Orta Doğu bizim için nedir?

Bu hafta koşturarak geçti… Hesapta 'yavaş yaşamı' savunuyoruz ama bazı haftaların nasıl bittiğini anlayamıyoruz. Haftanın içinden onlarca not birikti… Bu köşede üç yazıda peşpeşe paylaşacağım izlenimleri…

Sondan başlayalım. ESİAD'ın son Yüksek İstişare Kurulu toplantısında İlber Ortaylı'yı dinledik dün… Önce YK Başkanı Mustafa Güçlü, ardından da YİK Başkanı Enis Özsaruhan konuştu… Bu konuşmalardan genel durum ve iktisadi mevzularla ilgili olanları okumuşsunuzdur. Burada Özellikle Mustafa Güçlü'nün ekonomi üzerine tespitlerinin hepsine imza atarım diyorum… Güçlü'nün sözlerine haftanın 2-3 gününü İstanbul'da geçiren biri olarak katılmamak elde mi? Konuşmamın son bölümünde ülkemizdeki büyümenin coğrafi olarak dengesizliği konusuna değinen Güçlü şöyle dedi:

'Bu konu düşük hızla gelişen ve yatırım ihtiyacı olan bölgelerimiz açısından yıllardır tartışılmaktadır. Ancak benim işaret etmek istediğim husus, hemen hemen tüm sektörler ve iş kolları olarak İstanbul odaklı büyümenin beraberinde getirdiği olumsuz sonuçlardır. İstanbul'un ölçüsüz ve altyapısıyla uyumsuz olan büyümesi, ülkemizin gözbebeği olan bu kentimizi adeta kilitlemiş durumdadır. Bu büyüme trendi devam ederse, İstanbul'daki sorunlar baş edilemez bir hal alacaktır. Biz İzmirliler, tüm yöneticiler ve sivil toplum olarak hep birlikte sahip olduğumuz imkanlar ve beşeri sermayemiz ile kentimizin özellikle yenilikçi alanlarda öne çıkması zaruretini ifade ediyoruz. Mevcut Organize Sanayi Bölgelerimizin yanısıra, teknoparklar ve geliştirilecek yeni serbest bölgelerle bu amaca doğru hızla yürümek istiyoruz.'

***

YİK Başkanı Enis Özsaruhan'ın BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) üzerine dediklerinin altını çizdim: Bu projede ülkemiz ise, ABD'nin uzun süreli müttefiki, NATO üyesi, Avrupa Birliği adayı ve laiklik temelinde demokratik ülke olma özellikleri göz önüne alınarak, 'demokratik ortak' olarak yer alıyor. Nitekim Türkiye, 2004 yılının Haziran ayında ABD'nin Georgia eyaletinde yapılan G-8 Zirvesi'ne BOP çerçevesinde yapılacak reformları konuşmak üzere demokratik ortak sıfatıyla davet edildiğinde; dönemin Başbakanı Erdoğan'ın BOP'a sahip çıkan açıklamaları basına yansımıştı.

Çoğunlukla geri kalmış ülkelerin yer aldığı İslam coğrafyasını, hem ekonomik hem de sosyal yönden çağdaş değerlerle buluşturmak gibi yüksek bir amaca hizmet için ortaya atıldığı belirtilen bu proje, bu amaca sadık kalındığı sürece, bütün dünya ve insanlık için olumlu sonuçlar doğurabilecek unsurlar içermektedir. Ancak stratejik enerji kaynaklarının kontrolü gibi çıkarlar devreye girecek olursa tam tersi sonuçları olabilecektir. Diğer taraftan, proje kapsamındaki ülkelerin çoğunun Müslüman nüfusa ve zengin yeraltı kaynaklarına sahip olmaları, projenin kültürel ve ekonomik boyutunun olduğunu da düşündürmüyor değil.

***

Ve İlber Hoca...

