içinde yani kendi vatan toprağımızda, yolları kesilerek kaçırıldılar. Haftalar geçti, çocuklarımız hala eşkıyanın elinde. Türkiye'nin askeri-polisi sokak ortasında enselerine sıkılan kahpece kurşunlarla infaz ediliyorlar.
Eşbaşkan-Başbakan Erdoğan ne diyor? 'Ramazan geçsin, ben size gösteririm !.'
Ramazan'dan sonra Bayram var, Ramazan Bayramından sonra, Kurban Bayramı gelecek, iki bayram arası operasyon olmaz, sonra kış gelecek, kışın operasyon yapılmaz, hele bir bahar gelsin bakarız o zaman !...
Eşbaşkan-Başbakan Erdoğan, teröristler tarafından şehit edilen vatan evlatlarının intikamını almak için ne bekliyor dersiniz? Niçin devletin görevini yapmasını kutsal dinimizi çarpıtarak, yalan yanlış bilgilerle engellemeye' çalışıyor? Ramazan ayında Türk çocuklarının kalleşçe öldürülmesi, şehit edilmesi 'serbesttir' diye bir kural mı var? Türk Devleti, Ramazan ayı boyunca çapulcuların alay konusu mu olmalı?
Defalarca söyledik; 'Büyük Devlet, haklı olduğu davasında yer ve zaman beklemeden intikamını alan devlettir.' Aksi takdirde, enseye tokat(!) benzetmesinde olduğu gibi alay konusu olursunuz, sizi ve devletinizi kimse ciddiye almaz…
Eşbaşkan-Başbakan Erdoğan'ın, PKK terör örgütünün çılgınca meydan okuması karşısında, gözlerine 'far' tutulmuş tavşan gibi donup kalmasının iki sebebi olabilir;
*Eşbaşkan'lık koltuğunun diğerinde oturan ABD Başkanı, operasyon için izin vermiyor olabilir,
*Eşbaşkan-Başbakan Erdoğan'ın 'Açılım Akıl Hocaları' Hasan Cemal-Cengiz Çandar- M.Ali Birand ağabeylerinin ' Aman Sayın Başbakanımız, sakın operasyon yapmayın, Barzani çok kırılır, açılım yarım kalır, açılmamış ve yarım kalmış açılım çok tehlikelidir, bakın Kemal Burkay'da geldi, operasyon yaparsanız, diğerleri nasıl gelsin' şeklindeki tavsiyelerini dinlemiş olabilir.
Eşbaşkan-Başbakan Erdoğan, asker yolu beklemenin ne olduğunu bilemez ki !.. Bir oğlu rapor aldı, askerlik yapmadı. Diğeri 26 gün, Vali bekçiliğinde göstermelik bir askerlik yaptı. Ne bilecek civanım delikanlı şehit acısını, ne bilecek geceleri yastıkların diken, uykuların haram olduğunu asla bilemez..
Fakat, Ramazan ayında 81 il'de iftar yemekleri verdirip, Somali için para toplamasını iyi bilir. Sanki, Somali'dekiler Müslüman, Türkiye'de şehit olanlar Müslüman değil. Gazze'de iki kişi ölse, günlerce konuşan, oraya gitmeye kalkan Başbakan Erdoğan, konu Türk Çocukları olunca dut yemiş bülbül gibi sessiz… Somali için para toplayan AKP'nin, aziz şehitlerimiz ve şehit çocukları için kampanya düzenlediğini duydunuz mu, gördünüz mü?
Suriye'de Esad, Arapları öldürmeye kalkınca neredeyse savaş ilan edecek kadar hiddetlenen Erdoğan, Türk çocukları kalleşçe şehit edilirken niçin Ramazan ayının geçmesini bekliyor?...
Bir insanda bu kadar fazla 'Arap Hayranlığı' nasıl olabilir? Eş durumundan olabilir mi?...
Türk çocuklarının kanlarının hesabını sormayı Ramazan sonrasına, bilinmeyen tarihe erteleyen Eşbaşkan Başbakan Erdoğan,Rum-Pontus İmparatorluğunun
15 Ağustos'ta, Türk Hakanı Fatih Sultan Mehmet tarafından tarihten silinmesini unutmayan Rumlara, Trabzon-Sümela'da ayin yapmaları için yine izin verdi. İzin elbette ki verilebilir. Gelsinler, efendi gibi ayinlerini yapsınlar, gitsinler.Fakat Türk vatanında, üzerinde Yunanca 'Ben Pontus'luyum' yazan ve Karadeniz Bölgemizi kapsayan ve üzerinde 'Rum-Pontus İmparatorluğu' yazan harita çizilmiş tişörtlerle dolaşmak ne demek oluyor?
Civanım delikanlıya ben bir tişört yaptırayım; Üzerinde, Osmanlı İmparatorluğunun tüm Balkanlara sahip olduğu harita ve 'Ben Osmanlı Türk'üyüm' yazdırayım, masraflar da benden. Giysin o tişörtü, Yunanistan'a gitsin. Görün bakın başına neler gelir?
Bir insanda bu kadar fazla 'Rum Hayranlığı' nasıl olabilir? Potamya'dan, aileden olabilir mi?...
Eylül ayından itibaren PKK, şiddeti arttıracağını devamlı olarak söylüyor. Suriye kaynamaya devam ediyor. Türkiye'nin bu 'Ateşten Top' gibi bölgede, bağımsız olarak yaşayabilmesi için, morali yüksek, Milletine ve İktidarına güvenen bir Ordu'ya ihtiyacı vardır.
Hapisteki General sayısı 50 yi geçen, Harp Akademileri Komutanlığındaki görevli her yedi komutandan birinin zindana tıkalı olduğu, kaynağı belli olmayan ihbarlarla hapse atılan, dijital tuzaklarla özgürlükleri ellerinden alınan, terörle ve teröristle mücadele ettiği için sahtekar itirafçıların yalanlarıyla hapse atılan kahramanları olan bir ordu'nun morali nasıl olur?...
Üstelik içinden çıktığı milletinin bu durumu, trene bakar gibi tepkisizce seyretmesi bu morali daha da aşağılara çekmez mi?...
Bir zihniyette bu kadar fazla 'Asker Düşmanlığı' nasıl olabilir?
El Kaidenin 2. Adamı Gülbettin Hikmetyar'a ve İBDA-C nin hapisteki önderi Salih Mirzabeyoğlu' na soralım mı?...
Türkiye'yi ve Türkleri seven bir Başbakan'ın yapması gerekeni bir kez daha söyleyelim;
'PKK terör örgütü bu andan itibaren Türkiye içinde resmi-sivil bir insanımızı öldürürse, Türk Silahlı Kuvvetlerinin tüm gücüyle hedefi, bu katilleri barındıran besleyen silahlandıran Barzani adlı eşkıya olacaktır. Türkiye Uluslararası antlaşmalardan doğan hakkını kararlılıkla kullanacak, hem Barzani'nin kuvvetleri ve hem de Kandildeki yılan yuvası yok edilecektir. Gerek Türkiye içinde, gerekse dışarıda Barzani'nin yanında Türkiye'ye karşı savaşacak olanlar, Barzani'nin yanında şimdiden yer alabilirler…'
Bunu söyleyebilmek ve yapabilmek için, şehitlerimizin acısını yüreğinizde hissetmeniz gerekir.
Ne dersiniz, söyleyebilir mi? Hele bir Somali'ye gitsin, gelsin görürüz, söyleyebiliyor mu, söyleyemiyor mu?...