  • Konuşmaya giderken İlber Hoca'nın Ortadoğu üzerine düşüncelerini öğrenmek istedim. Dersimi çalışarak gittim. Hoca 'derya' olduğu için asla kendini tekrar etmez, her toplantıda yeni bilgiler verir… Daha önce söylediklerinden aldığım notlar şöyleydi:
  • 'Sınırlarımız kasıtlı çizilmedi. Ordumuz, 1. Cihan Harbi sonunda düz bölgelerde tutunamadı. O zaman Türk olan Halep'i bile bırakmak zorunda kaldık. Türkiye hiçbir zaman koca Ortadoğu'nun jandarması olmadı. Hiçbir hayalperest hükümet böyle bir şeye fazla teşebbüs etmedi. Gürültüsünü yapan oldu. Ortadoğu'nun jandarması yoktur, asıl problem o.
  • Neo Osmanizm gibi lafları bizde maalesef kasabadaki devrimci kafa ve Türkolog çevresi uyduruyor…
  • Geçmişin oryantalistinin ön yargıları vardı. Ama bilgisi çoktu. Bugünün oryantalistinin bilgisi az ama tribüne oynuyor…
  • Ataürk'ün Ortadoğu'ya bakışını bugün bir politikanın yansıması olarak ele alırız. Hiçbir şekilde söylediklerini reel bir bakışla ele almayız. Mustafa Kemal, her şeyi konuşan adamlardan biri değildi. Bir imparatorluk kalıntısı, merkezi bir konumdaki bir devletin başındaki bir liderdi. Ortadoğu devletlerinin her biriyle iyi ilişkiler kurma gayretindeydi.
  • Bu bölgeye huzur gelmez. Petrol biter su sorunu çıkar. Su çok önemli. Oradaki terör artık dünyanın ortak problemdir… Ortadoğu Türkmenleri bizim kültürel korumamız altındadır. Bizim moral borcumuzdur, yükümlülüğümüzdür. Ortadoğu'daki kavganın amacı mezhep değildir. Petrol fiyatlarından kapışacaklar. n. İran ile başka bir Arap devleti ilk kez kapışmıyor ki.

***

Bu notlarla gittim İlber Ortaylı'yı dinlemeye… Hocam beni şaşırtmadı, söyledikleri yepyeni şeylerdi….İşte söylediklerinden satır başları:

'Ortadoğu'da insanların dirençleri yok. Ortadoğu coğrafyasında üretmeyen toplum vardır. Üretim kalıplarının değiştirme gayretleri yok. Üretim biçimleri tartışılmaz. İnsanlar iktisadi paylaşım dediğinde bölüşüm olarak bakarlar. İktisadi yaklaşım ise dış ticaretteki adaletsizlikten bahsederler. Üretmeyen insanların tüketme şansı yoktur'

'Suriye… Birkaç yıl içinde küçük zümreler bazı dış devletlerin desteği ile koca ülkeyi mahvetti. Bir daha o koca Suriye olmayacak. Bu bir dünyada uyandırma getirir mi? Arap dünyasında her şey harita üstünde'

'Dünya'da petrol üreten ülkeler iki kademedir. Norveç gibi Rusya gibi ürettiğini işleyen öte ki ise ürettiğini işleyemeyen başkasının ağzına bakan ülkelerdir. İran, çok iyi mühendisleri var ama un ve şekeri bir araya getirip bir helva yapamıyorlar. Ortadoğu dünyası siyasi stratejin sorumlulukların kavrandığı bir Dünya bütünü değildir. Biz Suriye'de Rusya istemeyiz. Ama Rusya orada ve bunu kabul etmek zorundasınız…'

'Bölgedeki tek iktisadi ortağımız İsrail… Ortadoğu'da tartışmasız İsrail ile iktisadi partner ülkenin sadece Türkiye'dir… Orada başka bir ülke yok. Onların teknolojik gelişmeleri ile ancak bizim ülkemiz ortaklık sağlayabilir. ABD'nin koyduğu kotadan istifade eden sadece İsrail ve Mısır vardı. Orada 400'e aşkın yer açtık. Sonra siz çıkıp Sisi'ye laf ediyorsunuz. Adamı kapıya koyuverirler. Bunların hepsinin hesabı yapılmalı…'